Sayın üyeler,Zagor'un 40. yaşı nedeniyle kendisiyle bir röportaj yaptım,aşağıda.

      OB- Hoşgeldiniz bizi kırmadığınız için teşekkürler,vaktinizi almamak için hemen sorulara geçiyorum.Kırk yaşında olmak nasıl bir duygu.
      Z- Herşeyden önce güzel bir duygu,ne çabuk geçmiş,göz açıp kapatana kadar,benim için zaman hiç ilerlememiş gibi.
      OB- Ve tabii ki her anı dolu dolu yaşanmış,peki birşey soracağım,her an macera yaşamak yorucu olmuyor mu sizin için.
      Z- Bu bir yaşam biçimi,macera olmadan bizler yaşayamayız,zaten var olmamızın başta gelen nedenidir bu.
      OB- Bugüne kadar birçok macera yaşadınız,zaman zaman şimdi daha sakin bir mekanda yaşasaydım dediğiniz oldu mu.
      Z- Demin söylemiştim,macera olmadan yaşayamayız biz.
      OB- Peki bir yaşam formu olarak bunun dışına çıkmak olanaksız dediniz,ama zaman zaman daha değişik bir yaşam ilginizi çekmedi mi.
      Z- Hayır çekmedi,kişi zaten halinden memnunsa arayışlara girmiyor.
      OB- Çiko'da sanırım sizin gibi düşünüyor ki,hiç yanınızdan ayrılmıyor.
      Z- Evet bakmayın siz zaman zaman şikayet ediyor ama o da bu yaşamın dışına çıkamaz.
      OB- Düşmanlarınız çok,peki şimdiye kadar keşke bu maceranın içine dalmasaydım dediğiniz oldu mu.
      Z- Hayır olmadı,eğer ilkeli yaşarsanız zaten bunun dışına çıkamıyorsunuz.
      OB- Birşey dikkatimi çekti,sizinle aynı yüzyılda aynı kıtada yaşayan birçok kahraman ata binerken siz yürümeyi tercih ediyorsunuz.
      Z- Yürümek daha kolayıma geliyor,çünkü kimi zaman yanınızda bulunan bir at sizi engelleyebilir.Kayalık bir araziden birden sık bir ormana geçebilirsiniz.
      OB- Ormanda ilerlemek içinde sizin metodunuz en hızlısı galiba. (gülüşmeler)
      Z- Evet
      OB- Peki hiç düştüğünüz oldu mu öyle sarmaşıklara tutunup uçarken.
      Z- Zaman zaman oldu,ama en hatırımda kalan Thunder Man'la yaşadığım macerada oldu,bir güç beni sarmaşığı tutmuşken engelledi ve ben yere düştüm.Shawnee'lerin büyücüsü o anda benimle zihinsel bir bağlantı kurmuştu.
      OB- Zihinsel bağlantı dedinizde,sezgilerinize çok güveniyorsunuz,hiç yanılttığı olmadı mı.
      Z- Hatırlamıyorum,sezgilerimde hep haklı çıktım.
      OB- Ama Rakosi ile ikinci karşılaşmanızda sizden önce Çiko olacakları sezmişti değil mi.
      Z- Evet Çiko o macerada sanki bütün olup bitenleri önceden sezdi.
      OB- Yaşadıklarınız çok sıra dışı şeyler,bir yığın düşmanın yanı sıra vampirler,kurt adamlar,canavarlarla boğuştunuz,peki hiç korkmadınız mı.
      Z- Çiko'dan bana sıra kalmıyor ki.(gülüşmeler) Şaka bir yana korku insana özgüdür,fakat o korkuyu yenmek önemli,eğer birşeye karar vermişseniz ve mücadele ediyorsanız korku çok gerilerde kalır.
      OB- Hellingen sizi en çok yoran düşmanınızdı değil mi,hatta bir kere onun yüzünden intihar bile etmiştiniz.
      Z- Tamamiyle Hellingen'in yüzünden değil,başka şeyler de vardı o macerada,öldüm fakat Manitu'nun sayesinde gerçek yaşama geri döndüm.
      OB- Sonra bir kez daha geri döndü Hellingen.
      Z- Dönsün,geldiği yere geri postalamak benim görevim,aksini kim düşünebilir ki.
      OB- Eski düşmanlarınız bir bir geriye dönüyor,henüz Türkiye'ye ulaşmadı ama Kandraks'ta üçüncü kez geldi.
      Z- Bakın Kandraks diğerlerinden çok farklı,ondaki hırs çok değişik.Yeni kurulmakta olan bir ülkede eski bir yaşam formunu tekrar filizlendirmek istiyor.
      OB- Galiba onun hakkında epey fikir sahibi oldunuz.
      Z- Tabii ister istemez birçok şey zamanla berraklaşıyor,her geldiğinde dolunay gecesi genç bir kadını kurban etmekle işe başlamak istiyor.(gülüşmeler)
 

OB- Birçok kişinin aklına gelmiştir,kıyafetiniz çok ilginç,kırmızı gömlek,streç pantolon.Hep aynı şeyi giyiyorsunuz.
Z- Artık bir alışkanlık oldu,benim ayrılmaz bir parçam.
OB- Yedeği de vardır mutlaka.
Z- Bunu sizde iyi biliyorsunuz,gömleğim yırtıldığında mutlaka onarılır ya da onun aynısı bir gömlek bulurum.
OB- Ya da "Sonradan Gelen Ölüm" macerasında olduğu gibi hapishanede Çiko sizin için bir gömlek diker değil mi.
Z- Evet Çiko'nun o jesti beni çok duygulandırmıştı.
OB- Aynı macerada ölüme mahkum olmuştunuz ve Çiko bunu öğrenince ağlamıştı çok iyi hatırlıyorum.
Z- Unutamadığım bir maceradır benim için çok değişik bir tecrübe olmuştu.Daha önce Ferguson'un japon savaşçılarıyla karşılaşmıştım ama Ninja'larla olan ilk karşılaşmamdı bu.
OB- Sözü yine kıyafete getirelim,streç pantolonun yedeği var değil mi.
Z- Sam Fletcher (Demir Gövde) ile olan ikinci karşılaşmamızda siz onu Kürek Mahkumları macerasında görmüştünüz;Sam ve arkadaşları hapishane kıyafetlerinden kurtulmak için bizim kulubedeki yedek giysilerimizi kullanmıştı.
OB- Sam Fletcher'a sizin streç pantolon uymuştu ama.
Z- Evet Çiko'nun siyah ceketi de şişman arkadaşına düşmüştü.
OB- Size yine çok sorulan bir soru soracağım,kadınlar yaşamınızda neden bir yer tutmuyor.
Z- Bizim yaşantımızda kadının yeri olmaz,fırtınalı bir hayatta çok zordur bir kadınla yaşamak.
OB- Ama bazı kahramanların her macerada kadınlarla ilişkisi oluyor.
Z- Bu sorunun cevabını siz de biliyorsunuz,benim yaşadığım zaman diliminde 1848'lerde vahşi batıda kadın nüfusu çok azdı.
OB- Ama yeri geldiğinde bir rahip olmadığınızı da gösterdiniz öyle değil mi.
Z- Az ama öz.(gülüşmeler)
OB- Kaptan Fishleg'in yeğeni Virgina,Arkeolog Coleman'ın yeğeni ve kumarbaz Gambit.
Z- Hemen de sıraladınız.(gülüşmeler)
OB- Bir de bir de....
Z- Sözü nereye getireceğinizi biliyorum Frida Lang'ı kastediyorsunuz.Evet hayatıma giren kadınlar içinde en çok sevdiğim Fridaydı.Belki de Yankı Vadisinde yaşadığımız maceranın sonunda çok ısrarlı olsaydı beni tavlayabilirdi.
OB- Ama Çiko engel oldu değil mi (gülüşmeler)
Z- Evet Frida ile sonra yine karşılaştım Rakosi'nin üçüncü gelişinde,ama siz daha okumadınız bunları.
OB- Çiko'nun dışında da zaman zaman beraber olduğunuz dostlarınız var değil mi.
Z- Darkwood avcıları,hepsini çok seviyorum.Doc Lester,Rochas.....
OB- Postacıyı unutmayın.
Z- Drunky Duck.
OB- Çiko hiç sevmiyor onu ama,onunla ilk karşılaştığı macera galiba Mohikan Jack macerasıydı değil mi.
Z- Yanılmadınız doğrudur,o maceranın sonunda beraber gazete okurken,Drunky bir okun ucuna bağladığı mesajı,Çiko'nun kafasından birkaç santim yukarı saplamıştı.
OB- Bat Batterton ve Kazmakürek Bill de sizin maceralara renk katıyor,ama Çiko ile zaten uğraşırken bir de onların varlığı size ağır gelmiyor mu.
Z- Hayır gelmiyor,onlarla zaman zaman buluşuyoruz ve özlüyorum.Hem yaptıkları komik hareketlerde macera sırasında bizi rahatlatıyor.
OB- Stanford'ların hayaletli evinde çok gülmüştüm,duvardaki resmi hayalet sanmışlardı.
Z- O birşey değil asıl Canlılar Mezarlığında görecektiniz onları.
OB- Siz de çok şaşırmıştınız ama yerin altından fırlayan insanları görünce.
Z- Şaşırmazmıyım,sanırım buna hakkım var.(gülüşmeler)
OB- Düşmanlarınız çok,ama bunların içinde sizi canınızdan bezdirenler de oldu mu.
Z- Onlarla uğraşmak zevkli olmasa bu işe hiç girmezdim,ama içlerinde bir tanesi vardı,Tek Gözlü Jack.Onunla üç kere karşılaştım üçünde de bıka bıka işini gördüm.
OB- Neden peki.
Z- Fazla bir özelliği yoktu,kaba saba adamın biriydi.
OB- Ya kibar olanlar.
Z- Ne demek istiyorsunuz.
OB- Supermike.
Z- Ah evet,Supermike.
      OB- Sizi birçok kez gülünç duruma düşürmüştü.
      Z- Her yönüyle bana benzemek istiyordu,ama sonuçta vardığı nokta kötü bir taklit olmaktan öteye gidememekti.
      OB- Bir kişi de sizin ikiziniz gibiydi.
      Z- Olaf Botegosky, belki yine karşıma çıkar birgün.
      OB- Olaf Botegosky'ler bizim yaşantımızda da çok var,onlardan kurtulmak herhalde çok zor.
      OB- Yine Hellingen'in 5. gelişi ile ilgili maceraya dönmek istiyorum.O macerada bir düello kaybetmiştiniz değil mi.Okurlarımıza anlatırmısınız.
      Z- Shalak ile olan mücadelemdi o.Saklandığım ağaç kovuğuna bıçağını fırlatmıştı.
      OB- Ve kanlar içinde onun kollarına yığılırken bir dönemde kapanıyordu değil mi.
      Z- Sanırım belli belirsiz bir pişmanlıkta taşıyordu Shalak ama artık yapılacak birşey yoktu.Büyük bir kıskançlıkla koruduğum Darkwood barışı artık sona ermişti.
      OB- Unutmadınız bir türlü o yaşadıklarınızı yanılıyormuyum.
      Z- Peki siz unutabildiniz mi.
      OB- Hayır.
      OB- Babanız birçok kez yanıltıcı görüntülerle de olsa karşınıza çıktı,nasıl bir duyguydu.
      Z- Büyülü Çember macerasını kastediyorsunuz,ondan önce de Odisea Amerika'da macerasında annem ve babamın hayalini görmüştüm.Büyülü Çember'de yıldızlardan gelmiş bir yaratık söz konusuydu ve istediği kılığa girebiliyordu.Sadece babamın değil bir zamanlar karşı karşıya geldiğim belli başlı düşmanlarımın hepsinin kılığına girdi.
      OB- Prof Verybad nasıl bir haber var mı.
      Z- Bir keşif yapmışsa bile kesinlikle askerlerin kötüye kullanacağı bir zamanda ortaya çıkacaktır eminim.(gülüşmeler)
      OB- En son insanları küçültmüştü galiba.
      Z- Evet siz okumadınız mı daha.
      OB- Henüz yurdumuzda çıkmadı bekliyoruz.
      OB- Merak ettiğim bir husus daha var,Rochas ile yumruk atma yarışması yapıyorsunuz,o yumruklar normalde bir insanı öldürmez mi.
      Z- Ama biz normal insanlardan daha güçlüyüz bunu unutmayın.Rochas'ta pek yabana atılacak biri değil.
      OB- Bask'lıymış galiba,Çiko o yüzden mi atışır Rochas'la.
      Z- Çiko'nun atışmadığı var mı ki.
      OB- Maceralarınız içinde artık öldüm,kurtuluş yok dediğiniz anlar çok oldu mu.
      Z-Muhakkak olmuştur,ama Britannia adasında Seminoller ve Liberty Sam ile olan macerada artık ümidi kesmiştim.
      OB- Surların dibine yanaşan bir kayık sizi kurtarmıştı.Ve daha sonraki yolculukta Haiti'de bir de Zombiler'le uğraştınız.
      Z- Evet ardarda maceralar dizisi.Darkwood'a döndüğümüzde ise ormanı bıraktığımız gibi bulamadık.Hellingen üçüncü kez gelmiş ve icat ettiği füzelerle Amerika'yı tehdit ediyordu.
      OB- Sizinle konuşmak çok güzeldi,nice kırklı yaşlara diyeyim artık.Fazla tutmak istemiyorum ne de olsa bir maceranın içinden çıkıp geldiniz,kesintiye uğramasın.
      Z- Rica ederim bu benim içinde bir zevkti,ayrıca size bir hediye getirdim.
      OB- Nedir bu ipek böceği kozasına benziyor.
      Z- İçine bakın lütfen.
      OB- Aaaa bir çocuk görünüyor içinde belli belirsiz.Fakat ben bunu bir yerden tanıyor gibiyim,sanki sanki.
      Z- Ahyakkkkkkkk !

      (öyle değil mi cevat abi hıı söylesene)