Klorlama Havuzu...
Atıksuyun dezenfeksiyonu, patojen mikroorganizmaların bertarafı amacı ile uygulanır.
Dezenfeksiyon, geçmişte, birçok arıtma sistemi için gerekli bir işlem özelliği taşımaktaydı.
Dezenfeksiyon verimliliği kavramı, genellikle, dezenfeksiyon sonrası suda kalan koliform
bakterileri indikatör grubu konsantrasyonu cinsinden tanımlanmaktadır. Dezenfeksiyon işlemi
olarak klorlama uygulanıyorsa, suda kalan artık klor miktarı verimin temel indikatörüdür.
Halk sağlığı bakımından, arıtma tesislerinde uygulanan klorlama işlemi süreçler içerisinde
en önemli olanıdır. Arıtılmış suyun alıcı ortama verilmeden önce, su yolu ile geçen hastalıklara
neden olan patojenlerin ortadan kaldırılması amacı ile dezenfeksiyon işlemine tabi tutulması
gerekir. İnsan hastalıklarına neden olan mikroorganizmaların hemen tamamı evsel atıksu
içerisinde bulunmaktadır.
Geçmişte, dezenfeksiyon verimi, "en muhtemel sayı" yöntemine göre
belirlenen bakteriyel indikatörlerin kalan konsantrasyonları ile saptanmaktaydı. Günümüzde
ise, geliştirilmiş numune alma ve analizleme teknikleri ile birçok virüsün atıksu içerisindeki
konsantrasyonları saptanabilmektedir. Dezenfeksiyonun bakteriler ve virüsler üzerindeki etkisi
eşit olmadığından, bakteriyel indikatör testleri, arıtılmış su içerisindeki tüm patojenlerin
varlığını veya yokluğunu doğru bir şekilde yansıtmaz. Ayrıca, enfekte sarılık su yolu ile geçen
bir hastalık olduğundan, atıksu içerisinde kalan viral organizmalar hastalığın su yolu ile
geçmesine neden olabilirler. Herhangi bir virüs hastalık oluşturabilir. Atıksu arıtımında
virüsler giderilemezler, dezenfeksiyona tabi tutulmaları gerekir. Seçilecek dezenfektanlar,
alıcı ortamda sucul yaşam üzerinde herhangi bir toksik etki yaratmamalıdır.
Arıtılmış suyun ve arıtma çamurlarının sprey sulama veya araziye yayma ile toprağa uygulanması,
virüslerin toprak içerisinde hareketsiz kalmalarına neden olduğundan, bu yöntemler de günümüzde
yaygın kullanım alanı bulmaktadırlar. Arıtılmış atıksuyun dezenfeksiyonu için mevcut yöntemler
oldukça fazladır ve ölüm, yem olma gibi doğal süreçleri, tuzluluk ve güneş radyasyonu gibi
çevresel teknikleri ve ultrasonik ve ısıl arıtım gibi endüstriyel uygulamaları içerirler.
Atıksuyun dezenfeksiyonunda genelde kullanılan yöntemler ise; sıvı veya gaz klorlama, hipokloritler,
klor dioksit, ozon, brom, iyot, gümüş, ultra-viyole radyasyonu şeklinde sıralanabilirler.
Günümüzde en yaygın kullanılan yöntem sıvı veya gaz klorlamadır.
Elemental klor, zehirli, sarı-yeşil renkli bir gazdır. Nem bulunan yerlerde oldukça koroziftir.
Gaz kuru sıvı olarak basınç altında depolanır. Havadan 2.5 kat daha ağır olan klor gazı kolay
duyumlanabilir özelliklere sahiptir. Sıvı klor alev almayan, renksiz ve sudan 1.5 kat daha
ağırdır. Sıvı klorun birim hacmi buharlaştırıldığında 460 birim gaz verir. Atıksuya uygulanma
biçimi sulu çözeltisidir. Sıvı klor yabancı maddeler ve nem içeriği açısından bazı standart
değerleri karşılamalıdır. Yabancı maddeler klorlama cihazının tıkanmasına neden olabilir.
Kuru klor birçok metal ile reaksiyon vermezken, nem varlığında oldukça korozif bir yapıya
sahiptir. Atıksuya klor ilave edildiğinde birçok kimyasal reaksiyon aynı anda oluşur.
Reaksiyonlar ve sürecin verimi, sıcaklık, pH, atıksuyun tamponlama kapasitesi ve klorlu
maddenin özelliklerine bağlıdır.
Sıvı-gaz klor, hipokloröz asidi ve hipoklorit iyonları oluşturur. Klorun hidrolizi, herhangi
bir su sıcaklığında birkaç saniye içerisinde oluşur. Hipokloröz asidin iyonizasyonu dönüşümlü
bir reaksiyondur. İyonizasyon denklemlerinden görüleceği üzere, temiz sudaki HOCl ve OCl -
oranı sucul çözeltinin pH'ı tarafından kontrol edilir. Bu iki türün dağılımları pH'a
bağlıdır. Atıksu içerisinde, HOCl ile hemen reaksiyona girecek birçok madde mevcuttur. Bu
nedenle, atıksu içerisinde serbest klor çok kısa bir zaman aralığı için mevcuttur ve kırılma
noktasına genelde ulaşılamaz. S -2, HS -, SO 3-2,
NO2- ve Fe +2 gibi indirgenmiş maddeler HOCl ile reaksiyona
girerler ve onu kararlı klor iyonuna indirgerler. Bu acil inorganik klor gereksinimi, suda
mevcut indirgenmiş maddelerin miktarı ile orantılıdır.
Atıksuda, her zaman belirli bir miktarda amonyum iyonu da mevcuttur. Amonyum iyonu amonyak ve
hidrojen iyonu ile dengededir. Amonyum iyonları, klor ilave edilen su içerisinde mevcutsa,
kloraminler meydana gelir. pH, sıcaklık, temas süresi ve reaktif madde konsantrasyonuna bağlı
olarak birçok kloramin türü de oluşabilir. pH 8'de monokloramin, 5'te ise dikloramin baskındır.
Daha düşük pH değerlerinde ise trikloramin baskın türdür. Klor, ayrıca, atıksu içerisindeki
amino asitler, proteinli maddeler ve diğer atıksu bileşenleri ile de reaksiyona girer. Bazı
endüstriyel atıksular da çıkış suyunun klor gereksinimini etkiler. Örneğin, fenollü atıksulara
uygulanan klor gereksinimi çok yüksektir. Bu arada, alıcı ortamı değişik şekillerde etkileyecek
birçok ara ürünler de oluşur. Daha önce de değinildiği gibi, sıvı-gaz klor çözeltinin pH'ını
azaltır. Düşük pH değerlerinde, OCl -'den daha aktif olan HOCl mevcuttur. E.coli
ile yapılan deneylerde, 2 ila 5°C'de, HOCl'nin OCl -'den yaklaşık 80 kez daha
öldürücü olduğu saptanmıştır. Bu duruma, yüklü OCl -'nin bakteri hücresinden
geçememesinin neden olduğu sanılmaktadır. Yüksek pH değerlerinde OCl - molekülleri
baskındır ve daha fazla klor gereksinimi ve temas süresi gerekir.
Atıksuyun klorlanmasında, klor, atıksuya bir sucul serbest klor çözeltisi şeklinde verilir.
Amonyak içeren atıksuyun klorlanması sonucunda, baskın tür olarak monokloraminler oluşur.
Ayrıca, organik azot ile de reaksiyona girer ve organik kloraminler meydana gelir. Bileşik
kloraminler, bir dezenfektant olarak klorun etkisini engellerler. Virüsler üzerinde etkili
değillerdir. Patojen bakteriler üzerinde etkin olmalarına rağmen, koliformlara etki etmedikleri
sanılmaktadır. Diğer taraftan, bazı organik kloraminler, nötrale yakın pH değerlerinde öldürücü
etkiye sahip değillerdir. Virüslerin bertarafı amacı ile uygulanacak klorlama, suda serbest
kalıntı klor oluşturacak şekilde yüksek derecede yapılmalıdır. Bu seviyede bir klorlama normal
uygulamalarda yapılmaz. Serbest kalıcı klorun oluşması kırılma noktası klorlaması ile başarılır.
Klor/amonyak oranı ağırlıkça 10/1 gibi bir orana sahip olduğundan, bu yöntemin uygulanması
ekonomik açıdan uygun değildir.
İyi tasarımlanmış bir tesiste klorlama kontrolu otomatik olarak yapılmalıdır. Değişen debiye
bağlı olarak sabit bir kalıntı klor eldesi ancak bu şekilde mümkündür. Nihai klorlama sistemleri
debi orantılı olarak çalışırlar ve çıkışlarında yeralan bir debi ölçer ile kontrol edilirler.
Klorlama cihazı, günlük klor gereksinimlerinin hepsine cevap verebilecek kapasitede olmalı ve
ilerideki debi artışlarını karşılayabilmelidir. Çıkışta yeralan debi ölçerden gelen debi
orantılı sinyal klorlama cihazının kontrolunda kullanılır. Bu işlem ya pnömatik ya da elektriksel
olarak yürütülür. Pnömatik sistem kullanılıyorsa sinyal lineer olmalıdır (20 ila 100 kN/m2).
Elektrik sistemi uygulanıyorsa, sinyaller, 1 ila 5, 4 ila 20 ve 10 ila 50 mA olabilir. Gerekli
bakteri giderimi, istenen kalıntı klor miktarını sağlamakla başarılabilir. En yaygın kullanılan
kontrol sistemi kapalı çevrimle çalışan sistemdir. Bu sistemde, klorlama sistemine iki ayrı ve
bağımsız sinyal gönderilir. Bunlardan birincisi, klor ölçüm orifisine gönderilen debi orantılı
sinyal, diğeri ise, doz kontrol cihazına veya vakum düzenleme vanasına gönderilen sinyaldir.
Dozaj sinyali, kalıcı klor analizatöründen kaynaklanır ve vakum veya elektriksel iletim cihazına
iletilir. Analizatördeki kontrollar 1 ila 7 dakikalık çevrim zamanına ve 0 ila 20 saniyelik
düzeltme süresine ayarlanmalıdır.
Enjektör sistemi tüm dozlama ekipmanının kalbidir. Bu sistemin çalışmaması tüm faaliyetleri
etkiler. Enjektör sistemi klorun verilmesini ve uygulama noktasına iletilmesini sağlayacak
güce sahip olmalıdır. Su temini : Enjektör, klorun depolandığı tanktan dozlama cihazına
ve buradan da su içerisine basılmasını sağlayacak belirli bir vakum uygular. Bu iletim belirli
bir miktarda su gerektirir. Bu miktar şartlara bağlı olarak değişmekle beraber, 330 L su/kg
klor.gün'dür. Su miktarı, klor konsantrasyonunun 3,500 mg/L'yi geçmesini önlemek için fazla
olmalıdır. Gerekli su miktarı uygulanacak klor miktarına bağlıdır. İkinci faktör klor uygulama
noktasındaki basınçtır. Bu basınç "enjektör geri basıncı" olarak da bilinmektedir. Yüksek geri
basınç daha yüksek "enjektör giriş basıncı" veya daha fazla su gerektirir. Su pompaları :
Genellikle iki "port"lu temiz su santrifüj pompaları önerilmektedir. Klor çözelti hatları ve
manifoldlar : Enjektörden sonra yeralan hat klor çözelti hattıdır. Tek bir enjektörden sonra,
genelde birden fazla sayıda uygulama noktası teşkil edilmektedir. Bu durum manifoldları gerektirir.
Manifoldda yeralan vanalar ya küresel ya da diyafram tiplidir. Önerilen vana çapı 77 mm'dir.
Klor gazının debisinin ölçümünde, gazın debisine göre silindirik skalalı cam tüpte hareket eden
küresel bir top kullanılır. Difüzörler : Başarılı bir klor uygulaması ancak uygun
tasarımlanmış klor difüzörleri ile yapılabilir. Genelde, iki tip difüzör vardır; bir boru
hattına veya bir açık kanal içerisine klor veren difüzörler. Boru hattı şeklindeki difüzörler
uygulama noktasında yeterli ilk karışımı sağlayacak şekilde tasarımlanır. Küçük çapa sahip
hatlarda dozlama borunun merkezinden yapılmalıdır. Daha büyük çaplarda ise boru enkesit alanı
dikkate alınmalıdır. Büyük tesislerde, herbir enjektör için bir difüzörün uygulanması önerilmektedir.
Temas tanklarının birincil amacı, bakteri konsantrasyonunun istenen değerlere düşmesi için
gerekli alıkonma süresinin sağlanmasıdır. Temas tankındaki akım koşulları piston akıma
yaklaşmalıdır. Alıkonma süresi 15 dakikanın altına inmemeli, tercihan 30 dakika olmalıdır.
Çıkış suyundaki artık klor konsantrasyonu 5 mg/L'nin altına inmemelidir. Temas tankı dar ve
uzun bir yapıda olmalıdır. Yön değişmeler kısa çevrintilerin oluşmasına neden olur. Bu
durumlarda yönlendiriciler kullanılabilir. Klor temas tankları dairesel olarak planlanmamalıdır.
Uzun bir hatta sahip deşarj sistemleri de temas tankı olarak kullanılabilirler, ancak bu
durumda kalıntı klorun kontrolu mümkün değildir. Dezenfeksiyon sürecinin sonuçlarını izlemek
amacı ile, temas tankı çıkışına kalıntı klor konsantrasyonunu ölçen bir cihaz konur. Cihaz
yüksek ve düşük kalıntı klor konsantrasyonlarında alarm verir.
Günümüzdeki son uygulamalarda, çıkış suyundaki kalıntı kloru ve çıkış suyu debisini ölçen ve
temas tankı girişindeki klor dozunu ona göre ayarlayan tam otomatik kontrol sistemleri tesis
edilmektedir. Klorlama işleminin tasarımında ilk basamak gerekli maksimum klor gereksinimini
saptamaktır. Ön, ara ve son klorlama işlemleri için gerekli miktarlar ayrı ayrı saptanmalıdır.
Dezenfeksiyon için gerekli klor miktarı seçilecek ekipmanın özelliklerini belirler ve
arıtılacak suyun özellikleri ile de ilgilidir. Gerekli klor dozu istenen bakteri giderimini
sağlamalıdır. Serbest kalıcı klor ile arıtılan yüksek derecede nitrifiye olmuş çıkış suyu, 1
birim amonyak için 10 birim klor gerektirir. Toplam atıksu debisi içerisinde % 10 ila 25
oranında endüstriyel atıksu varsa, gerekli klor dozu en az iki katına çıkarılmalıdır. Atıksuyun
hipokloritler ile dezenfeksiyonu klor gazı kadar etkilidir. Hipokloritlerin taşınması, temini
ve kullanımında ortaya çıkan potansiyel tehlikelere karşı daha büyük bir özen gösterilmelidir.
Bunun yanında hipokloritler daha ucuzdur.