Türkçe metni rahat izleyebilmeniz için, "browser" ınızın "document encoding" ini "Turkish" olarak değiştirdiniz mi ? ...
Prof.Dr. Hikmet Toprak
Aktif Çamur Sürecinin Temel Biyokimyası ve Mikrobiyolojisi...
Aktif çamur sürecinin atıksu arıtımındaki ana amacı karbonlu maddeleri ve askıda katı maddeleri gidermektir. Avrupa’da uygulanan alıcı ortam standartları genelde İngiliz standartları olan “Kraliyet Komisyonu 30 : 20 Standartları”dır. Bu standartlara göre, nitrifikasyon gerçekleştirmeyen aktif çamur süreçleri için alıcı ortam standartları, askıda katı madde için 30 mg/L, BOİ5 için ise 20 mg/L’dir. 1970’li ve özellikle 1980’li yıllarda Avrupa’yı çevreleyen denizlerde aşırı alg patlamasından sonra, birçok Avrupa ülkesi nutrient (N ve P) gideriminin gerektiğini düşünerek nutrientler için yeni sınırlamalara yönelmişlerdir. Böylece, günümüzde artık karbonlu maddelerin ve askıda katı maddelerin yanında inorganik azot ve fosforu da giderebilen ileri arıtım yöntemleri uygulanmaya başlamıştır. Evsel ve endüstriyel atıksular azot ve fosforun ana kaynakları değildir. Hatta yüksek tarım potansiyeline sahip ülkelerde bile bu durum geçerlidir. Bununla birlikte, noktasal nutrient kaynakları mevcut teknolojiler ile azaltılabilir. Halbuki, tarımdan kaynaklanan difüze nutrient
kirlenmesi birçok gelişmiş ülkelerde bile oldukça zor kontrol edilebilmektedir.
Büyük nüfusa sahip kentlerde artık C giderimi yanında eş zamanlı olarak N ve P gideren aktif çamur tesisleri
tasarımlanmakta ve inşa edilmektedir. Kükürtlü bileşikler için alıcı ortam standartlarının bulunmamasına rağmen,
kükürt metabolizması nutrient gideriminde önemli bir rol oynayabilir. Bu nedenle, kükürt şişkin çamur kontrolü
açısından gereklidir. Şişkin çamur kontrolü aşağıda sıralanan süreçlerin biyokimyası ve mikrobiyolojisi ile
ilgilidir :
- Organik karbon giderimi
- İnorganik karbonun reaksiyonları ve önemi
- Azotun değişik formlarının reaksiyonları
- Fosforun biyolojik giderim süreçleri
- Kükürtlü bileşiklerin metabolizması
1. Biyokimyasal Süreçlerin Terminolojisi...
Yukarıdaki tüm reaksiyonlar ve süreçler, özellikle organik karbon ve nutrient giderimi eş zamanlı olarak gerçekleşiyorsa oldukça karmaşık biyokimyasal sistemler sergilerler. Yanlış anlamamak açısından, aynı süreçleri tanımlamak için aynı terimlerin kullanılması gerekir. Ancak, uluslar arası bütünleştirilmiş bir terminoloji mevcut değildir. Bazen
mikrobiyologlar ve kimya mühendisleri tarafından kullanılan terminolojiler arasında büyük farklar bulunabilmektedir. Aşağıdaki tanımlar IAWQ tarafından kabul edilmiştir.
1.1. Substrat...
Yaşayan hücreler için enerji kaynağıdır. Temel olarak, sucul sistemlerde üç tip substrat vardır.
1.1.1. Işık...
Fototrofik mikroorganizmaların enerji kaynağıdır.
1.1.2. İnorganik Bileşikler...
Enerji, inorganik bileşiklerden, N, S, Fe ve Mn gibi elementlerin indirgenmiş formlarının oksidasyonundan üretilir. Bu şekilde enerji elde eden organizmalar “kemoototrof” olarak adlandırılır.
1.1.3. Organik Bileşikler...
Enerji, organik bileşiklerden, organik karbonun karbon dioksite biyokimyasal oksidasyonu sonucu elde edilir. Bunu gerçekleştiren organizmalar “kemoorganootrof” olarak adlandırılır. Hem inorganik hem de organik bileşikler, biyokimyasal oksidasyon (yükseltgenme) ve redüksiyon (indirgenme) reaksiyonlarında elektron vericileri olarak işlev görürler.
1.2. Karbon Kaynağı...
Enerjiye ilave olarak, yaşayan hücreler yeni biyokütlenin sentezi için bir karbon kaynağına gereksinim duyarlar. Karbon değişik formlarda metabolize edilir.
1.2.1. İnorganik Karbon...
İnorganik karbon (çözünmüş CO2, karbonat, bikarbonat), ototrof olarak adlandırılan organizmalar tarafından
organik hücre materyellerine dönüştürülebilir. Eğer ototroflar substrat olarak ışığı (güneş enerjisi) kullanırlarsa,
bunlar “fotoototrof” olarak adlandırılır. Substrat olarak inorganik bileşikleri kullanan organizmalar “kemoototrof”
olarak tanımlanırlar.
1.2.2. Organik Karbon...
Birçok sucul mikroorganizmalar, yeni hücrelerin sentezi için organik karbonu kullanırlar. Böylece, organik karbon “kemoorganootrof”ların sentez işlemlerinde hem substrat hem de karbon kaynağı olarak görev görür. Bu tür organizmalar “(kemo)hetetrof” olarak adlandırılırlar.
Organik karbonun hem substrat hem de karbon kaynağı olarak kullanılması mikroorganizmalar için “kemolithotrofi”ye
kıyasla enerji açısından daha fazla verimlidir. Hem inorganik hem de organik substratların bulunduğu atıksu gibi
karmaşık ortamlardaki hücreler için, “organotroplar” “litotrof”lara kıyasla daha hızlı büyürler. Çünkü, “litotrof”lar
enerji eldesinde ve yeni biyokütle sentezinde daha karmaşık mekanizmalara sahiptirler. Bu, aktif çamur gibi açık karışık kültürlerin kompozisyonunu yöneten en önemli seçici faktördür. Mikrobiyal hücreler için substratlar ve karbon kaynakları
iki ana gruba ayrılabilir.
1.2.3. Harici Substratlar ve Karbon Kaynakları...
Harici substratlar ve karbon kaynakları hücrelerin kultive edildiği ortamlarda mevcuttur. Bunlar hücreler tarafından kullanılmadan önce, bunların ortamdan hücre içerisine taşınması gerekir. Bu taşınma işlemi enerji gerektirir ve
transfer enzimleri tarafından gerçekleştirilir. Hücre-dışı materyeller ya orijinal olarak kultivasyon ortamında
(örneğin, atıksudaki organik kirlenme) bulunur yada hücrelerin kendileri tarafından sentezlenirler (örneğin, organik polimerler). Hücrelerin dış substratı ve karbon kaynaklarını kullanmaları durumunda, metabolizma “eksojen” olarak
tanımlanır.
1.2.4. Dahili Substratlar ve Karbon Kaynakları...
Aktif çamur süreçlerinde harici substratlar bazen tamamen tüketilir yada çok az konsantrasyonlarda bulunabilir. Böyle bir durumda, hücreler işlevlerini yapamaz hale gelirler ve metabolizmalarını “eksojen”den “endojen”e dönüştürürler. “Endojen” metabolizma süresince, hücrelerde biriktirilmiş ve/veya depolanmış materyeller metabolize edilir. Bu hücre-içi substratlar tüketildiğinde hücre protoplazması oto-oksidasyonu gerçekleşir.
Substrat ve karbon kaynağı terimleri ile ilgili olarak, “miksotrofi” olayından söz etmek gerekir. “Miksotrofik” mikroorganizmalar enerjiyi hem organik bileşiklerin “organotrofik” oksidasyonu ile hem de indirgenmiş inorganik
bileşiklerin (özellikle kükürtlü bileşikler) “kemolithotrofik” oksidasyonu ile elde ederler. “Miksotrofi” olayı,
karışık kültürlerde diğer bir seçici faktördür.
1.3. Nutrientler...
Genel mikrobiyolojide, “nutrient”ler terimi, hücre sentezi için gerekli “inşaat” malzemeleri olarak kullanılan tüm
kimyasal elementler anlamına gelmektedir. Atıksu arıtma terminolojisinde ise, sadece iki element nutrient olarak değerlendirilmektedir ; azot ve fosfor. Bundan böyle, nutrient gideren arıtma sistemlerinden bahsederken, azot ve fosfor giderimi anlaşılmalıdır. Bunun temel nedeni, bu iki elementin, ötrofik yüzeysel sulardaki alglerin büyümesinde sınırlayıcı nutrientler olmasıdır.
Bakteri büyümesinde, azot, fosfor ve kükürt gibi elementler, mikrobiyal biyokütledeki önemli düzeydeki varlıkları nedeni
ile makro-nutrientler olarak adlandırılmaktadır. Fe, Ca, Mg, K, Mo, Zn ve Co gibi elementler mikro-nutrientler olarak tanımlanabilir. Bu elementlerin biyokütledeki kütle fraksiyonları ihmal edilebilir düzeydedir. Ancak, bu elementler birçok enzimde bulunduğundan dolayı hücre metabolizmasında önemli rol oynarlar. Oksik şartların haricindeki kultivasyon koşullarında, kimyasal bağlı oksijen sadece nutrient olarak dikkate alınır.
1.4. Elektron Alıcılar ve Kultivasyon Şartları...
Hücre aktivitelerini sağlayan enerji biyokimyasal oksidasyon ile substratlardan temin edilir. Biyo-oksidasyon süreci,
verici olarak tanımlanan ve okside edilmiş substratlardan açığa çıkan elektronların bu süreçte indirgenmiş alıcı
bileşiklere transferi anlamını taşır. Kultivasyon şartları için modern terminoloji, değişik biyokimyasal reaksiyonlarda
rol oynayan farklı elektron alıcıları bazındadır.
1.4.1. Oksik Şartlar...
Oksik şartlarda, hem organik hem de inorganik substratlardan kaynaklanan elektronlar, indirgenen ve suyun bir
molekülüne bağlanan çözünmüş moleküler oksijene transfer edilir. Oksik şartlardaki en önemli biyokimyasal süreçler
aşağıda sunulmuştur :
- Organik bileşiklerin oksik oksidasyonu (“organotrofik” metabolizma)
- Amonyak ve nitritin nitrata “kemolitrofik” oksidasyonu (nitrifikasyon) ve benzer şekilde indirgenmiş kükürtlü
bileşiklerin sülfata yükseltgenmesi
- Hücre içi polifosfat polimerlerinin sentezi (Bu süreç, verici ve alıcılar arasındaki bir elektron transferi ile ilgili değildir. Ancak, hücre içi organik bileşiklerin “organotrofik” metabolizması sonucu açığa çıkan enerji gerektirir.)
1.4.2. Anoksik Şartlar...
Anoksik şartlarda, elektron alıcısı olan oksijen +5 oksidasyon kademesinde olan azot (nitrat) ile veya çok ender
olarak +3 oksidasyon kademesinde olan azot (nitrit) ile yer değiştirir. Beş veya üç elektronun alınması ile azot 0
oksidasyon kademesine (moleküler azot, N2) indirgenir. Anoksik koşullarda iki temel reaksiyon olasıdır :
- Organik bileşiklerin anoksik “organotrofik” oksidasyonu (Elektron alıcısı olarak nitrat azotu azot gazına
indirgendiğinde, süreç denitrifikasyon olarak tanımlanır)
- Sülfürün anoksik “kemolitrofik” oksidasyonu ve benzer şekilde elemental kükürtün sülfata oksidasyonu
Anoksik şartlarda hücre içi polifosfatların sentezi olasıdır. Ayrıca, hücre içi depo ürünleri de anoksik olarak okside edilebilir.
1.4.3. Anaerobik Şartlar...
Anaerobik şartlar hem moleküler oksijenin hem de nitrat / nitrit azotunun yokluğu ile karakterize edilir. Biyokimyasal yükseltgenme-indirgenme reaksiyonlarındaki elektronlar organik substrattan aşağıda belirtilen unsurlara transfer
edilebilir.
- Organik Bileşikler : Organik bileşikler fermentasyon ile dönüşüme uğrayabilir (örneğin, “asido- ve asetojenesis”). “Metanojenesis” aktif çamur süreçlerinde gerçekleşmez.
- Sülfat Kükürdü : Sülfatın indirgenmesi reaksiyonunda, kükürt “kemoorganotrofik” organizmalar tarafından elemental
kükürde ve sülfüre indirgenir. “Kemolithotrofik” sülfat indirgenmesi gerçekleşebilir fakat atıksu arıtımında çok önemli değildir. Hücre içi polifosfatlardaki sabitlenmiş enerji anaerobik şartlarda açığa çıkabilir ve anaerobik fermentasyonun ürünlerinden oluşan organik hücre içi depolanmış materyellerinin sentezinde kullanılır. Bu reaksiyonda, organik karbonun oksidasyon kademesi elektron alıcılarına gerek kalmadan aynı kalır. Bu kultivasyon şartları yükseltgenme-indirgenme potansiyelinin (YİP) ölçülmesi ile kolaylıkla ayırt edilebilir. Oksik şartlardaki YİP değeri pozitiftir (standart YİP
olarak + 50 mV’dan daha büyüktür.). Anaerobik şartlardaki YİP değeri ise negatiftir (standart YİP olarak - 50 mV’dan
daha küçüktür). Sıfıra yakın YİP değerleri anoksik şartların bir göstergesidir.
1.5. Ortam...
Bir kultivasyon ortamı, içerisinde hücrelerin büyüdüğü gerçek bir çevreyi sergiler. Ortam; substrat, karbon kaynağı, nutrientleri, elektron alıcılarını ve diğer bileşenleri içerir. Kimyasal kompozisyonunun yanında, ortam aynı zamanda, sıcaklık, pH, YİP, ozmotik basınç ve benzeri parametreler ile de karakterize edilebilir. Biyolojik atıksu arıtımında, arıtılan atıksu ve aktif çamurun karışık kültürü “kultivasyon ortamı” olarak tanımlanabilir. Bu ortam genellikle
“karışık sıvı” olarak adlandırılır.
2. Karbonlu Bileşiklerin Metabolizması...
Organik bileşiklerin metabolizması aktif çamur sürecinde en büyük enerji kaynağıdır. Bu nedenle, bu metabolizmaya
bağlı olan mikroorganizmalar aktif çamurdaki biyolojik kütle içinde baskın durumdadırlar. Atıksudaki organik substratlar, aktif çamur mikroorganizmalarına ulaşılabilirlikleri açısından değişik yapıdadırlar.
2.1. Atıksudaki Organik Substratlar...
Bazı endüstriyel atıksuların haricinde, organik bileşikler oldukça farklı kimyasal yapı arz ederler. Organik
substratların varlığı ve miktarı ölçülemez ve ayrıca belirli bir kimyasal bileşik olarak konsantrasyonları saptanamaz.
Bu nedenle, atıksu arıtımında BOİ5 ve KOİ gibi parametreler kullanılır. BOİ (biyolojik oksijen ihtiyacı),
bir atıksu arıtma tesisinin performansının ve çıkış suyu kalitesinin saptanmasında en yaygın kullanılan bir
parametredir. Bir atıksu arıtma tesisinin çıkış suyundaki BOİ değeri, alıcı ortamda organik maddenin ve kalan amonyağın biyokimyasal oksidasyonu sonucunda tüketilecek oksijen miktarını doğrudan verir. Diğer taraftan, BOİ deneyi, atıksudaki organik bileşiklerin karakterizasyonu için çok uygun değildir. Çünkü, yükseltgenme-indirgenme reaksiyonlarındaki elektron
vericileri olarak görev yapan tüm organik bileşikleri kapsamaz. Bu nedenle, atıksudaki organik substratların karakterizasyonunda genelde KOİ (kimyasal oksijen ihtiyacı) deneyi uygulanır. KOİ deneyinde, organik bileşikler
BOİ deneyinde olduğu gibi moleküler oksijen ile oksitlenmezler. KOİ deneyinde çok daha “agresif” bir oksidasyon
maddesi kullanılır. Elektronlar organik maddeden dikromata transfer edilir ve reaksiyon sıcak sülfirik asit
çözeltisinde gümüş katyonlarının katalizörlüğünde gerçekleşir. Oksijen tüketimi, elektron eşdeğerliliği bazında,
dikromat tüketiminden hesaplanır.
Denklem 1’e göre, sadece karbonlu elektron vericileri oksitlenir. KOİ değeri amonyak için bir oksitleyici madde tüketimini içermez. Evsel atıksularda en çok bulunan organik bileşiklerin birçoğu bu yöntem ile tamamen oksitlenir. Sadece, aromatik hidrokarbonlar ve pridenler gibi bazı organik maddeler KOİ deneyindeki oksidasyon şartlarına dayanıklıdır.
KOİ bazında karbonlu maddelerin klasik ayırımı Şekil 17’de sunulmuştur. Giriş KOİ’si iki ana alt gruba ayrılır; (a)
biyolojik olarak ayrışabilir KOİ ve (b) biyolojik olarak ayrışamayan KOİ. Biyolojik olarak ayrışabilir terimi,
mikrobiyal enzimler ile biyokimyasal olarak modifiye edilebilen bir madde için kullanılır (örneğin, bu madde substrat
ve karbon kaynağı olarak kullanılabilir). Kimyasal bileşiklerin biyolojik olarak ayrışamamasının birçok nedeni olmasına rağmen, iki ana neden şunlardır :
(a) Bileşiğin sucul mikroorganizmalara toksik etkiye sahip olması
(b) Biyolojik olarak ayrışamayan bileşiğin molekülünde enzimler için steril bariyerlerin olması
Şekil 17. Evsel atıksulardaki toplam giriş KOİ’sinin ayırımı
Aslında “biyolojik olarak ayrışamayan substrat” terimi nispeten göreceli bir anlam taşımaktadır. Eğer yeterli katı
alıkonma süresi sağlanırsa ve mikroorganizmalar belirli bir substrata iyi bir şekilde adapte edilirlerse, ki bu koşullarda söz konusu substrat için gerekli enzimlere sahip mikroorganizmalar baskın hale geleceklerdir, sonuçta adapte olabilen bu mikroorganizmalar geleneksel olarak “biyolojik olarak ayrışamayan substrat” olarak tanımlanan substratı ayrıştırabilirler. Gerekli koşulların sürekli olarak sağlanması önemlidir. Mikrobiyal metabolizmanın birçok “doğal” ürünü ayrıştırılamaz niteliktedir ve çıkış suyu ile süreci terk eder. Kultivasyon şartlarına bağlı olarak, KOİ biriminde tanımlanan bu biyolojik olarak ayrışamayan mikrobiyal ürünler giriş KOİ’sinin % 10’u kadardır.
Şekil 17’den de görüleceği üzere, biyolojik olarak ayrışamayan organik maddeler iki yapıdadır ; (a) çözünmüş ve (b) partiküler (katı). Biyolojik olarak ayrışamayan çözünmüş maddeler inert yapıdadır ve aktif çamur sürecini ayrışmadan
terk ederler. Böylece, biyolojik olarak ayrışamayan ve çıkış suyunda bulunan çözünmüş KOİ, giriş suyundaki inert
çözünmüş KOİ’yi ve ilaveten arıtım süreci sırasında mikroorganizmalar tarafından oluşturulan inert maddeleri içerir.
Prepared by Prof.Dr.Hikmet Toprak...
All rights reserved...   ©   1994 - 2006...