Alsancak Station and Hilal Crossing



Alsancak-Cumaovası seferi yapan CAF Hilal'den geçip Kemer'e gidiyor.

18 Mart Pazar günü Dr. Acar ve Ömer Tolga Sümerli ile birlikte yeni bir seyahata daha çıkalım diye karar almıştık. İşbu seyahat Hilal tekatü bölgesine ve Alsancak Gar havzasına olacaktı. Bunun içün pazar günü saat 14'te Karşıyaka İzban istasyonu önünde buluştuk. Daha sonra da Aliağa-Cumaovası seferini yapan CAF'a binerek şehrin cenup istikametine doğru intikal ettik. Kaç zamandır bir araya gelemediğimiz için şimendiferde yol boyu muhabbet ettik. İzban treni günlerden pazar olmasına rağmen dolu idü. Halkapınar'da indiğimizde işbu gatewayin lazım olan yükü kaldıramayacağına ve mutlaka tadil edilmesine ihtiyaç hasıl olduğuna emin olduk. Bilhassa trenden inenlerin iki dar merdivende sıkışmaları ve platformun oldukça küçük olması bizi bu yönde düşünmeye sevk etti. Biz üç kafadar trenden inip yavaş adımlarla biraz daha geniş olan demir merdivenden metro istasyonuna intikal ettik. Bir kerre daha turnikelerden geçtikten sonra metroya girdik ve merdivenlerden indik. İndiğimiz yer de kalabalıktı. Metronun gelmesine 1 dakika vardı. Vasıta gelince güçlükle içerisine dahil olduk. İç mahal balık istifi olmasa bile haylice yüklüydü. Bir durak sonra Hilal vardı. Orada indik.

Halkapınar depodan gelen Rotem seti Hilal'i geçmiş Basmane tarafına gidiyor.

Bu sene Hilal tekatü bölgesini epey ziyaret etmiştim. Bir demiryolu sevdalısı için Hilal Crossing kutsal bir yerdir. Ayrıca burada yapılacak bir aktarma istasyonunun her halükarda var olan tekatüyü telef etmesi ve dik açılı zaviyelerin gaybubeti buranın önemini yeterince izah eder zannederim. Hülasa bir kaç kerre tek başıma da bu mekanı ziyaret edip taharriyatta bulunmuş, hatta bu gayeyle Ekim ayında metro istasyonuna bile çıkmış idüm. Vakıa bugün üç seyyah daha önce mazide yaşadıklarımızı taklit edip buranın mümkün olduğunca fotografını çekecek (take photo) ve her hangi bir tahribata karşı gelecek kuşaklara buranın en son bozulmamış halini vesaikle ispat edecektik. Mamafih Ömer ve Dr. Acar makinelerini yanlarında getirmemişti. Külli fotoğrafları ben çekecektim. Bu amaçla 150 yıllık bu geçitte her şimendifer geçtiğinde deklanşöre basacak ve o lahzayı baki kılacaktım.

İzban Caf seti Alsancak Gar havzasına yeni girmiş yavaş yavaş ilerliyor.

Hava şartları elverişli olduğundan çektiğim fotoğraflardan epey memnun kaldım. Hilal üst geçitlerinde işimiz bittikten sonra Meles köprüsünü geçip ilerde görünen otoparka gittik. 3. kata çıkmak için kapıdan adım attığımız anda birden şiddetli bir havlama duyduk. Neredeyse zincirini kıracak denli azgın bir it bize havlıyordu. Ona aldırmayıp asasöre yürüdük ve üçüncü kata çıktık. Bu yükseklik kafiydi. Daha yukarı çıksak zaten teller ve katener direkleri yüzünden gölgeli olan saha ve otoparkın kendi gölgesi fotoların bulanık çıkmasına yol açabilirdi. Ayrıca açıklık alanalardaki güneş çok parlaktı. Özetle otoparktan da geçen İZBAN trenlerinin ve Mortake'nin fotolarını çektikten sonra aşağı indik ve Kahramanlar'dan Alsancak'a doğru yürümeye başladık. Kızılkanat sitesinin orada alçak bir duvar vardı. Ocak ayında o mevkide yağmurlu havada fotograf çekmiştim. Yine oraya gittik ve  hem atölye bölgesini hem de havza girişini fotoğrafladık. Netice iyiydi, fotolar net idü. (bundan sonra yine bozuluyor) Caddeye çıkıp Alsancak Garına doğru seyr edüp lojman kapısından manevra sahasına dahil olduk. İlerde peronların başında bulunan kıraathanede oturup çay içmeden evvel yol tadilat makinasını inceledik. Kahvehanede hem istirahat ettik hem de koyu bir sohbete daldık. Saatler alafranga 17'yi gösterdiğinde ise eve avdetimizin zamanı gelmişti. Banliyö kısmına intikal ettik ve gelecek Menemen şimendiferine intikal etmek üzere peronda beklemeye başladık. Tren geldi bindik, Naldöken'de durdu indik. Sonra evli evine, köylü de köyüne gitti.

Alsancak-Çiğli eferini yapan Rotem seti atölye yanından havza çıkışına ilerliyor.