Bir
kahramanın seri öykülerini anlatan
çizgi romanlardan ilk okuduğum
Zembla’ydı ve 1970’li yılların
başıydı. Ondan evvel de çizgi
roman
dergisi okuduğumu hatırlıyorum ama
onlar birden çok kahramanın ve
öykülerin yer aldığı bir mecmuaydı
ve adı Seksek’ti. 1960’lı yılların
sonu olması gerekir ve eski,
bahçeli evimizden henüz apartmana
taşınmadığımız zamanlara denk
gelir. Seksek
dergisini şimdi
pek flu
hatırlıyorum. İçindeki
hatırladıklarım ise Tamara adlı
bir kızın
maceralarının anlatıldığı “Köleler
Cehennemi”, deniz altında
balıklarla
ve çeşitli canlılarla konuşan bir
delikanlı ya da kızın Yeni Zelanda
civarında öykülerinin geçtiğini
sandığım başka bir serüven, bir
tür
fezada geçen bir bilim kurgu
macerası (galiba Jet Logan olmalı)
ve
Kedi Kız Katy’nin
maceralarıydı. Bu açıdan kendine
ait bağımsız
bir dergisi olan Zembla
bir ilkti benim için. Hatta o ilk
macerayı
yıllar sonra 1990’ların nihayetine
doğrı bir sahafta bulmuştum ve pek
sevinmiştim. O macera “Mehdi
Yasası”ydı. 2013 yılında yaptığım
taharriyata göre original ismi "La
Loi du Mehdi”ymiş ve
Fransa’da ilk baskısı 1968’de
yayınlanmış. Bize geliş tarihi ise
1970’ti ve Sümer Yayınevi sahibi Ziya
Mik ilk defa Türkiye’de
Zembla’yı
çıkarıyordu.
 |
Zembla
bir Çin
çetesinin reisiyle
mücadelede. Altın
Mızrak "La
sagaie d'or" |
Zembla'dan
sonra
ikinci okuduğum çizgi roman ise
büyük bir tesadüf eseri aynı
yayınevinin çıkardığı Kaptan
Swing'ti. Fakat o ilk macera aklımda
değil. Swing
yanılmıyorsam Sümer Yayınevi'nin
yazı işleri müdürü İlhami
Alpagut tarafından çıkarılıyordu ve
bu kitabı da babam arkadaşı Nedim
Amca'dan okumak için almıştı. Çizgi
romanlarla yeni yeni haşır neşir
oluyordum lakin çok sevmiştim. Ancak
bir müddet sonra daha büyük bir
yayınevi çok geçmeden Türkiye'de boy
gösterecekti. Bu Tay Yayınları'ydı
ve Zagor beni çok etkileyecekti
sonraki senelerde de. Elbette çizgi
roman müptelası olmam sadece evimize
alınanlardan ya da babamın sağdan
soldan bulduklardan oluşmuyordu. Ben
de mahallede arkadaşlarımla değiş
tokuş işine giriyor, hata bende çok
bulunan Doğan Kardeş
ve Amatör gibi
çocuk dergileriyle bunları takas
ediyordum. Ve o sıralarda çok
geçmeden
yeni bir kahramanla tanışmıştım. Bu
Zagor'du. Zagor
diğerlerinden çok farklıydı ve
korkutucuydu da. Mehmetlerin evinde
onun
hayalet Priscilla ile yaşadığı
unutulmaz maceranın bir kısmını
okumuştum. Sonu yoktu tabii,
yarımdı.
 |
Zagor
Stanfordların evinde
hayaletle karşılaşınca.
"La
casa del terrore" |
Gel
zaman git zaman Perihan Abla'nın
dükkanıyla henüz tanışmamışken çizgi
romanlar 150 kuruştu. Evimize
Cumartesi günleri Gordon ve Zagor
alıyordu babam. Pazar günleri ise
hafızam beni yanıltmıyorsa Zembla ve
Swing alıyorduk. Ablam Kaptan
Swing'i çok seviyordu.
First Edited:
10 June 2011
Last Update: 30 March 2014
|