Izmir M.Ö. 3000 yillarinda Lelejler tarafindan bugünkü Bayrakli yakininda bulunan Tepekule mevkiinde kurulmustur. Çok daha
eski dönemlere ait bulgulara da yer yer raslanmaktadir. Ilkel efsanelere göre ise kent, Bayrakli'daki yerlesimden binlerce
yil önce kurulmus, Tanrilarin vahseti (deprem) sonucu göle dönüsmüstür. Izmir'in en eski yerlesim alani olarak kabul edilen
Tepekule Höyügü bugün Tekel sarap Fabrikalari Baglari içinde kalmaktadir. Demir Çagi boyunca Eski Izmir'de Hellas'tan
göçeden Ionlar ve Aiollar yasamistir. Bayrakli Höyügünde 1050 yilindan itibaren kurulan yerlesme de Hellas kökenlidir.
Kentin bas kutsal yapisi Athena Tapinagidir. Daha önce de bölgede Athena'ya tapinildigi tahmin edilmektedir. Kentin adinin
da bir Amazon kraliçesinden geldigi görüsü yaygindir. Bilinen en eski köprü (M.Ö. 850) Izmir yakinlarinda Meles Çayi
üzerinde kurulmustur. Ayrica en eski "kala dramos (güzel yol)" da Izmir'de bulunmaktadir (Bayrakli/Tepekule). Tepekule
Höyügünde ortaya çikarilan kent Bati Uygarliginin ayakta kalan en eski ve en güzel planina sahip kentidir. Ayrica Bati
Uygarliginin en eski ve en büyük edebiyat eseri olan Homeros'un Ilyada'si Bayrakli'daki Antik Izmir kentinde yaratilmistir
(M.Ö. 760-700). Ilyada Destani Izmirlilerin konustugu Aiol ve Ion lehçelerinin karisimi olan bir dilde yazilmistir. Bu
yüzden Homeros'un Izmirli oldugu varsayilmaktadir. Homeros'un en ünlü lakabi "Melesigenes" yani "Meles'in Çocugu"dur.
Meles Çayinin Izmir'de olmasi, Homeros'un Izmir'li oldugu varsayimini güçlendirmektedir. Eski Izmir'in en parlak dönemi
ise M.Ö. 650-545 yillari arasindadir. Bu zaman dilimi Ion Uygarliginin en güçlü dönemine denk düsmektedir. Izmir tarimin
yanisira Akdeniz ticaretine katilmistir. Kalintilarda raslanan Fenike, Önasya, Akdeniz kökenli eserler bu dönemin belirgin
özelligi olan uluslararasi ticaretin göstergeleridir. En eski ve en güzel sutün baslari Eski Izmir'de bulunmustur. Eldeki
bulgulara göre kazilarda ortaya çikarilan Athena Tapinagi Dogu Helen sanatinin en eski mimari eseridir (M.Ö. 640-580).
Ayrica Bati Uygarliginin en eski anitsal tas çesmesi Eski Izmir'de bulunan M.Ö. VII. yüzyila ait tas çesmedir. M.Ö. VI.
yüzyilin ortalarinda Persler tarafindan ele geçirilen kent, M.Ö. 333'te Büyük Iskender'in Dogunun hakimi olmasina kadar
parlak devrini noktalar. Büyük Iskender'in Doguyu ve Batiyi birlestirmeye yönelik çabalari sonucu dogan Helen Uygarligiyla
yeniden yükselen kent diger eski Ion kentleri gibi nufüs patlamasi yasar. Dönemin öne çikan özelligi uluslararasi
ticarettir. Liman ve yerlesim yerleri yetersiz kalir, Izmir Kadifekale'nin eteklerine tasinir. Hala ayakta duran en eski
Helen evleri Izmir'de yer almaktadir. Roma döneminde ise Izmir Hristiyanligin gelisiminde önemli bir rol oynamistir.
Incil'de adi geçen yedi kiliseden biri Izmir'dedir. Isa'nin çarmiha gerilmesinde sonra Yuhanna ve Meryem Ege'ye
gelmislerdir. Efes civarinda bugün Panaya Kapulu denilen yere yerlesmislerdir. Günümüzde Izmir sinirlari içinde kalan
Meryem Ana'nin yasadigi ev Hristiyanlarca haç yeri olarak ziyaret edilmektedir. Izmir'in ilk Baspsikopozu St. Polycarp
havari ve Incil yazari St. John'in ilk muritlerinden biridir. Bölgede Hristiyanligin yayilmasi St. Polycarp'in çabalariyla
gerçeklesmistir. M.S. 155 yilinda inancindan dolayi Romalilar tarafindan bugünkü Kadifekale yakininda bulunan stadyumda 86
yasinda sehit edilen St. Polycarp adina Osmanli Imparatoru Sultan Süleyman'in izni ile 1625 yilinda insa edilen kilise
varligini Izmir'in en eski kilisesi olarak günümüzde de sürdürmektedir. Roma döneminden günümüze kalan en önemli eserler
Kizilçullu Su Kemerleri ve Agora'dir. Izmir'in Namazgah semtinde bulunan Agora, o dönemlerde politik toplantilarin
düzenlendigi ve ayni zamanda halkin alisveris yaptigi bir yer olarak kullanilmaktaydi. Izmir M.S.178 yilindaki depremle
yikilinca, Imparator Marcus Aurelius agorayi yeniden insa ettirmistir. Roma Imparatorlugunun ikiye bölünmesinin ardindan
Bizans hakimiyetine giren Izmir, 11. yüzyilin sonlarinda Selçuklu Imparatorlugu kumandani Kutalmisoglu Süleymansah
komutasinda ilk kez Türk hakimiyetine geçmistir. 1422 yilinda II. Murat'in kenti almasiyla Izmir yüzyillar boyunca Osmanli
Imparatorlugu'nun en önemli ticaret merkezlerinden biri olmustur.
Kaynak... Izmir Turizm Müdürlügü...
9 Eylül Sergisi'nden Uluslararasi Fuar'a...
Atatürk'ün talimati ile Cumhuriyet'in ilanindan 8 ay önce 17 subat 1923'te Izmir'de toplanan Birinci Türkiye Iktisat
Kongresi, Izmir Enternasyonal Fuari'nin kurulmasi sürecini baslatti. Kongre binasi olarak Ikinci Kordon'da Osmanli Bankasi
Deposu olan Hamparsomyan binasi seçildi. Burada, el tezgahi ve küçük sanayi ürünleri; Isparta, Kula, Gördes, Usak kilimleri
ve halilari, yag ürünleri, sabunlar, makarna ve unlu yiyecekler, kolonyalar, helvalar, ihraçlik pamuklar, ayakkabi,
mobilyalar, deri ürünleri, tarim araçlari, kiremit, tugla, maden örnekleri, tütün, sigara, sarap örnekleri, kereste
çesitleri sergilendi. Iktisat Kongresi Sergisi'nden sonra ilk sergi 4 -25 Eylül 1927'de, 9 Eylül Mahalli Sergisi adi
altinda Mithatpasa Sanat Enstitüsü'nde açildi. Izmir Ticaret Odasi'nin teklifi ve Izmir Valisi Kazim Dirik'in karari ile
açilan sergide 71 resmi kurulus, 195 yerli firma ve 9 ülkenin 72 kurulusunun ürünleri sergilendi. Sergiyi 80 bin 744 kisi
gezdi. Ikinci 9 Eylül Sergisi 4-20 Eylül 1928 tarihleri arasinda yine ayni binada uluslararasi düzeyde gerçeklesti. Sergiye
155'i yabanci olmak üzere 515 firma katildi. 1935 Izmir 9 Eylül Panayiri'ni ise Iktisat Vekili Celal Bayar açti. 311
kisinin gezdigi panayir, uluslar arasi fuarin gerçeklesmesini hazirladi. Izmir Fuari'nin temeli, bugünkü yerinde 1 Ocak
1936'da törenle atildi. 360 bin metre karelik alanin Kültürpark haline getirilmesi ve yilin belirli bir ayinda bu alan
üzerinde uluslararasi bir fuarin gerçeklestirilmesi planlandi. 1 Eylül 1936'da Izmir Fuari, kent yasaminda yerini aldi.
Lozan Kapisi önünde yapilan coskulu törene Misir, Yunanistan ve Sovyetler Birligi'nden 48 yabanci kurulus, 32 vilayet
pavyonu ve 45 yerli kurulus katildi. 1937 Izmir Enternasyonal Fuari, diger yillara göre çok daha büyük bir coskuyla
hazirlandi. Açilisi Iktisat Vekili Celal Bayar yapti. Fuar'in en büyük özelligi Kültürpark'in sürekli bir kurumuna
dönüsecek olan Parasüt Kulesi'nin açilisi oldu. 104 yabanci sirket katildi.
Fuarlar Birligi'ne Üye Oluyor...
Izmir Enternasyonal Fuari 1948'de Uluslararasi Fuarlar Birligi'ne (UFI) üye oldu. Almanya'dan satin alinan "Büssing" marka
otobüsler ilk kez fuar içinde çalisti. 9 Eylül gecesi fuari 60 bini disaridan 75 bin kisi ziyaret etti. 1938 yilindaki
fuara 140 yabanci, 46 devlet kurumu ve 527 yerli kurulus katildi.1939'da fuara 60 bin metre kare alan eklendi. Açilisini
Basvekil Dr. Refik Saydam'in yaptigi fuara 574 yabanci sirket. 27 devlet kurumu ve 333 yerli sirket katildi.
Savas Etkiledi...
1940 yilinda sürmekte olan Ikinci Dünya Savasi yüzünden katilimin olmayacagi ileri sürülmesine karsin yerler çok önceden
kiralandi, ancak fuar zararla kapatildi. Açilisi Ticaret Vekili Nazmi Topçuoglu yapti. 30 Agustos tarihinde Milli Piyango
ilk kez fuarda çekildi. Fuara 243 yabanci, 463 yerli sirket katildi. Savasa karsin 1941 yilinda Fuar hazirliklari eksiksiz
gerçeklesti. 1942 fuari ise sürmekte olan savas gerekçesiyle Hükümet karari ile açilamadi. 1943 Izmir Enternasyonal Fuari
Basvekil sükrü Saraçoglu himayesinde açildi. Ziyaretçi sayisi bir milyon kisiyi asti. 1944, 1945, 1946 Izmir Enternasyonal
Fuari, "Milli Mahiyette" açilabildi. Uluslararasi fuarlar 1947 yilindan itibaren devam edebildi.