HANGİ EVRENDE SİMÜLAKRLAR GERÇEĞİN YERİNİ ALAMADILAR?
Birikim, Sayı 216, Nisan 2007, İstanbul.
* Bu metin ilk kez Jean Baudrillard and Our Different Worlds: Thinking Beyond The Metaphysical and Pataphysical Divide başlığı altında International Journal of Baudrillard Studies Volume 4, Number 1 (January 2007-web-) sayısında (Ekim 2006) yayınlanmıştır.
Jean Baudrillard’ın düşüncesinin temel kavramlarından biri Gerçekliktir (=Gerçeklik İlkesi). Simülasyon Kuramına[1] göre Modern toplumlarda gerçeklik: bireylerin her gün toplumsal, politik, kültürel ve ekonomik yaşam karşısında hissettikleri bir tür duygudur [2]. Eskiden gerçeğe ait bir özellik olarak kabul edilen gerçeklik, günümüzde bir gerçeklik duygusuna dönüşmüş gibidir. Bu nesnelden çok öznel olarak nitelendirilebilecek bir duygudur. Belki de hiperrasyonelleştikleri söylenen toplumların içinde bulundukları bu aşamaya uygun düşen “duyguların sıfır derecesi” türünden bir şey.
Baudrillard’a göre, gerçeklik ilkesi, bir toplumun oldukça uzun bir sürede çalışıp, çabalayarak oluşturduğu, biçimlendirdiği ve kendisine neredeyse ahlaki kurallara boyun eğercesine boyun eğdiği bir ilkedir.
Yazara göre Modern toplumların son yüzyıllarda ortaya atıp, oluşturup, gerçekleştirdikleri bu gerçeklik ilkesi 1960’lı yıllardan bu yana sahip olduğu o metafizik gücü yitirmeye başlamış gibidir. Bu arada adı geçen Modern toplumlar günümüzde sanal gerçeklik aşamasına ulaşmış görünmektedirler.
Bir kavram yada bir nesnenin genelleşmiş, soyut bir zihinsel temsili gibi algılanan gerçeklik, öyleyse kendisi hakkında kolektif bir uzlaşmanın sağlanmış olduğu bu şey, bu özelliğini yitirerek, insanda, az çok bireysel yada öznel bir ‘duyguya’ indirgenmiş olduğu gibi bir izlenim bırakmaktadır. Simülasyon evreninde bu gerçeklik ilkesi, Nesnel Gerçekliğin kendinden geçmiş, özden yoksun bir ikizidir. Bir toplum gerçeklik aşamasından simülasyon aşamasına geçtiğinde, bu, kolektif bir yeniden canlandırma/temsil (illüzyon) konumundan, bireysel bir duygulanma (halüsinasyon) konumuna geçilmiş olduğunu göstermektedir. Bir anlamda gerçekliğin az çok kolektif sürecin denetimi altında bulunduğu bir aşamadan, gerçekliğin yönünü şaşırdığı bir aşamaya geçiştir. Bu kolektif yeniden...
[Metnin geri kalan bölümünü BİRİKİM Dergisi'nin ilgili sayısında bulabilirsiniz]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Biz simülasyon evrenini kültürel/zihinsel, toplumsal, politik, vs (ancak her zaman ekonomik açıdan da olması gerekmiyor) düzeyde bir duraklama dönemine denk düşen bir tarihsel-toplumsal süreç olarak yorumluyoruz. (Bu konuda okuyucu bizim 1993-2006 yılı arasındaki çalışmalarımıza bakabilir). Keza Daryush Shayegan’ın La Lumière vient de l’Occident, 2001,bak. s.209 “...tarihin bu belirgin duraklaması da bir tür “orji sonrası” şeklinde değerlendirilemez mi?"
[2] …gerçeklik tutkusu,…naif bir gerçekliğe olan inanç,…bu gerçeklik bir düş müdür,…düşünce her açıdan gerçeklikten kaçmalıdır,…gerçek bulanık bir şeydir, vs (bak. Şeytana Satılan Ruh)
«« listeye dön