Ihlara...
Konum...
Ihlara Özel Çevre Koruma Bölgesi, Orta Anadolu Bölgesinde Aksaray ili, Güzelyurt sınırları
içerisinde, Ihlara Vadisini çevreleyen 58 km2'lik bir alanı kapsar. Güneyde Ihlara
kasabası sınırından (vadinin güney ucu) Yaprakhisar, Belisırma köylerini içine alarak Selime'nin
kuzeyde bulunan üst sınırına kadar uzanmaktadır. Vadinin en düşük kotundan bu dört yerleşim
kenarında yer aldığı Melendiz Çayı akmaktadır.
Jeolojik Durum...
Ihlara Özel Çevre Koruma Bölgesinde yapılan jeolojik çalışmalarda incelenen lokasyonlardaki
formasyonlar alttan itibaren sırasıyla Selime tüfleri, Kızılkaya ignimbiritleri, Hasandağı
külleri, yamaç molozu ve alüvyonlardır. Selime Tüfleri : Çapı 4 mm'den küçük sıklaşmış
volkanik parçacıklardan oluşmuş kayalara tüf denilmektedir. Genellikle asit karakteri volkanizma
ürünleridir. Çoğunlukla beyaz olmak üzere çeşitli renklerde görülebilir. Dayanıksız ve kolay
aşınmalıdır. Selime tüfünün en tipik ve en kalın görüldüğü yerler Selime ve Yaprakhisar köyleri
civarıdır (60 - 100 m). Buradan itibaren batıya ve kuzeye doğru incelmektedir. Bu birimin
bozunma yüzey rengi beyazdan pembeye çeşitli renklerdedir ve oluşturduğu peribacaları ile
Neojen yaşlı diğer biçimler içerisinde çok karakteristiktir. Kızılkaya ignimbiritlerinin
koruyucu etkisiyle Selime tüflerinin aşınması önlenememiş, ancak Kızılkaya ignimbiritlerinin
aşındığı yerlerde Selime tüflerinin kolayca erozyona uğramaları nedeniyle peribacaları oluşmuştur.
Kızılkaya ignimbiritleri : Böldegede ignimbiritlerin en iyi gözlendiği yer Aksaray -
Ihlara yolu üzerindeki Kızılkaya Köyü'dür ve adını buradan almaktadır. Kızılkaya ignimbiritleri
Aksaray, Güzelyurt (Gelveri) ve Hasandağı arasındaki alanda karakteristik mesaları oluştururlar.
Bölgenin en yaygın (yaklaşık 5,000 km2) volkanik kayaçlarıdır. İlk önceleri
ignimbiritler bu alanda kesintisiz bir düzlük meydana getirmiştir. Daha sonraları Melendiz
Çayı'nı besleyen drenaj sistemi bu tek düzlüğü bölerek birçok dağınık düzlük haline sokmuş
bulunmaktadır. Selime ve Ihlara köyleri arasında yine bu çayın oluşturduğu dar Ihlara Vadisi
yer almaktadır. Kızılkaya ignimbiritleri Ihlara ve Belisırma Köyleri civarında oldukça kalınlık
kazanarak 120 m'ye erişir, yaşı Alt Pliyosen olarak tesbit edilmiştir. Hasandağı külleri :
4 mm'den küçük çaplı volkanik küllerdir. Genellikle Melendiz ve Hasan Dağlarının kuzey, batı ve
güneyinde geniş alanları kaplamaktadır. Başlıca püskürme noktaları Hasandağı ve dolayındaki
bir çok çıkış merkezleridir. Alüvyon : Alüvyon birimi Melendiz çayı ve derelerin vadilerinde
başta sular olmak üzere, çeşitli etkenlerle taşınarak vadi içerisinde depolanmış bulunan
çakıl - kum - kil - mil boyutundaki malzemelerin oluşturduğu birimdir. Yamaç molozu :
Vadi eteklerinde yamaçları oluşturan kayalardan kopma, yuvarlanma ve birikme sonucunda yamaç
molozları meydana gelmektedir. Traverten : Termal kaynakların dolayında ve genellikle
kalsiyum karbonattan (CaCO3) oluşur.
Jeomorfoloji...
Yarıkurak İç Anadolu ikliminde bulunan Ihlara Bölgesinin jeomorfolojik yapısı Kuvarterner'de
şekillenmiştir. Kayaç türüne göre yamaç zonlarının morfolojisi farklılıklar göstermektedir.
Sert ve dayanıklı Kızılkaya ignimbiritlerinin yamaç eğimi çok yüksek ve dik olmaktadır. Ihlara
Vadisindeki düşey yamaçlar bu kayaçlardan oluşmuş ve ilginç görünüm sunmuşlardır. Bu kayaçlar
düzlüklerde ise mesa şekilli tablamsı yapılarda gözlenmektedir. Tüf ve volkan külleri ise kolay
aşınımlı kötü arazi ("bedlands") topoğrafyası oluşturmuştur. Melendiz Çayı vadisinde Pleyistosen'den
günümüze kadar gömülme çeşitli şekil ve dolgulardan anlaşılmaktadır. Bunların nehir tabanı ile
70 m'ye kadar farklılıklar mevcuttur. Ayrıca Ihlara Vadisinde kuzeybatı - güneydoğu doğrultulu
bir fay (kırık hattı) bulunmaktadır.
Hidrojeoloji...
Ihlara Kalkancı Kaynağı : Melendiz Çayı'nın Ihlara'ya giriş noktasına yakın bir lokasyonda
Kalkancı mevkiinde yeralan 23oC sıcaklığa sahip, maden suyu karakterinde bir kaynaktır.
Debisi yaklaşık 3 L/sn olarak tesbit edilmiştir. Ihlara Kubbeli Hamam Kaynağı : Ihlara
yerleşmesinin merkezinde yeralan hamam kaynağı bir kırık zonundan çıkmaktadır. 33.5oC
sıcaklığına sahip olan kaynak 7,500 mikromho/cm EC'ye sahiptir. Ihlara Camialtı Kaynağı :
Kubbeli Hamam kaynağına yakın bir lokasyondan boşalım gösterir. 29.5oC sıcaklığa ve
850 mikromho/cm EC'ye sahiptir. Ziga Termal Kaynakları : Bölgede yeralan en önemli
sıcaksu kaynağı olan Ziga Kaplıcası sağlık ve turizm açısından zaten değerli olan Ihlara Vadisini
bir kat daha önemli kılmaktadır. Ziga termal kaynaklarını oluşturan fay hattı yüzeyde kolaylıkla
izlenebilmektedir. Kırık hattı boyunca meydana gelen termal su boşalımların etkisi ile traverten
oluşumları yakın çevrede geniş yayılımlara sahiptir. 29 - 51oC arasında değişen
sıcaklığa ve 11,000 mikromho/cm EC'ye sahiptir. Yapılan değerlendirmelere göre yüksek gaz çıkışı
gösteren kaplıca suları kalsiyum karbonatlı ve sodyum klorürlü sular grubuna girmektedir.
Bakı Noktaları...
Kurumumuz tarafından bölgede, Ihlara Vadisinin en iyi gözlenebildiği 7 bakı noktası tespit
edilmiştir. Bakı noktalarının tesbiti için yapılan çalışmalarda, aşağıdaki kriterler gözönünde
tutulmuştur; (a) Vadiyi oluşturan jeolojik formasyonlar olan Kızılkaya ignimbiritleri ve Selime
tüflerinin en iyi gözlenebildiği yerler olması, (b) Mevcut yol ağına en yakın yerler olması,
(c) Vadi giriş, çıkışına en uygun yerde olması ve oto park imkanının bulunabilmesidir. Kuzeybatı -
güneydoğu doğrultusunda uzanan Ihlara Vadisinin sabahtan akşama kadar, her zaman net görülebilmesi
imkanı sadece batı yamaçlarından olmaktadır. Bu nedenle bakı noktaları yukarıdaki kriterler
doğrultusunda vadinin batı bölümü öncelikli, 4 giriş ve 3 bakı noktası olarak tesbit edilmiştir.
Bakı noktalarında, WC, PTT, büfe, oturma yerleri ve peyzaj düzenlemesi projelendirilmiş ve
çalışmalara başlanmıştır. Bu noktalar; (a) Güzelyurt - Ihlara girişinde 1 bakı noktası, (b)
Ihlara Kasabası içinde ve vadinin batı yakasında 1 bakı ve 1 giriş, (c) Belisırma Köyü'ne
inerken vadinin batı bölümünde 1 bakı noktası olarak sıralanabilir.
Ihlara Vadisinin Oluşumu...
Büyük yeryüzü değişikliklerinin oluştuğu üçüncü jeolojik dönemde, güneyde Toros kırışımlarıyla,
kuzeydeki Lycaonien çöküntü alanı arasında kesintili bir volkanik zincir meydana gelmiştir.
Bu zincirin etki alanında kalan, doğuda Erciyes Dağı ("Mont Arge'e") ile batıdaki Melendiz
Dağları aynı anda lav püskürmüştür. Erciyes Dağı ile (3,916 m) Melendiz Dağlarının en yüksek
noktasını oluşturan Hasan Dağı (3,258 m) arasında kalan bölgede yüzlerce metrelik lav tabakası
ile kaplanmıştır. Melendiz Dağlarının lavları ile Erciyes Dağının lavlarının birbirine karıştığı
bölgede hafif dalgalı yaylalar meydana gelmiştir. Dağların tepelerinde ve eteklerinde daha yoğun
olan andizit ve bazalt türü sert lav katmanları, daha ileride yerini volkanik tüflere ve kalkerli
beyaz tabakalara bırakmıştır. Kalkerli arazide sıcak tabakanın soğurken meydana getirdiği kırılmalarda
sıcak su ortaya çıkmıştır. Yaprakhisar - Ihlara arasındaki Ziga Kaplıcaları bu şekilde ortaya
çıkan termal sudur. Kapodakya bölgesinde kısmen yumuşak olan tabaka yağmur, rüzgar ve diğer
doğa olayları sonucu erozyona uğrayarak peri bacaları ağırlıklı ve insana başka bir gezegende
bulunduğu duygusunu veren ilginç bir arazi yapısı oluşturmuştur. Ihlara Vadisinin sona erdiği
Selime ve Yaprakhisar köylerindeki sivri uçlu (şapkasız) peri bacaları daha sert katmanın
aşınması ile oluşmuş ve az rastlanır görünümdedirler. Ihlara Vadisi Hasan Dağı'nın eteğinde
bulunup, bu dağdan akan bazalt ve andizit yoğunluklu lav tabakası ile kaplanmıştır. Lavlar
soğumaya başlarken meydana gelen çatlak ve çökme sonucu oluşan kanyon yağmur ve rüzgarın meydana
getirdiği erozyonla daha da genişlemiştir. Vadinin içinden akan termal özellikteki Melendiz Çayı
hem erozyonu hızlandırmış, hem de tabanını oyarak daha da derinleşmesini sağlamıştır. Bu şekilde
meydana gelen Ihlara Vadisi adını aldığı Ihlara'da başlar. Selime Köyü'nde sona erer. Vadinin
uzunluğu 14 km'dir. Yer yer 110 m derinliğe ulaşan vadi ve içinden akan Melendiz Çayı Ihlara'dan
Selime'ye kadar 26 kıvrım yapmaktadır. Vadinin oluşumunu etkileyen Melendiz Çayı aynı zamanda
çevrenin hayat kaynağı olmuştur. Bugün Aksaray ve çevresinin içme ve sulama suyu ihtiyacını
karşılayan Mamasın Barajını besleyen Melendiz Çayı Aksaray'ın içinden geçerek Tuz Gölü'ne ulaşır.
Flora ve Fauna...
Ihlara Vadisi'nin florasının tesbiti için yapılan çalışmalarda (Nisan 1992 - Mart 1993) bugüne
kadar 20 familyaya ait 200 dolayında karasal bitki örneği toplanmıştır. Bölgede toplanan
omurgasız ve omurgalı hayvan örneklerinin yanısıra, çok sayıda böcek örnekleri uygun şekilde
tesbit edilerek familya düzeyinde tanılarının yapılmasına devam edilmektedir.
Melendiz Çayı Limnolojik Etüdü...
Bunlann yanısıra vadiden geçen Melendiz Çayı'nın limnolojik etüdü de yapılmakta olup, seçilen
birkaç istasyonunda su ve hava sıcaklığı, suda çözünmüş oksijen miktarı, pH ve suyun elektriki
konduktivitesi gibi fiziko-kimyasal özellikleri yanında suda yaşayan planktonik ve bentik canlıların
nicel ve nitel tanımları yapılmaktadır. Bu arada tesbit edilen epipelik, epilitik ve epifitik
alg türlerinin binoküler araştırma mikroskobunda fotoğrafları çekilmiştir. Ayrıca diatomelerin
teşhisi amacıyla preparatları yapılmıştır.
Tarih...
Kapadokya (Cappadocia) bölgesinin tarihçesi MÖ 3000 yıllarına kadar uzanmaktadır. MÖ 1900 yıllarında
Hititler, istilalardan korunmak için bölgedeki kolay yontulabilen volkanik kayaları oyarak
yeraltı şehirleri ve kaya evleri yapmaya başlamışlardır. MÖ 1200 yılında Firiglerin Anadolu'da
egemenliğinin başlamasıyla batı-doğu bağlantısında kral yolunun buradan geçmesi bölgeye ayrı bir
canlılık kazandırmıştır. Daha sonra kurulan Kapadokya Krallığı döneminde "Aksaray" kurulmuştur.
Aksaray'ın adı Kapadokya Kralı Aravilvis'in adından gelmektedir. MS 17 yılında Roma İmparatorluğu'nun
bir eyaletine dönüştürülen Kapadokya, erken dönem Hıristiyanlığın önemli bir merkezidir. MS 53
yılında Aziz Paulus misyonerlik gezisinde bu yöreye gelmiş ve başlangıçta Göreme Vadisini
kiliselerin kurulması için seçerek bölgede Hıristiyanlığın başlamasına sebep olmuştur. Zamanla
Roma yönetiminin baskısından kaçan Hıristiyanlar için erozyonların oluşturduğu engebeli vadiler
sığınak olmuş ve bu alanda kayaların oyulması sonucu çok sayıda kilise inşa edilmiştir. MS 330
yılında Roma İmparatorluğunun Hıristiyanlığa dinsel özgürlük vermesi sonucu Kapadokya'da dini
faaliyetler daha da yaygınlaşmış ve 4. yy sonlarında bölgede manastır hayatı başlamıştır. Bizans
döneminde de yörede yaşayan halk üzerindeki Bizans baskısı, halkı yeniden mağaralara ve yeraltı
şehirlerinde yaşamaya zorlamıştır. Daha sonra Danişmentli, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğunun
hakimiyetine giren bölgede geç dönem yerleşimler oluşturulmuştur. Vadi içinde bugün ziyaretçiye
açık 12 kilise bulunmasına karşın, 5,000 kaya oyma yerleşim birimi ile 105 kilise olduğu bilinmektedir.