9 Nisan 2006 Çamlık Müze Gezisi




Basmane Garı 1. yolda FİAT MT555 ve Dr. Acar Hamşioğlu. Foto: Orhan Berent

Daha önce trenler grubundaki arkadaşlara 9 Nisan günü Çamlık'taki Buharlı Lokomotif Açık Hava Müzesine bir ziyaret gerçekleştireceğimizi duyurmuştuk. Çamlık'a Ulaşmak için sabahleyin saat 9:00'da Basmane Garından kalkan Denizli Ekspres'ini kullanacağımızı belirterek, geziye katılmak isteyen arkadaşların 8:30'da Basmane garında olmalarını istemiştik.  Ben ve Karşıyaka'da oturan diğer iki arkadaşımız Ömer Tolga ve Acar Hamşioğlu saat 8'de Karşıyaka Hükümet Konağı önünde buluştuk. Acar beyin arabasıyla Pazar gününün verdiği trafik rahatlığıyla çabucak Basmane garına ulaştık ve ekibin diğer elemanlarını beklemeye başladık. Basmane garı sabahın o saatlerinde oldukça tenhaydı. Bizim gibi Denizli Ekspresine binecek olanların dışında oldukça sakindi.  Biz gara ulaştığımızda henüz  Denizli'ye gidecek olan tren Halkapınar depodan gelmemişti. Bilet  alırken özellikle gişeye sorma ihtiyacı hissettim.  Yerler numaralımıydı. Numarasız olduğunu öğrenince gelecek olanın  ray otobüsü mü  yoksa normal tren olup olmadığını sordum. Ray otobüsü cevabını alınca ya bir Fiat MT5500 ya da bir MT5700'ü beklemeye başladık. Bir kaç dakika sonra gar çıkışında bir Fiat MT5500 belirdi ve birinci yola girdi. Evet bizi Çamlık'a götürecek olan bir Fiat MT5500'di.

Grubun diğer elemanlarını yani Abdullah Ersöz ve arkadaşlarını beklerken bol bol resim çektik Basmane Garında.  Karşıyaka tünelleri nedeniyle kuzey trenlerinin Çiğli'den kalkması yüzünden sadece Güney trenleri Basmane garından kalkıyordu. Bu yüzden Basmane'nin 6,5 yolu boştu.  Böylece hem Basmane gar sahasını hem de garın çevresini rahat rahat görüntülemeyi başardık. Biz tüm bu işleri yaparken Isparta'dan gelen Göller ekspresi Basmane'ye girmiş ve üçüncü yola girmişti.  DE18106'nın çektiği Göller ekspresini de görüntüledik. Belki de TCDD'nin elinden çıkarmayı düşündüğü Basmane Garı'nın hala trenler çalışır durumdaki hali sadece anılarda kalacaktı. Onun için bu görüntüleri mümkün oldukça belgelemeye çalıştık.


Tüm bunlar olup biterken Abdullah Ersöz ve sınıf arkadaşları ve Abdullah'ın bir arkadaşlarının babası birinci yola girdiler. Abdullah'la selamlaşmamız ve diğer arkadaşlarla tanışmamızın ardından yavaş yavaş trene yerleşmeye başladık. Saat 9 olduğunda trenimiz Fiat MT5500 bizi Çamlık'a ulaştırmak üzere hareket etti. Trenimiz yol alırken pencerelerden birini açarak Basmane gar sahasını değişik açılardan görüntülemeye devam ettim. Kemer'e ulaşıp da yerime oturduğumda diğer yolcuların "bu adam açık pencereden neresinin fotoğrafını çeker" ya da "bu adamın işi gücü yok da bu kadar heyecanlı ve telaşlı bir şekilde neden fotoğraf çekiyor" türünden garip bakışlarına da bol bol hedef oldum. Hatta bir amcam yol boyunca zaman zaman benim oturduğum tarafa doğru sorgulayan bakışlarla beni inceledi. "Ne yapayım amca TCDD ve İzmir belediyesi elele vermişler benim trenlerimi ve hatıralarımı elimden alıyorlar, izin verin de bari son bir kez onları görüntüleyeyim."

Çamlık'a olan yolculuğumuz genelde rahat geçti. Gaziemir ve Cumaovası'na kadar olan kısım yeni olduğundan hiç sarsıntı çekmemiştik. Trenimiz Fiat MT5500 ise TCDD emekçileri tarafından çok iyi revizyon edildiğinden bizi hiç yormadı. Yol boyunca Ömer Tolga, Acar Hamşioğlu ve Abdullah Ersöz'le bol bol sohbet ettik, demiryolu ve trenleri konuştuk. Ve 2 saatlik bir yolculuktan sonra Çamlık'a  vardık.  Çamlık müzesine hiç gitmemiştim şimdi burada, bir zamanlar TCDD'nin tüm yükünü çeken makinaları görecektim. Hep beraber Çamlık eski tren istasyonuna doğru giden yola girdik.  Bir sigara içimi mesafeden sonra müzeye ulaştık. Biletlerimizi aldık ve o güzel mekana girdik. Orada fotoğraf makinelerimizin belleklerini dolduracak kadar fotoğraf çektik. Bu sayfada ancak birkaç fotoğrafı sergileyeceğim. Müze Çamlık'ta trenle iki saatlik uzaklıkta sadece demiryolu meraklılarını değil herkesi bekliyor. Kesinlikle her insanın bir kez ziyaret etmesi gerekli bir yer.

Çamlık Müzesi. Foto: Orhan Berent

Müzeyi gezdikten sonra yemek yemek için uygun ve biraz da otantik bir yer aradık. Daha sonra istasyon karşısındaki köy sofrası adı verilen bir kır lokantasında karar kıldık. Lokantanın girişine asılmış etler bize taze bir şeyler yiyeceğimizi müjdeliyordu. Bir yarım saat sonrasında Doktor Acar Hamşioğlu dahil olmak üzere hepimiz açlığın verdiği içgüdüyle ızgara yapılmış, bol proteinli ve bir o kadar da damar tıkayıcı etlere saldırdık. Karnımız doymuş ve içtiğimiz süzme yoğurttan yapılmış ayranların da etkisiyle mayışmıştık. Ömer Tolga ve genç arkadaşlarımız Abdullah'ın başını çektiği bir grup eski hattın oradaki şimdi kullanılmayan tüneli mutlaka görmek istediklerini söylediler. Fakat Acar bey ve ben yorgunluğun verdiği etkiyle onlara pek yüz vermedik. Sonuçta onlar keşfe çıktı biz de ikimiz Çamlık istasyonuna gidip dinlenmeyi tercih ettik. Bu süre içinde istasyonun arkasındaki vagonetleri farkettik ve onları inceledik.


Çamlık Müzesi. Foto: Orhan Berent

Çamlık tren istasyonu ve Dr. Acar Hamşioğlu. Foto: Orhan Berent

Yukardaki fotoğrafta sevgili doktorumuz Acar Hamşioğlu'nu ilginç bir pozda yakaladım. Etraftaki manzaranın güzelliği, yeşillikler ve temiz hava beni oldukça etkilemişti. Bir taraftan da çevreyi mümkün olduğunca çok görüntülemek istiyordum. Ben böyle dalıp gitmişken birden Acar'ı hatırladım ve çevreme bakındım, sonra onu fark ettim. Huşu içinde dalıp gitmişti. Ya vakti geçmiş ikindi namazını eda ediyordu ya da on yıllardır hiç önem verilmemiş, can çekişmekte olan demiryollarımıza saygı duruşunda bulunuyordu. Onu öyle derin düşüncelere gark olmuş vaziyette bırakıp Basmane'den gelen Denizli Ekspresini görüntülemek üzere İzmir tarafına doğru yürüdüm. Nasıl olsa düdük sesiyle ayılırdı.

Bir süre sonra Ömer Tolga göründü uzaktan. Eski tüneli bulmuşlar ancak girişi çalılıklarla kaplıymış ve tünelin içinde yağmur suları birkmiş. Üstelik bir de tünelin bekçisi başıboş bir köpek mevcutmuş. Ama yine de o mevkinin fotoğrafını çekmişler. Uzaktan Abdullah Ersöz ve arkadaşları da görününce bilet almak üzere istasyon binasına girdik. Fakat Afyon'dan gelecek olan trenin tehirli olduğunu öğrendik. 17:25 yerine dönüş olarak daha geç bir zamanda yola koyulacaktık. Asla otobüse binmeyeceğimiz ve trenle geri dönmek istediğimiz için beklemeyi tercih ettik. Bu süre zarfında Çamlık istasyonunu görüntüledik. Saat 17:15 civarında Basmane'den kalkmış olan Denizli Ekspresi Çamlık'a girdi. Ben yeşillikler içinde treni görüntüleyecek en iyi yeri seçmiştim. DE24000'liğin çektiği tren yanımızdan geçerken birkaç fotoğraf daha çektik ve trendekilerin garip bakışlarına da hedef olduk. Tren geçerken treninin şakada, şukada fotoğrafını çeken üç tane orta yaşlı adam alışılmamış bir görüntüydü. Herhalde bizi tren olmayan bir ülkeden gelmiş  birkaç garip ademoğlu olarak yorumlamışlardır. Tren durunca bizi fark eden vagon aralarında sigara içen gençlerden biri "benim de fotoğrafımı çekin" diye tutturdu.  Sonra Denizli ekspresi Çamlık'tan kalktı ve yoluna devam etti. Tekrar beklemeye koyulduk.

Çamlık tren istasyonu Afyon Posta treni geliyor Foto: Orhan Berent

Yaklaşık bir saat sonra tehirli Afyon posta trenimizin sesini duyduk. Resim çekmek için hemen istasyonun Aydın yönüne doğru olan tarafa mevzilendim. İstasyon görevlisi eline telsizi alıp hemzemin geçidin oraya gitmişti. Sanırım bariyersiz olan bu geçitten geçecek olan araçları uyarmak için. Bir süre sonra bir DE24000'nin çektiği Afyon Postası Çamlık'a ulaştı. Tren doluydu. Binip zorlukla oturacak boş bir yer bulduk. Trene her istasyonda yolcular bindi ve ancak Şirinyer'e doğru tren tenhalaştı. Ucuza ve güvenli seyahat etmek isteyen halkımız TCDD'ye gereken ilgiyi gösteriyordu. Çağdaş yolculuk için daha çok çalışması gereken ve demiryollarını yaygınlaştırmak için çalışması gerekenler ise ülkeyi yönetenlerdi. Otobüs yolculuğuna beş basan güzellikte doğa manzaraları eşliğinde ve yanımızda ara sıra beliren İzmir-Aydın otoyoluna nanik yapıp, nah çekerek güzel bir yolculuk ettik. Aklımda kalanlardan biri de Çamlık'a  gelirken farketmediğimiz ama dönerken Çamlık istasyon sahasının Selçuk tarafında gördüğümüz iki buharlı lokomotifteydi. Nasıl da farketmemiştik onları. Neyse sağlık olsun artık. Saat 21 civarı Basmane garından inerken "iyi ki bu yolculuğu yapmışız" dedirten bir yüz ifadesi vardı hepimizde. Sonra dağıldık, evlerimize döndük.