HAMBURG'DA ESKİ DEPONİNİN İYİLEŞTİRİLMESİ KONUSUNDA YAPILAN ÇALIŞMALAR

 

Egemen Kemal ERDİN; Ertuğrul ERDİN

 

DEÜ Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü

 

 

 

ÖZET

 

Georgswerder Deponisinin sızıntı suyu savaş sonrası gelisi güzel hertürlü atıkların depolandığı bir yerden kaynaklandıgı için sayısız zehirli madde içermektedir. 1967 ile 1974 yılları arasında 150 000 m3 sıvı özel atıklar ve 100 000 adet de sanayi ve esnaf atıkları ile dolu bidonlar depolanmıştır. Bu nedenle de bu deponide oluşan sızıntı suyu her hangi bir evsel çöp deponisinde olusan sizinti suyu gibi evsel atiksu aritma tesislerinde aritilmaya gönderilememekte ve zararsizlastirilmasi sorun olmaktadir. 1983 yilinda sizinti suyu icinde Seveso-Dioksini bulunmasi herkesi dehsete düsürmüstür. Icindeki toksik maddeler nedeni ile aritma tesisindeki biyolojiyi altüst etmektedir. Bu nedenle de bu tür toksik madde iceren ve icinde ayrismasi zor olan madde bulunduran sizinti sularinin aritilmasi icin inovatif calismalar sonucunda yeni teknikler gelistirme durumu ortaya cikmaktadir.

 

Hamburg Harburg Teknik Üniversitesi tarafindan sayisiz arastirma ve gelistirme/uygulama projeleri o kadar basarili olmustur ki, sonucda bu zorlu ve problemli suyun aritilmasi icin uygun teknoloji gelistirilmistir. Laboratuvar düzeyinde elde edilen basarilar gercek tesis asamasina gecmektedir. Sequencing Batch Reactor Prensibi (SBR), membran yoluyla havalandirma ve iki kademeli biyofilm yöntemlerinin kombinasyonu ile toksik sizinti suyunun aritilma sorunu cözülmüstür. Mikroorganizmalari aclik fazina sokup ac kaldiklarinda ayrismasi zor olan maddeleri de yemeye zorlamak SBR yönteminin devreye girmesi ile mümkün olmaktadir. Sizinti su icindeki kolay ucucu organik bilesikler biyolojik olarak ayrismaya firsat bulamadan atmosfere gecmekte idiler, halbuki simdi membran ile oksijenlendirme uygulandigindan mikroorganizmalarin ihtiyac duydugu oksijen yeterince saglanmakta bu maddeler de mikroorganizmalar tarafindan parcalanmaktadir. Oksijenlendirdikten sonra hemen ardasiginda bulunan memrana bagli biyofilmdeki uzman mikroorganizmalar kolay ucup uzaklasabilen bu bilesileri ayristirarak zararsizlastirmaktadirlar. Membranda olusan uzman mikroorganizmalar da bu bulunduklari Nische'den kolay kolay uzaklastirilamamaktadirlar.

 

Ilerde yapilacak matematik modellerde transport olaylari, biyofilmdeki, bulk'daki, gaz fazindaki, mikrobiyel ve kimyasal tasinma prosesleri, ve ayni zamanda da advektif biyofilm gelisme prosesleri tanimlanmalidir. Ölcülmüs degerlerle simulasyon egrileri karsilastirilabilir.

 

Anahtar Kelimeler: Hamburg/Georgswerder Deponisi, deponi ıslahı, Hamburg çöp sorunu, yeraltusuyu, sızıntısuyu, arıtma teknolojileri.

 

 

SUMMARY

 

Georgswerder (HAMBURG) landfill contains various toxic substances due to the irregular waste after the war. Between 1967 and 1974, 150 000 m3 special liquıd wastes and 100 000 bins of industtrial wastes are collected. Therefore, the leakage is not treated in o domestic waste water treatment plant and the limitation of hazards becomes aproblem. In 1983 many people getin ponic due to the occurence of Seveso-Dioxine in the leakage. he leakage is very hard to treat doe to its toxic content. Thus for such sources, new technologies have to be developed by inovative studies.

 

Hamburg Technical University researches are said to be succesfull as the sollution to the problem. The most suitable technology is developed by laboratory cale studies and started to be applied on fullscale. The principle is a combination of Sequening Battch Reactor (SBR), membrane aeration and two stage biofilm methods. The SBR principle is simply to force microorganizms at low substrate levels, to utilize the higher volatile organics. Volatile organic compounds ın the leakage were emited to atmosphere without any removal however by membrane aeration they can be removed by sufficient transfer of oxygen. The specific microorganisms on biofilm of the next stage can utilize excess volatile organics easly. Further studies by mathematical models defines the transport activities at biofilm bulk and gaseous phases, microbiological and chemical transport mechanisms and biofilm growth kinetics. Those simulation results can be compared with the observed values.

 

Key Words : Georgswerder (HAMBURG) landfill, various toxic substances, leakage, membrane aeration, biofilm bulk,

 

 

1. Hamburg Kenti ve Katı Atıklar

 

Hamburg'da büyük mağazaların çoğunun önünde çok gözlü değerli atıkları biriktirme kontenyerleri bulunmaktadır. Bilinçli vatandaşlar mağazadan aliş veriş yaptıktan sonra aldıkları malın ambalajını çevreci fanatik olarak hiç üşenmeden uygun gözlere atmaktadır. Ya da vatandaşlar kendi-leri kap getirerek yiyecek ve diğer ürünleri almaktadırlar. Ancak burada ekolojik ekonomik düşünce ile hareket edelim derken olayın insan sağlıgı tarafını unutmamak gerekir. Getirilen kaplar yeterince temiz değilse ve malların yeterince sağlıklı bir şekilde taşınmasına elverişli değilse o atık oluşturmadan uygulamaya çalışılan yaşam tarzı daha sakıncalı ve tehlikeli olmaz mı? Bu ince noktaları da gözden kacırmamak gerekir. Meyve, sebze, ekmek, pasta ve kurabiye gibi gıdalarda bu sorun olmayabilir, ancak kıyma, tavuk, her çeşit hazır salata, v.b. de çok sakıncalı olabilir.

 

Hamburg'un çöp sorununu çözmek için çok güzel görüş ve fikirler vardır. Çöp dağı oluşumunu engellemek için çöpün içindeki değerli maddelerin ayrı biriktirilip toplanması değerlendidrilmesi için Recycling Merkezle-ri oluşturulmuştur. Buraya iri hacimli değerli atıklar (buzdolapları, TV'ler, bulaşık makinaları, elektronik eşyalar, problemli atıklar, dal-yaprak gibi bahçe atıkları, cam, kağıt ve karton v.b. atıklar götürül-mektedir. Ayrıca son zamanlarda eskiden üç ayda bir kapının önüne bıraktırılarak toplanan iri hacimli atıklar, artık son zamanlarda iri hacimli atıkları olanlardan atık listesi isteyerek ve toplama günü randevüsü vererek atıklar ücretsiz olarak toplanmaktadir. Böylece bu atık grubu gezici ve preslemeli bir arac ile randevü verilen yerlerden toplama işlemini gerçekleştirmektedir. Diğer problemli ve tehlikeli atıklar için de seyyar bir araba dolaşarak çözücüleri, kimyasal maddele-ri, yapişkan, tutkal, zamk , v. b. maddeleri toplamaktadir. Çöpün biyolojik kısmı için ise 1994 yılından itibaren Anaerobik Kuru Fermentasyon (AKF=ATF) yöntemine göre biyolojik işlem görecek ve kompostlastırılacaktır. Böylece çöpün içinde ağirlikça %35-40 yer işgal eden maddeler elimine edilmiş olacaktir. Evde biyoçöp oluşmasını azaltmak icin Hamburg Temizlik Işleri Müdürlüğü, kendi evinde veya bahçesinde kompostlaştırma yapmak isteyenlere, özel kompost konyerleri veya kapları almaları için maddi destek vermektedirler. Ayrıca halkın tüketim alışkanlıklarını çevreci bir yaklaşim içinde değiştirmesi için faaliyetler de göstermektedir.

 

1.1.1993 de yürürlüge giren Hamburg 'un yeni "Kati Atiklar Kanunu'na" göre, büyük faaliyatlerin düzenlendigi ve yapildigi yerlerde cok kere kullanimli kap-kacaklarin kullanilmasi zorunlugu vardir. Buna ragmen Hamburg'da bu 1 147 500 ton cöp/yil olusmaktadir. Bunun 643 000 tonu evsel cöplerdir. Bunun da 323 000 tonu önceligi plastik olan ambalaj atiklaridir.

 

Evsel cöp ve kati atiklar ........... 643.000 ton.

Sanayii ve esnaftan kaynaklanan evsel cöp ve

kati atik benzeri atiklar............ 277.400 ton

Cadde ve pazar yeri atiklari ........... 66.900 ton

Iri hacimli atiklar ..................... 49.100 ton

Sorunlu cöp ve atiklar.................. 2.600 ton

Ayrica her alman vatandasi basina da yilda 8 ton insaat atiklari düsmektedir (Hamburg Belediyesi,1993).

 

DSD (Dual System Deutschlands)/ARGE yardimi ile fazla hacim isgal eden ancak hafif olan aluminyum, plastik ve karisimli ambalaj maddeleri sayesinde evsel cöplerin agirlikca %5'i recycling cemberine sokulmustur. 180 000 nufusu kapsayan "Sari Plastik Torba" ile toplamada mart 1993 sonuna kadar yapilan degerlendirmenin cok basarili oldugu görülmüstür. 14 günde bir toplanan her torbada 1,2 kg hafif fraksiyonlu cöpler bulundugu saptanmıştır. Bu toplanan degeri maddeler degerlendirici firamaya aktarilmaktadir.

 

Stapelfeld/Hamburg Cöp Yakma tesisinin yaninda ayiklama tesisi vardir. Cöp ve kati atik hazirlama ve isleme tesisi insaa halindedir. Toplalan miktarlari ara depolayacak, hazirlayacak veya isleyecek altyapi henüz yok. Olsa bile kapasiteleri yeterli degil. DSD sisteminin anlamli olup olmadigi tartisilmaktadir. Acaba erken baslanan bir sistem midir? Baslayalim da arkasi gelir diye mi düsünül müstür (Stegmann, 1993). Olayin enerji bilancosu nedir? Yüksek enerji sarfi ile az bir enerji karsiligi bekleniyor veya aliniyorsa o zaman bu uygulama anlamsiz olmaz mi (Meyer, 1993). Sydow (1993) DSD sistemi yok olmali, tüketici ambalajini malini aldigi dükkana biarakabilmelidir. Zaten "Kati Atiklar Yönetmeliginde" de ayni seyi, istemi bulmak mümkündür.

 

Hamburg kendisi cöp ve kati atik deponisine sahip olmadigi icin 1991 yilina kadar hep eski DDR 'deki Schönberg (Mecklenburg) deponisine yolladi. Ton cöp basina da 220 DM ödedi. Ücretlerin artmasi beklenmektedir. Ayrica mafyavari yollarla cöp ve kati atiklarin bertaraf edildgi ve isleme tabi tutuldugu da gözlendiginden ve saptandigindan artik Schönberg'e yollamaktan ve depolamaktan vaz gecilmistir. 1995'den itibaren depolanmiyacaktir. Mevcut Cöp ve Kati Atik Yakma Tesislerinin kapasitelerinin artirilmasi gerekmektedir.

 

1980'li yillarin baslarina kadar karaya götürülüp depolanan liman camurlari artik sorun olmustur ve öyle kolay kolay artik karada depolanamamaktadir. Liman camurlarindan cevreye özellikle yer alti sularina büyük yükler geldigi anlasilinca, gerekli önlemler alinmadan depolanmasi yasaklanmistir. Özellikle METHA III faaliyete gectigi mart 1993 den beri, liman camurlari islem gördükleri (kum ve mil/kil fraksiyonlari ayrildigi) icin preslenerek sulari da alinip kati madde orani %70'e cikarildigindan liman camuru sorununa uzun vadeli bir cözüm getirilmis olmaktadir.

 

Stellingen gibi sanayii bölgesinde eskiden beri olusmus atilmis sanayii atiklarai her an patlamaya bir zaman bombasi gibi gecmisin günümüze mirasi olarak intikal etmistir.

 

Kent Federal Devleti Hamburg yeterli deponi kapasitesine sahip olmadigi icin cöp yakmaya agirlik vermek zorundadir. Hamburg da olusan cöplerden yaklasik olarak her ton cöpten 400 - 600 kilowatt yararli enerjiyi üretmek mümkündür.

 

Proses sicak suyu ve buhari da diger yararli amaclar icin kullanilmakta-dir. Borsing'deki tesis yeniden insaa edilirken, Stellingen'deki tesiside büyütülmüstür ve modernlestirilmistir. Cok mükemmel hava kontrol ünitesine sahiptir. Cöp konusunda cok dolaplar cevrilmekte ve kara isler yapilmaktadir. 1992 yilinda Polisin cevre masasina intikal eden islerden 715 olayindan 110'u cevre cinayetleri ile ilgili idi. Ve hepsi de atiklarla ilgili. Ekim 1992 'de polis ayiklanmamis ve siniflan-dirilmamis plastik atiklarinin Hindistaná ihrac edilmek üzere oldugunu ortaya cikarmistir. Kati Atiklar Yasasinin emrettigi ihrac müsaade bel-gesi de yoktu, ve cöpler geri kazanmaya da uygun degildi. Sonuc da bir Hollanda Firmasina devredildi o firma da degerlendirdi. Hollanda Firma-larinin yaptiklari son zamanlarda ortaya cikarildi. Buna göre Firmalar cok yüksek düzeyde toksik cöp yakma tesisi kül ve curuflarini, yaklasik 146 000 ton, Avrupa Tünelinin beton karisiminda kullanmislardir.

 

 

2. Hamburg-Georgswerder Deponisi ve İyileştirme Çalışmaları

 

Hamburg-Georgswerder Deponisi ikinci dünya savaşından sonra Hamburg, Schleswig Hohlstein, Danimarka ve İsveç'de oluşan evsel, esnaf, sanayi ve diğer atıkların uzun yıllar dökülmesinden dolayı tehlike potansiyeli oluşturmuştur. 1970'li yılların başında da kirlenmiş yeraltısularının kirletici kaynakları araştırılırken, bunun Georgswerder'den kaynaklandığı saptanmıştır. Araştırmalar ve projeler yoğun bir şekilde artmış ve tehlikenin önü kesilmeye çalışılmıştır.

 

 

2.1. Hamburg-Georgswerder Deponisinin Özellikleri

 

Hamburg-Georgswerder deponisinde Seves-Dioxin 2,3,7,8-TCDD 'lerin bulunduğu ve sızıntı suyunda da yağış bileşiklerin olduğu belirlendikten sonra, 13 Aralık 1983 Hamburg Eyaleti deponinin islahı için bir ihale açtı. 1983 yılında gazların toplanması ve zararsızlaştırılması projesi gerçekleştirildi. 1983 yazında TUHH 'daki meslekdaşlar ile gaz örnekle-meleri ve alu gaz torbaları ile alınan örneklerin de bilgisayara bağlı gazkromotografları ile analizler yapıldı. Gaz kaçaklarının olduğu yerlerdeki bitkilerin iyi gelişmediği gözlendi. İkinci dünya savaşından sonra her türlü atıkların depolandığı bu deponi de her türlü potansiyel tehlikeyi içinde barındırıyordu. Sızıntı suları da çok tehlikeli ve biyolojik ayrışması çok zor olan maddeler içermekte idi. Danimarkadan gelen ve Parathion (E-605) içeren 164 fıçının 1971 yılında depolandığı da belirlenmişti. Hamburg kent merkezinden 5 km mesafede ve otoyolların ortasında Elbe'nin eski yatağında olan bir deponi idi bu Hamburg-Georgswerder deponisi. 1948 ile 1979 yılları arasında 14 milyon m3 çöp ve katı atık dökülmüştü. Yaklaşık 5,2 milyon ton evsel çöp, iri hacimli çöp, hafriyat atıklaarı, inşaat molozları ve toprak dökülmüştü. Bunun içinde de yaklaşık 200 000 m3 de sıvı ve katı özel atıklar vardı. 1967 ile 1974 yılları arasında sıvı atıkların boşaltıldığı havuzlar yapıldı her biri 15 000 m3 olan havuzlar 10 adet idi. Sonra da suyu emsin diye evsel çöplerle dolduruldu. 4 fıçı depolama kısmında da 100 000 fıçı (20 000 m3) depolandı. 1979 yılında kapatılana kadar 44 ha'lık bir alanda 40 m yüksekliğinde bugün oturma ve biyokimyasal reaksiyonlar sonucunda hacim kaybine rağmen halen yaklaşık 7,0 milyon m3 bir deponi hacmi mevcuttur.

 

Yaklaşık 80 000 - 100 000 m3 yağmur suyu deponi kütlesine girmiş ve yeraltısuyu için büyük bir kirlilik potansiyeli oluşturmuştur. Sızan yağlar yağlı sular klorlu ve klorsuz hidrokarbonlu bileşikleri ve klorbenzolleri, klorfenolleri, PCB'leri ve Dioxin'leri içermekte ve çeţitli yollarla da Elbe nehirine gitmekte idi. Islah için

* Deponinin zemini analizlendi, incelendi

* Deponin içeriği incelendi (içindekiler, deponi tekniği, yüzeyi ve kimyası)

* Zararlı madde yükü ( Sulara, toprağa ve canlılara etkisi)

* Sızıntı su işlemleri, deponi gazının arıtılması ve yakılması, ara depolanması ve katılıştırılması )

* Hidrolik önlemlerin alınması ( deponi kütlesinden fazla suyun alınması, ) * Kütlenin kapsüllenmesi

 

İekil 1'de Georgswerder deponisinin içindeki sıvı depolanmasının yapıldığı havuzlar ve fıçıların depolandığı yerler görülmektedir.

 

Almanya Çevre Dairesi ve Federal Almanya Araştırma ve Teknoloji Bakanlığının 1984 den beri desteklediği projeler için sadece 1990 yılına kadar ıslah faaliyetleri ve araştırma - geliştirme için 26,25 milyon DM para harcanmıştı. Hamburg Jeoloji Dairesi, Hamburg Çevre Dairesi, Hemburg-Harburg Teknik Üniversitesi, Strabag Bau AG Hamburg, IGB Hamburg, Hamburg Üniversitesi, IWB Hamburg, gibi kurum ve kuruluţlar araştırma yaptılar (Wolf, 1989).

 

Yağmur suyunun girerek fazla sızıntı su sorunu oluşturmasını önlemek için Hamburg-Georgswerder deponisinde İekil 2a ve 2b'de görüldüğü gibi örtülenme yapıldı.

 

Mevcut örtü malzemesi üzerine deponi gazının kontrolü için 0,35 m kil ve mil içermeyen dane boyutu 1 - 3 mm arasında olan kum ve çakıl tabakası yayıldı. Bunun üzerine 0,60 m kalınlığında da kil ile mineral sızdırmazlık tabakası, kf değeri < 10 -9 m/sn değerini sağlayacak şekilde yayıldı. Hep su sızmasını önlemek hem de gaz çıkışını önlemek asıl amaç idi. Daha sonra bunun üstüne de 1,5 mm PEHD (HDPE) geomembran köklere ve kemirici hayvanlara karşı (mineral sızdırmazlık tabakasının biyolojik olarak bozulmasını önlemek amacıyla) döşenmektedir. Bunun üstüne de dane boyutu 0,5-8,0 mm arasında olan kf değeri, 5.10-4 m/sn'den büyük olan ve tehlikeli madde içermeyen sızan yağmursularını toplamak için 0,25 m kalınlığında alan drenajı yapılmıştır. Drenaj tabakasının üzerine de ince yıkanan malzeme girip tıkamasın diye de geotekstil vlies (450 gr/m2) tabakası ile kaplanmıştır. 0,25 m'si %4-8'lik humus içeren topraktan olan toplam 0,75 m kalınlığında kültür bitkisine elverişli toprak malzemesi dökülmüştür (Klenner, 1989).

 

Toplam örtü tabakasının kalınlığı 2,0 m'dir ve eğimi de %4'dür. Burada verilen değerler duruma göre biraz daha fazla olabilir. Örneğin alttan yukarı doğru 0,35 m tabaka yerine 0,50 m tabaka oluşturulabilir. En üste de 0,75 - 2,0 m bitki yetiştirme toprağı tabakası olabilir.

 

Yılda en az dört defa ve beş noktadan su örnekleri alarak sızdırmazlık tabakasının işlevini yerine getirip getirmediği ve su içeriğinin değişimi kontrol edilmektedir. Aynı şekild edrenaj tabakasının işlevinin kontrolü gerekemektedir. Bu da ancak zaman zaman brim alan debilerinin ölçümü ile mümkün olmaktadır. Yağış ve yüzeysel akış ölçümleri gerekmektedir. Yüzeyden taşınanların kalitesinin belirlenmesi, ve deponi kütlesinde biriken sıvının seviyesi ve bunun yıl boyunca değişimi en az 20 noktada ölçüm yapılarak saptanmaktadır. Ez az zorunlu olan yüzey eğimin ve drenaj tabakasının eğiminin korunup korunmadığı konrol etmek için de deponi oturmasının kontrolu ve değişimin belirlenmesi lazımdır.

 

Hamburg-Georgswerder deponisinden sızan sıvılar toplanmakta ve işlem görmektedir. Deponi kütlesi içinde 1 milyon m3 sıvı oluşmakta ve yüzeysel yağış kontrol altına alınmadığı sürece yüzeyden sızan su ile birlikte kirli sızıntı sıvı oluşmaktadır. Bu sızıntı sıvısının içerdiği maddeler hem yeraltısuyunda hem de yüzeysel sularda da saptanmıştır. Yamaşlardan çıkan oldukça kirli sıvılar toplanmakta ve arıtılmaktadır. Arıtma sisteminin işlem akışı İekil 7' de görüldüğü gibidir. Sızıntı sıvısına sisteme girişte %35 ve %10'luk H2O2 ilave edilmektedir. İlk havzu dengeleme havuzu işlevini görmektedir. Yağ fazında olanlar ve toprak çamuru buradan ayrı bir tanka alınmaktadır. Daha sonra pH ayarlaması yapılmakta karıştırma havuzunda aynı zamanda yumaklaştırıcı ilavesi ile de kimyasal arıtma gerçekleştirilmektedir. Yumaklaştırma ve flotasyon işleminin yapıldığı havuzda da polimer ve disperziyon çözeltilerinin etkisi ile oluşan flotat ve toprak çamurları baştaki çamur tankına alınmaktadır. Burada toplanan maddelere katkı maddesi de eklenerek santrifuje yollanmakta ve orada sıvısı alınmakta tekrar başa yollanmakta, katı kısmı da yüksek temperatür yakma tesisinde yakılmaktadır. Flotasyon ünitesinden gelen sıvı da hızlı kum filtresinden geçirildikten sonra biyolojik arıtmaya (Sequencing Batch Reactor = SBR) ve sonra da aktif karbon filtresinden geçirilmekte ve oradan da alıcı ortama verilmektedir. SBR'de reaksiyon koşulları sürekli değiştirildiğinden çok değişken olan sızıntı sıvısı da aerobik, anaerobik koşullarda, substratın azlığında ya da çokluğunda, değişik biyosönöz oluşumu gerçekleşmekte ve zor ayrışabilen bileşiklerin bile ayrışması gerçekleşmektedir. Oksijen verilişi ise silikon membran ile gerçekleşmektedir. Uçucu bileşikler veya ayrışma ürünleri de sistem içinde tutulmakta ve biyolojik arıtmaya yollanmaktadır. Kanalizasyon standartlarına uygun düzeyde arıtılmışsa biyolojik arıtmaya gitmeden de kanal şebekesine verilmektedir. 1989 yılının ilk altı ayında 8500 m3 sızıntı suyu arıtılmıştır. Sızıntısu debisi ise yağış şiddetine göre 8 m3/h'e kadar çıkmıştır. Ortalama değer ise 3 m3/h'tir. İçindeki maddelerin konsantrasyonu ise :

 

KOİ 500 - 1000 mg/l

HK 1 - 100 mg/l

TOC 100 - 300 mg/l

AOX 2 - 5 mg/l

Fe 10 - 100 mg/l

Ağırmetaller de 1 mg/l civarında bulunmuştur.

 

Çamurun katı madde miktarı %1 - 5 civarındadır ve 91 m3'tür. Çamur da içinde % 40 kuru katı madde kalana kadar kurutulmaktadır.

 

 

2.2. Deponi Tasarımındaki Planlama Esasları

 

Evsel deponilerden istenenler son yıllarda oldukca arttı. Bundan 10-15 yıl önce deponilere zemin sızdırmazlığına gerek duyulmadan onay verilirken bu gün kesinkes zemin sızdırmazlığı sağlanmadan deponi işletmeye alınanamamaktadır. Deponi Yer Seçimi ayrı bir adım. Seçilmiş yerlerin de Çevresel Etki Değerlendirmesi de ayrı bir adımdır. Düz bir yere deponi inşaa etmek, yamac bir yere inşaa etmekten daha kolaydır.

 

 

2.3. Hamburg - Georgswerder Deponisinin Yüzey Sızdırmazlığının Hazırlanması

 

Yeraltısularının kirlenmesini önlemek için mutlak sürette geçirimsizlik tabakasının hem zemin hem de yüzey için saglanması gerekmektedir. Bu amaca yönelik piyasada degisik adlarla çok çesitli madde ve malzemeler vardır.

 

Yüzey Sızdırmazlığı

 

Yüzeyden doğrudan veya çevre sularından gelebilecek etkiyi, sızıntısu miktarını en aza indirmek gerekmektedir. Hatta tamamen yok etmek gerekir. Bu nedenle de iyi bir açık çevre drenajının yanısıra yüzey sızdırmazlığının yapılması şarttır.

 

Bir yüzey sızdırmazlığının hangi tabakalardan ve nasıl oluşması gerektiğini İekil 2b'de görmek mümkündür. > 60 cm killi toprak, bunun üstüne (geotekstilden de olabilir) bir koruma tabakası, PEHD sızdırmazlık yollukları (2,5 mm), 30 cm yüksekliğinde çakıllı alan drenaj tabakası, bunun da üstüne de en az 60 cm yüksekliğinde kültür toprağı gelmelidir. Böyle bir yüzey tabakası ile aşağıdaki hedeflere ulaşmak mümkün olacaktır:

- buraya depolanan çöp ve atıklarla, çamurlarla yağmur sularının sızarak teması engellenmiş olacaktır, böylece sızıntı suların oluşması ve yeraltına sızma potensiyel tehlikesi yaratılmayacaktır

- deponi kütlesinde her hangi bir nedenle oluşabilecek, yayılabilecek gazların yayılması kontrol altına alınacaktır

- mevcut arazi görünümüne uyum sağlatmak için peyzaj düzenlemesi yapılıp, yüzey yeşillendirilecektir.

 

Yüzey tabakadan sızan sular drenajlar vasıtasiyle toplanmakta ve uzaklaştırılmaktadır. Fazla miktarda ise bir müddet birikmekte , bunun bir kısmı da kapilarite yardımıyla yüzeye kadar çıkarak buharlaşmakta, diğer kalan kısmı da drenajla uzaklaşmaktadır. Burada suyun uzun süre birikip beklemesine müsaade etmemek gerekir, yoksa tabaka kaymalarına , üstünde bulunan bitkilerin köklerinin çürümesine neden olabilir.

 

 

2.4. Hamburg - Georgswerder Deponisinde Olusan Gazlarin Zaman Icindeki Davranisi

 

Hamburg - Georgswerder Deponisinde olusan gazlarin miktari ve özellikleri belirlenmeye calisilmistir. Burada olusan deponi gazinin %100 'ü tamamen saptanamamaktadir ve elde edilememektedir. Bu nedenle de deponinin potensiyel cevresel sorun kaynagi olma özelligi sürmektedir. Özellikle deponilerden sizan metan gazlari da dünya ikliminin degismesine az da olsa katkida bulunmaktadir. Metal gazi disindaki diger gazlar ve agirmetaller hakkinda bilgi elde edilmeye calisilmistir. Deponinin örtülmemis olan kisminin en alt bölgelerinde biyogaz cok sayidaki sondajlar yardimi ile didik didik edilerek arastirilmaktadir. 1988 yilinda üstü örtülen kisimlardan yayilan emisyonlar sifirlandi ve durdu. Örtü topragindan sizan emisyonlarda ölcülmüstür. Örtü topragi icinde bulunan metan parcalayan mikroorganizmalarin emisyonu azalttigi ve hatta durdurdugu saptanmistir.

 

 

2.4.1. Deponi'de Gaz Oluşumu ve Zararsızlaştırılması

 

Hamburg'da çöpün oluştuğu yerde BHA 120 kg/m3 sıkıştırmalı araçlarda bu değer 1:3 sıkıştırma faktörü nedeniyle 360 kg/m3 olmaktadır. 14 milyon m3 toplam deponi hacmi kullanıldığına göre buraya gelen çöp ve katı atık miktarı ağırlık olarak 5,04 milyon tondur. 5 milyon ton 31 yılda döküldüğüne göre yıllık ortalama değer 161 000 ton/yıl. Her yıl sonunda atığın gaz vermeye başladığı hesaplar için kabul edilmiştir. 150 m3 deponigazı /ton katı atık. Deponigazı azalması 6 yıllık yarılanma süresi içinde olmaktadır. Yararlanma randımanı %30. Yıllık gaz miktarı da 8 000 işletme saati boyunca alınmaktadır. Hafriyat ve molozlar bunun dışında kalmaktadır. 0,15 milyon ton sıvı özel atık ve 0, 04 milyon ton pastöz özel atıklar bunun dışında kalmaktadır. Deponin tüm yüzeyinden deponi gazı kaçağı olduğu için ancak derin kök salmayan bitkiler gelişebilmiş diğer birkiler gelişememiştir. Topraktaki O2 ölçümlerinde toprakta 30 cm'den sonra oksijene rastlanmamıştır. Çözüm ise deponi gazının aktif bir şekilde toplanması ve gaz yakma ünitesinde yakılması idi. İimdi düzenli ve kontrollü bir şekilde gaz toplanmakta ve yakılmaktadır. 1982 yılında Hamburg-Harburg Teknik Üniversitesi deponinin gazının zararsızlaştırılması projesini almış ve bu konuda çalışmalar yapmıştır. 1982 ve 1983 yıllarında da bu çalışmaya kısmen de olsa katılmış bulunmaktayım. Gaz kuyuları 50 m ara ile açıldı. Su toplama kapları, ölçüm hatları, radyal vantilatör düşük sıcaklıkta yakan yakma ünitesi.

 

Metan içeriğinin %50'nin altına düşmemesi gerekmektedir. Bu durumda kuru, 00C, ve 1013 mbar 'da yakılması halinde yanma değeri (ısıl değeri) 5,5 - 6,5 kWh/m3 . İz maddeler açısından bakıldığında klorlu organik bileşikler 100 ppm'den, hidrojensülfür 200 mg/m3 ve klor yükünün debisi 0,5 kg/h'den fazla olmamalıdır. Hamburg Kentinin deponigazı için aldığı bedel ise o günün raiş fiatı üzerindendir. Hamburg Kuzey Almanya Afineri Tesislerinde yakıt olarak kullanılan bu deponigazının ısıl değeri yukarda anılan değerin altına düşmesi halinde uygulanan birim fiat da düşmektedir. Gaz toplama ve gaz sıkıştırma istasyonunu Hamburg Gas Consult Firması işletmektedir.

 

Deponide İekil 3 'de görüldüğü gibi 39 adet gaz sondaj kuyuları vardır. Her birinin arasındaki mesafe de 65 m'dir. Buradan ara toplayıcı hatlar ring toplayıcılara deponigazını iletmektedir. Buradan da deponigazı gazsıkıştırıcı istasyona gelmektedir. Blower tarafından emilen deponi gazı 800 m'lik bir iletim hattı ile Hamburg Kuzey Almanya Afineri Tesis-lerine taşınmaktadır. Bu gaz toplama ve sıkıştırma tesisinin maliyeti 3,8 milyon DM'dır. Bunun 2,3 milyon DM gaz toplama sistemine ve 1,5 mil-yon DM'i de gaz sıkıştırma sistemine harcanmıştır. Ayrıca da sıkıştırıl-mış gazı gaz tüketicisine ulaşması için yapılan masraf da 1,0 milyon DM' dir. İekil 4'de Georgswerder deponisi Hamburg-Wilhelmburg adası üzerinde ve Hamburg'un güneyinde ve 42 ha'lık bir alanda olduğu görülmektedir.

 

Rammen sondajları yapılmış sonra buraya filtre boruları ve diğer oturtma boruları yerleştirilmiştir. Çakıl dolgu ve kil minerali ile de sızdırmazlık yapılmıştır. Rammen yöntemine göre sondaj yapıldığında sorun olan herhangi bir sondaj atığı oluşmamaktadır. Deponigazı kaybı da sondaj sırasında az olmaktadır (İekil 5).

 

PVC ve çelik filtre boruları ile yapılan çalışmalar bu malzemelerin bu amaç için uygun olmadığını göstermiştir. Bunun yerine de en uygun malzeme olarak PEHD seçilmiştir. Sondaj baş kısımları dört köşe GFK-bacalarından oluşturulmuştur. Buraya gelen iletim boruları lastik contolarla sızdırmaya karşı donanmıştır. Sondaj kuyularını iletim hatları ile bağlamak için bükülebilir folyehortumlar kullanılmıştır. GFK kontrol bacalarındaki boruların ayarlanması için de klapeler (kapak ya da musluk ) yerleştirilmiştir. Üst örtü tabakası inşaa edilirken gaaz sondajları 2 m kadar uzatılmıştır. PEHD'den yapılmış ara toplayıcı hatlar (80 mm) ring toplayıcılara ( 110 mm) deponigazını iletmektedir. Mineral sızdırmazlık tabakasının içine yerleştirilmiştir. Eğimden dolayı da kondensat ring hattınaa doğru akmaktadır. Ring iletim hattı üzerinde 29 adet boru kelepçesi vardır 29 ile 118 m arasında değişen bir aralıkla ve %2 eğim ile. Destere dişi şeklinde döşenen Kontrol bacaları GFK'dandır ve 2 m çapında, 3 m derinliğindedir. Ekleme yolu ile 7,5 m derinliğe kadar ulaşabilir. Bacanın ortasında 250 mm çapında toplama borusu vardır. Buna aşağı kısımdan gelen emici hatlar bağlanmıştır. Toplama borusu kendine bağlanan bir sifon ile kondensatı yutması için bir sızdırma çukuruna bağlanmıştır.

 

Bütün hatlardan gelen kondensatlar, eţanjörden gelen su da bir kapta toplanmakta sonra deponiye tekrar verilmektedir. Sıkıştırma istasyonunda gazın sürekli olarak içindeki oksijen ve metan oranları ölçülür. Otomatik olarak da oksijen konsantrasyonu patlama oranına ulşamadan otomatik olarak sistem kapanır. Oksijen oranı %3 olunca arıza bildirimi, %5 olunca da otomatikman tesis kapanır. Blower'den önce de deponi gazı rutubet içeriğinin azaltılması için soğutulur. Gaz 230 mbar fazla basınç ile diğer bir soğutucuya yollanır ve 800 m 'lik bir iletim hattı ile de Kuzey Almanya Afinerisine verilir. İstasyon ise 2400m3/h debisine göre planlanmıştır. Afineri gazı 1200 ile 1800 0 C'de yakılmakta ve de işletme enerji ihtiyacının %2'sini karşılamaktadır. 8000 h/yıl işletme süresine göre 1986 yılında 460 m3/h, 1987 yılında 390 m3/h, ve 1988 yılında da 300 m3/h ortalama alınan gaz debisi olmuştur. 34 ay içinde 7,5 milyon m3 deponigazı kullanılmış ve 60 000 DM getirisi olmuştur. 0,13 Pf/kWh veya 0,8 Pf/m3 gaz birim fiat demektir.

 

 

3. Simulasyon Çalışmaları İle Zarar Etkilerinin Kestirimi

 

Simulasyon çalışmaları yapılan veya yapılacak olan islah çalışmalarının Hamburg-Georgswerder deponisinin etrafında çevresel güvenceyi sağlayıp sağlamadığını görmeye yaramaktadır. Georgswerder Deponisi Hamburg-Wilhelmburg adası üzerindedir (İekil 4 ). Hamburg'un güneyinde ve 42 ha'lık bir alanı kapsamaktadır. Dorgarten ve arkadaşları (1989) yerel paramereler ışığında yaptıkları matematik model " Finite Elemente Methode" ve simulasyon çalışmaları ile yeraltısuyu kalitesi değişimi izlenmiş simulasyonla bulunan değerler sonra gerçek fiziki sonuçlarla karşılaştırılmış inanılmayacak derecede yakın değerler bulunmuştur.

 

 

4. Georgswerder Deponisi Sızıntı Su Problemi

 

Deponinin tehlike potansiyelinin ortaya konulması gerekmektedir. Bunun için de durum saptama ve karar verme adımları aşağıdaki gibi sıralanabi-lir: Eski tüm atık döküm sahalarının belirlenmesi ve kadastrosunun çıka-rılması çalışmada amaç olarak ele alınmalıdır. Bu kadastrolar çıkarılır-ken yerlerin özellikleri, atılan atık türleri, süreleri ve çevresel etkilerinin ne olduğu, ne olabileceğinin kontrol edilmesi de diğer bir hedeftir. Özellile yüzeysel sular ve yeraltı etme olanağı var mıdır? Varsa hangi maddeler dominanttır. Gaz, sıvı ve katı fazdaki maddeler nedir? Bunların hepsi araştırılmalıdır ve araştırılmaktadır.

 

Çok karmaşık ve zor olan bu sorunu çözmek ve ortaya koymak için sistema-tik ve metadojik olarak olaya yaklaşmak gerekir. Burada hiyararşik bir metadolojiyiuygulama zorunluluğu vardır. Yoksa insanın ne zamanı nede parasal gücü bu durumu ortaya koymaya yeter. Genel karekterizasyondan sonra, en sorunlu olan yer incelenmeli ve oranın iyileştirilmesi için çözüm önerilerinde bulunulmalıdır.(İekil 6) Kontrol mekanizmasının nasıl olması gerektiği ve tehlikeli boyutları varsa, hangi çağdaş teknikler uygulanarak ıslah edilmeli ve iyileştirilmeli açıkca gösterilmelidir (İekil 6, 7, 6, 9, 10). Federal Almanya Cumhuriyeti 1980'li yillarda örnek bir islah calismasi olmasi acisindan Hamburg / Wilhelmsburg'a yakin Georgswerder Deponisinin islahi icin yatirimlar yapmis bu ara Hamburg Harburg Teknik Üniversitesi tarafindan sayisiz arastirma ve gelistirme / uygulama projeleri gerceklestirilmistir (İekil 7-10).

(Debus, Oliver, et al 1990; 1993; 1992; ).

 

 

4.1. Akışkan Yataklarda Diklormetanın Biyolojik Olarak Ayrıştırılması

 

Kolay buharlasabilen klorlu didrokarbonlar ve benzeri organik bilesikler cok az patlama özelliklerine sahip oluslarindan dolayi cözücü gaz ve basinc gazi olarak olarak kullanilmaktadir. Son yillarda yapilan sayisiz arastirmalar sonucunda klorlu dihidrokarbonlarin ve benzeri maddelerin cok tehlikeli ve zehirli oldugu ortaya kanulmustur. Bu tehlikelerinden birirsi de kanserojen olmasidir. Atiksu ve atikgazlar ile cok kolay olarak ortama yayilmaktadir. Cevre sagligi icin de bir tehlike potansiyeli olusturmaktadir. (Debus, Baumgaertl, Sekoulov 1993).

 

Bu tehlikeli maddelerin zararsizlastirilmasi icin bugüne kadar uygulanan fiziksel yöntemlerde (Adsorpsiyon, stripping, veya destilasyon) her se-ferinde özel ve tehlikeli atiklar katogerisine giren destilatlar olusmaktadir. Bunlarin bertarafi da ayrica cok pahalidir. Halbuki bu maddelerin biyolojik yöntemlerle ayristirilmasi halinde hem fazla enerji harcanmamis olacak, hem de nihai ürün olarak da toksik maddeler üretilmemis olacaktir.

 

Günümüzdeki bilgi birkimini ve teknolojik gelismeyi uyguluyarak bu tür maddelerin mutlak sürette zararsizlastirilmasi cok önemli bir adim ola-caktir. Eski kirlenmis yerlerin sanitasyonu sirasinda bu tür maddelerin biyolojik ayrisabilir oldugu ortaya konmustur. Bu nedenle aritma camur-larindan veya kirlenmis topraklardan bazi mikroorganizmalar izole edile-bilmistir. Bu izole edilen mikroorganizmlar da diklormetan, triklorme-tan, 1,2 dikloretan, 1,1,1-trikloretan ve trikloretilen gibi bilesikleri mineral kisimlarina dönüstürmüslerdir. Kirlenmis yeraltisularinin ve bazi endustri sularinin icerdigi klorlu hidrokarbonlarin biyolojik ay-ristirilmasi icin teknik düzeyde reaktörler gelistirirlmemistir. Labora-tuvar düzeyindeki akiskan yatak reaktöründe diklormetanin sürekli olarak biyolojik ayristirilmasina ve bunun gelistirilmesine calisilmistir.

 

 

4.1.1. Akışkan Yatak Reaktörü

 

Bu deney düzeneginin kalbini akiskan yatak ünitesi teskil etmektedir. Cevrimde memran oksijen absorplayicisi vardir. Bu sayede ayrisma icin gerek duyulan oksijen suya verilmektedir. Bu oksijen verilisi sirasinda da hic bir sekilde kabarciklar olusmamaktadir. Burada bu islevi yerine getirmek icin gözeneksiz doku ile takviye edilmis silikon hortumlar kullanilmaktadir. Bu sekilde cok iyi gerceklesen oksijen beslemesi sayesinde ucucu organik maddelerden hic bir kisme atmosfere gecememektedir (Desorpsiyonu frenlenmektedir).

 

Bakteriler akiskan yatakta pelet olusturmaktadir. Bu peletler de reak-törün devaminda tutulmaktadir. Bu reaktörde 15 g KM/l 'ye kadar bakteri konsantrasyonuna ulasilmaktadir. Bu sayede de reaktör sistem cikisinda katimaddesi kalmamis dnecek düzeye kadar suyu aritabilmektedir.

 

Yapilan deneyler sonucunda baslangicta giris degeri 1,4 gDCM/l olan bir suyu, 1 saatlik bir bekleme süresinden sonra sistem cikisinda 0,01 gDCM/l degerine kadar ayristirmistir.

 

Diklormetanin aerobik oksidasyonla ayrismasi thiolytik parcalanma ile gerceklesmektedir:

1. CH2Cl2 + H2O ---------> 2HCl + CH2O

 

2. CH2O + O2 ---------> CO2 + H2O

 

Bu durumda diklormetan bakteriler icin karbon ve enerji kaynagi olarak islev görmektedir. Ancak bakterilerin optomal gelisebilmelri icin ortamda diger besin maddelerinbin de bulunmasi gerekmektedir: azot, fosfor ve bazi izelementleri. (Debus, Oliver, et al 1992).

 

Diklormetanin ayrismasi sirasinda her mol DCM icin iki mol hidroklorik-asit aciga cikmaktadir. Bu durum karsiisnda ortamin sodyumhidroksit veya potasyumdidroksitle nötralize edilmesi gerekmektedir. Oksijen de belirli oranda ayristirilan diklormetan icin kullanilmaktadir.

 

Oksijen tüketiminin ve sodyumhidroksit tüketiminin On-line ölcümleri ve klörürü olusumunun izlenmesi sayesinde diklormetanin ayrismasi hakkinda karar verilebilmektedir. Böylece gazkromotografisinde diklormetanin Off-line ölcümlerini yapmadan dogrudan proses kontrolü yapilabilmektedir.

 

Bu deneyler sirasinda diklormetanin cesitli Pseudomonade ve Hyphomicrobiae türleri tarafindan ayristirildigi saptanmistir.

 

Diklormetanin biyolojik ayrisma kinetigi Haldane kinetik ile aciklanabilir. Bu kinetigin parametreleri ise,

 

Ks = 30 mgDCM/l

Ki = 300 mg DCM/L

rsmax = 0,14 gDCM/(g oKM h)

Y02/DCM = 0,54 mol O2/mol DCM olarak bulunmustur.

 

 

5. Sonuç

 

"Hamburg-Georgswerder Deponisi ve İyileştirme Çalışmaları" ndan alınacak çok ders vardır. Ülkemizde bu şekilde gelişi güzel atılmış ve depolanmış atıkların bulunduğu nerede ne kadar hangi kaynaklı atık olduğu bilinmeyen sayısız düzensiz deponiler vardır. Bunlardan en düzen-li olanları dahi kısmen düzenlidir. Düzensiz deponilerin ıslahı ve kontrolü çok emek ve yatırım gerektirmektedir. Araştırma be geliştirme projelerine yerel koşullara göre ihtiyaç duyurmaktadır. Bu da gelecek nesillere bayağı yüklü bir fatura demektir. O nedenle aartık daha fazla geç olmadan etraflı düşünmek ve ona göre faaliyet göstermek gereğini yapmak zorundayız. Hamburg Georgswerder Deponisi bize güzel ve iyi bir örnek olsun. Sızıntı suyunun arıtılması bile içindeki biyolojik larak ayrışması zor olan maddelerden dolayı yüksek arıtma teknolojisine ihti-yaç duyurmaktadır. Ayrıca deponi gazı fazla zararlı madde içermektedir. Teknik olarak sorunu çözmek mümkün olduğu da açıkça görülmektedir. Ancak sürekli kontrol ve ileriye yönelik de sanitasyondan sonra ne olabilir sorunu da yanıtlayabilmek için de simulasyon çalışmaları zorunludur.

 

 

6. Kaynaklar

 

Debus, Oliver, et al (1992): Aerober Abbau von Organischen Flüchtigen Abwasserinhaltstoffen im Membran-Biofilm-Reaktor. DECHEMA Jahrestagung der Biotechnologen vom 1. bis 3. Juni 1992, Kongress Zentrum Karlsruhe. Debus, Oliver; Wanner, O.; Ivan Sekoulov (1992): Aerobic degradation of vola-tile aromatics in a Membrane Biofilm Reactor - comparison of measured and modelled results-. DECHEMA Biotechnology Conferences Vol. 5. Pp. 971-976, VCH Weinheim, New York.

Debus, Oliver; Baumgaertl, H.; Ivan Sekoulov (1993): Untersuchung von Transportprozessen im membrangebundenen Biofilm zum Abbau flüchtiger Aromaten. In: GWG Wasser.Abwasser, Heft 6.

Debus, Oliver (1989): Einsatz membrangebundener Biofilme zum Abbau von organischen flüchtigen Schadstoffe aus Industrieabwaessern. Diplomarbeit, Universitaet Dortmund ,BRD

Debus, Oliver, et al (1993): Combined biological and chemical oxidation of the leachate of an industrial site in an experimental plant. In:Arendt,F.; et al (eds.), Contaminated Soil'93, 1377-1380, Kluwer A. P., ISBN 07923-1058-6

Debus, Oliver, et al (1992): Degradation of xylene by a biofilm growing on a gas-permeable membrane. In : Water , Science & Technology. Vol. 26, Numbers 3-4, pp. 607-616, Pergamon Press Ltd. , Oxford.

Dorgarten, H.- W. u.a. (1989):" Simulation von Sicherungs- und Sanierungsmassnahmen zum Schutz des Grundwassers im Umfeld der Deponie Georgswerder" Wasser und Boden Heft 9, Seite 531-544 Hamburg.

Fremdling, H. u. a. (1989) : " Fassung und Behandlung der Flüssigkeiten aus der Deponie Georgswerder" Wasser und Boden H 9, S 521-526 Hamburg.

Gujer, W.; Wanner, O. (1989): Modelling mixed Population Biofilms. In : Biofilms. Edited by Characklis, W.G.; et al, John Wiley&Sons, New York.

Klenner, P. u. a. (1989) : " Oberflaechenabdichtung der Deponie Georgswerder" Wasser und Boden Heft 9, Seite 515-521 Hamburg.

Kniebusch, M. M. ,Wilderer, P. A., et al (1991): Biodegradation of Mineral oil from Soil Remediation Using Membrane Biofilm Reactor Systems. Med. FAc. Landbouww. Rijksuniv Gent, 56 (4a).

Kniebusch, M. M. ,Wilderer, P. A. (1990): Biologische Behandlung von Prozesswaessern aus der Bodenreinigung. In : Reinigung von kontaminier-ter Böden , Stegmann, R. , Franzius, V. eds. , Economica, Köln, 117-128.

Kniebusch, M. M. , Sekoulov, I. (1992): Biologische Abbau von waessrigen Lösungen aus der Bodenreinigung. In : .

Meyer, Oskar (1993) : Amt für Abfallwirtschaft und Entsorgungsplanung. Stadtreinigung-Hamburg. Agustos 1993'de görüsmeler.

Rudolph, U. u. a. (1989) : " Bau und Betrieb der Entgasungsanlage auf der Deponie Georgswerder" Wasser und Boden H 9, S 526-531 Hamburg.

Sekoulov, I. (1985): Einsatz von Biofilmkörpern in Belebungsbecken. In: Gewaesserschutz.Wasser.Abwasser. S.837-857. ISSN 0342-6068.

Stegmann, R. (1993) : Technische Universitaet Hamburg-Harburg

AB Abfallwirtschaft und Stadttechnik. Agustos 1993'de görüsmeler.

Sydow, Claudia (1993): Bund für Umwelt und Naturschutz Deutschland. Hamburg. Görüsmeler.

Wolf, K. u. a. (1989) : " Die Deponie Hamburg-Georgswerder: Entstehung, Umweltgefahren, Sanierung" Wasser und Boden H 9, S 511-515 Hamburg.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Prof. Dr. Ertuğrul ERDİN

Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü

Bornova/İZMİR TÜRKEİ Tel.:(232) 3887866/120; 3751324; 3751826 Fax : (232) 3887864 Telf. (232) 3751826 (mit Anrufsbeantworter)

Private Adresse: 113/1 Sokak Nr.2/1 Daire 7 Nazlıkent-Bornova IZMIR - TR

 

E-Maıl : Ertugrul ERDIN dmucev01@vm3090.ege.edu.tr

 

Bulutlar'da Özgürlük

 

Bulutlar üzerindeki özgürlük de sonsuz değil

2000 yılına kadar hava trafiği ikiye katlanırsa

Güvenlik riski artacak

Çevre sorunları olacak

İnsan sağlığı problemleri oluşacak

1988 yılında dünyada

4 400 000 kalkış ve iniş olmuşdu

2000 yılında 7 500 000 olması bekleniyor

Dünyadaki 9000 uçak getiriyor bu iţlevi yerine

Bulutların üstündeki özgürlük

Bir gün bitecek kendi kendine

 

05.10.1995