19 Mart 2006 Basmane Garı
İşte
yine Basmane
Garındayım. Trenler grubundan arkadaşlarım Acar Hamşioğlu,
Abdullah Ersöz ve Ömer Tolga’yı
bekliyorum. Birazdan
onlar gelecek ve son gelişmeleri konuşacağız.
Demiryolunu Sevenler
Derneği
macerasından sonra ne yapacağımızı ve ne şekilde
davranacağımızı
konuşacaktık.
Abdullah’la Acar’ı daha önceki toplantılardan
tanıyordum. Ama Ömer
Tolga ile
sadece İnternet’te tanışmış gerçek hayatta
hiç
görüşmemiştik. Bir ara Alsancak Atelye
ve sundurmasını beraberce ziyaret etmeyi planlamıştık
ancak ziyaretimi
tek
başına gerçekleştirmek zorunda kalmıştım.
Basmane Garı 2. yolda
MT5700. Foto: Orhan
Berent
Onları beklerken saat 14
civarında
Denizli’den gelecek olan mototrenin sesini duydum. Basmane
2. perona girmiş yolcularını boşaltıyordu. Bir Fiat
MT5500’di. Yolcular indi ve mototren Halkapınar
depoya geri dönmek üzere peronda beklemeye başladı. Bu
arada ben
peronlar arasında
turlamaya devam ettim. Bir süre sonra 7. yolun kenarında
Acar’ı gördüm
yanıma
gelmesi için işaret ettim. Beraberce en son gelişmeleri ve
neler
yapabileceğimizi konuşmaya başladık. Bu arada aklım .
perondaki
mototrende
kalmıştı. Acar’la beraber 2. peronun oraya gittim ve tren
tam Halkapınar
lokomotif deposuna hareket etmek
üzereyken iki
fotoğrafını çektim. Bu arada perondaki bir adamın bizi
dikkatli
gözlerle
izlediğini fark ettim ama görmezden geldim. Tren fotoğrafı
çekmek
ülkemizde
hala alışılmamış bir durumdu. Acar’la 6. yolun o taraflara
gittiğimizde
Abdullah’ı fark ettik. Abdullah ile tokalaşırken 2. yolun
oradaki bey
de
yanımıza geldi ve kendini tanıttı. Ömer Tolga imiş
meğerse. Önce
MT5500’in
fotoğrafını çekmemiz onun dikkatini celbetmiş.
Sonra
da konuşmalarımız arasında trenler grubundan
bahsettiğimizi duyunca
beklediği
kişiler olduğumuzu anlamış.
Basmane Garı 1
ve 3. yollar arası gar çıkışına doğru bir bakış ve 2.
yolda Fiat MT5500
Halkapınar depoya dönüyor. Foto: Orhan Berent
Bir süre
sonra dördümüz hemen
koyu bir
sohbete daldık. Ancak buluşmak üzere sözleştiğimiz TCDD
çay bahçesi
günlerden
Pazar olduğu için kapalıydı. Oturup bir yerlerde çay
içmemiz
gerekiyordu.
Aklıma Basmane Gar çıkışındaki kahvehane
geldi.
Kapılar hemzemin geçidinin sol tarafında demiryolu
kenarındaydı. Oraya
doğru
yani Basmane Gar çıkışına doğru 7. yolun
kenarından
yürümeye başladık. Her zaman ki gibi
uyduruk İzmir metrosunun işgal ettiği eski 8-11 yolların
şimdi otopark
olmuş
sahasını görünce içim cız etti. Metroyu gelip de Basmane
garının tam ortasına inşa ettikleri yetmiyormuş gibi
zaten yetersiz
olan vagon
parkına bir darbe daha vurmuşlardı. Trafo
binasını da
getirip Basmane garının ortasına
dikmişlerdi.
Basmane
Garı 4 ve 7. yollar arası gar çıkışına doğru bir
bakış. Foto: Orhan Berent
Karşıyaka’da
tünel inşaatı
olduğu için
kuzey trenleri Çiğli’den kalkıyordu. Bunun
için Basmane garı pek kalabalık değildi.
Sadece saat 15
civarında hareket edecek Denizli Ekspres’inin yolcuları
ve işsiz güçsüz
takımından insanlar vardı. Bu garın bu kadar ıssız
olması ne kadar
acıydı. Bir
zamanların yolcularla dolup taşan Basmane
garı pek
terk edilmiş ve gözden çıkarılmış gibi geldi bana. 7.
yolun kenarından
yürürken
Çiğli’ye servis yapacak olan ESHOT’a
ait belediye otobüslerini gördük. Türkiye’de ilk
demiryolunun inşa
edildiği
İzmir’de ne de garip bir durumdu.
Basmane Garına
peronlardan bir
bakış. Foto: Orhan
Berent
Kahvehaneye
daha önce 2005
sonbaharında Şafaka Aktaş’la
beraber
gelmiştik. Oraya yaklaşırken açık bölümünün lokanta
olduğunu ve
kullanılmadığını
hatırladım. Birkaç tane köpek masaların arasında
dolaşıyordu. Mecburen
kapalı
bölüme girecektik. Çay içerken Ömer Tolga bize kendini
tanıttı ve
demiryollarına olan ilgisinin nereden geldiğini açıkladı.
Ömer
Tolga’nın dedesi
TCDD’de görevliymiş. Bu yüzden çocukluğunun büyük bölümü Alsancak
garında ve lojmanlarında geçmiş. Tıpkı benim çocukluğum
gibi onun
çocukluğunda
da trenler önemli bir yer tutuyormuş. Ömer
Tolga Aliağa – Menderes
projesi
konusunda da çevreden duyduğu bazı bilgileri bize
iletti. Anlattığı
şeylerden
birkaçı ben hem üzdü hem de sevindirdi. Bir kaynaktan
edindiği bilgiye
göre
sistemin üç hatlı olması düşünülüyormuş. Yani iki hat
banliyö ulaşımı
için
gidiş ve geliş olarak planlanırken üçüncü bir yol tek
hat ise TCDD’ye
ayrılacakmış. Böylece eskisi gibi gün içinde de yük ve
yolcu trenleri
işleyebilecekmiş. Bu sevindirici bir durumdu. İnşallah
duyduklarımız
doğruydu.
Aksi bir durumda ise 10 dakika aralıklarla işleyen hızlı
banliyö
dizileri
yüzünden gündüz saatlerinde TCDD’nin konvansiyonel
yük ve yolcu taşımıcalığı yapması sık
trafik yüzünden
imkansızdı. Hemen dördümüz birden akıl yürütmeye
başladık. Acaba hangi
koridor
üç hat işletmeciliği için yeterli genişliğe sahipti.
Basmane
Garı 4 ve 5. yollara doğru bir bakış. Foto: Orhan Berent
Ortak
fikrimiz Alsancak’tan
Halkapınar’a kadar rahatlıkla üç hat için
geniş yer
bulunabileceği yönündeydi. Ancak Halkapınar’dan
sonrası yani Çınarlı ile Salhane arasında biraz sorun çıkardı.
Yine
aynı
şekilde Bayraklı’da da demiryolu bayraklı’nın
tam ortasından geçiyordu ve sol tarafında
Karşıyaka’ya
giden eski karayolu vardı. Bu kesim halledilirse Turan ile
Naldöken
arasında
deniz doldurularak üçüncü bir yol inşa edilebilirdi. Naldöken
ile Nergiz
arasındaki tünel üç yolu alacak bir
şekilde
kazılırsa Çiğli’ye kadar üç hat
işletmeciliği
rahatlıkla yapılabilirdi. Kuzey’de işler böyle yürüyebilirdi.
Güney’de
de Alsancak’tan Kemer’e kadar sorun yoktu.
Kemer ile Şirinyer arasındaki kayalık
kesim haricinde koridorun üç
yol alabilecek şekilde genişletilmesi de olanaklıydı. Şirinyer
ile Koşu durağı arasında inşa edileek
gereksiz
uzunluktaki tünel de üç yol genişliğinde yapılırsa sorun
kalamayacaktı.
Koşu
durağı ve Adnan Menderes arasını ise son yıllarda gezmediğim
daha
doğrusu o
kesimin durumunu unuttuğum için pek fikir beyan edemedim. Ancak
yapılacak
istimlak ve genişletme çalışmalarıyla bu da halledilebilirdi.
Ömer beyin
ilettiği diğer
bir
bilgi de
Aliağa - Menderes arasında üç türlü
işletmeciliğin olacağıydı. Trenler Menderes – Alsancak,
Alsancak – Aliağa ve Menderes – Aliağa
arasında işleyecekti. Yani bir güzergah Alsancak’a
hiç
uğramadan direkt olarak Kemer’den Halkapınar’a
ulaşacaktı. Bunun için de Hilal semtinde istimlak
yapılıp buraya çift
hatlı bir
geçiş inşa edilecekmiş. Bunu daha önce de
duymuştum.
29 Ekim 2005 günü ziyaret ettiğimiz Alsancak
CTC
merkezindeki ana panoda da böyle bir geçişya
da Konak’a
gitmek
isteyenler Alsancak’a uğrayıp vakit
kaybetmeden Halakpınar’a gidecek ve oradan
Bornova – Üçkuyular metrosuna aktarma
yapabilecekti. Ancak tek
korktuğum şey zamanla Alsancak garının
eski önemini
kaybetmesi. Çünkü Basmane garını gözden
çıkarıp
burayı ticaret merkezi yapmak istiyorlar. Aynı şey
yıllar sonra Alsancak’ın
da başına gelebilir.
Basmane
Garı gar çıkışına doğru bir bakış. 2. yoldan MT5700
Halkapınar depodan
geliyor.Foto:
Orhan Berent
Aramızda
sohbet ederken saat
15:20’de
kalkan ve DE24000’lik bir makinenın
çektiği Denizli Eksperes’i yanımızdan
geçti. Ancak kapalı alanda olduğumuz
için fotoğraf çekemedik. Zaten bir süre daha oturup kalktık
ve Basmane’ye
geri dönmek üzere yola koyulduk. Basmane
garını mümkün
oldukça hareketli
trenlerle resmetmek
ve belgelemek istiyordum. Dönüş yolunda bu sefer 6 ve 7. yol
hizasından
değilde üçüncü ve dördüncü yol arasından geçmeyi
önerdim. Uzaklarda bir Fiat
MT5700 görmüştüm 1. yolda duran. Peronlara yaklaşırken
arkadaşlarımın
bir
fotoğrafını çektim. Bu arada bir düdük sesi duyup arkamı
döndüm. Basmane
garına başka bir Fiat
MT5700 giriyordu. Sanırım akşam seferi için Halkapınar
depodan geliyordu. Onun gara girmesini resimledikten sonra
1. yolda
bekleyen
MT5700’nin kalkışına şahit olduk. Tren Tire’ye gidiyordu.
Tabii
fotoğrafını
çekmemek olmazdı. Güzelim Basmane garı
eski yıllar
olsaydı şimdi tüm peronlar yolcu ve vagonlarla dolu olurdu,
manevra
yapan,
gidip gelen lokomotiflerden gözümüzü alamazdık. Şimdi ise
bir treni
hareket
halinde gördüğümüzü için neredeyse sevinçten havalara
uçuyoruz.
Basmane Garı 2. yoldan
hareket
etmiş MT5700. Foto: Orhan
Berent
Peronların
başlangıcına vardığımızda 2. yolda bekleyen
MT5700’nin birkaç kare resmini çektim. Bir süre büfelerin
orada ayakta
sohbet ettikten sonra Fuar’a gitmek üzere karara verdik ve
Basmane
garına veda edip ayrıldık. Fuar’da bir süre dolaştıktan
sonra
trenlerden daha fazla uzakta kalmaya dayanamadık. Benim
önerim üzerine
Hilal’e gitmeye karar verdik. Zaten Kahramanlar kapısının
oradaydık.
Hilal 5 dakikalık uzaklıktaydı. Hilal’e vardığımızda Ömer
Tolga ile
çocukluğumuzda üzerinden geçtiğimiz köprüyü yakından
inceleme fırsatı
bulduk. Ömer Tolga üstelik tren köprüyü sarsa sarsa geçerken
buradan
geçmeye bayılıyormuş. Ben ise çocukluğumda o kadar çılgın
değildim.
Etrafta tren yokken bu dar köprüden geçiyordum.
Basmane
Garının karşısındaki camiye peronlardan bir bakış.
Foto: Orhan
Berent
Hilal’de yayalar için inşa
edilmiş labirent köprülerden geçerken ilginç bir şey
oldu. İki genç motosiklet ile bu köprüye
tırmanıyorlardı. Yukarı çıkarken ve aşağı inerken zorluk
çekmediler ancak dönüşler 180 derece olduğu için
motosikleti çevirirken epey zorlandılar. Ayıp olmasa
resimlerini alacaktım ama sonra vazgeçtim. Bu arada
çevrenin epey hareketli olduğunu fark ettim ama bir
anlam veremedim. Labirent köprülerden geçerken bol bol
şimdi askerde olan Şafak Aktaş’ın kulaklarını çınlattım.
2005 sonbaharında buralarda resmini çekmek için
trenlerin geçmesini beklemiştik. Şimdi terk edilmiş
durumdaki Hilal B kulesinin yanoında geçerken içim
acıdı. Çok viran bir haldeydi, resmini çekmedim. Askeri
tesislerin oradan aşağı inip Basmane civarına doğru
yürüdük, askerlik şubesinin olduğu caddeden Tepecik
Motor Meslke lisesinin önünden Basmane’ye geri döndük.
Kapılar hemzemin geçidinden Fuar Kahramanlar kapısına
doğru yürürken manevra yapan bir Fiat MT5500 ve Söke’ye
hareket eden bir MT5700’liği uğurladık. Sonra Acar’ın
arabasına binip Karşıyaka’ya doğru yola koyulduk. Yolda
renkli elbiseler giymiş kadınlara rastladık. Bugün
Nevruz’du öyle ya.
Basmane Garı 2.
yolda
bekleyen Fiat MT5700. Foto: Orhan Berent
Bir
Düzeltme:
Sayfanın tasarım aşamasında Ömer Tolga ile yaptığımız sohbeti
aktarmıştım. Ama bugün ondan gelen bir mail üzerine bu düzeltmeyi
yapıyorum. Ömer beyin belediyeden ve sağlam bir kaynaktan aldığı
bilgiye göre Aliağa - Menderes inşaatı maalesef iki hat üzerinden
inşa
ediliyormuş. Daha önce düşündüğümüz gibi gece belli bir saate
kadar
banliyo işletmeciliği, sabaha karşı ise yük trenlerinin İzmir'den
çıkışı ya da İzmir'e girişi gerçekleşecek. Yolcu trenlerinin ise
banliyö yoğunluklu bir trafikte eskisi gibi Basmane'den nasıl
hareket
edeeği şimdilik meşhul. Büyük olasılık Çiğli'de Kuzey Gar,
Gaziemir'de
Güney Gar düşünülüyor. Halkapınar'ın ana gar olma saçmalığı ise
ayrı
bir konu. Olan bizim tarihi Basmane Garına olacak. Çok yazık.