21 Şubat 2012 HilalCrossing



Alsancak Garı'ndan gelen Cumaovası treni Hilal tekatüsüne girmeden önce. Foto: Orhan Berent

Geçtiğimiz cumartesi günü hava yine yağmura dönüyordu. Evde yapacak bir iş olmadığından bir süre sıkıntılı bir şekilde etrafı arşınladım. Daha sonra ev ahalisinin de ahar mahallinde olduğu aklıma gelince "Bari gidip sağda solda gezineyim" diye düşündüm. Saat 14 gibi evden çıkıp İzban Karşıyaka istasyonunda şimendifere binüp yola çıktım. Tren fazla kalabalık değildi. Havanın kötü oluşu ahaliyi seyahatten men etmişti. Olsun, böylesi daha iyiydi. Halkapınar İstasyonu'na varınca trenden indim. Tatil günü olmasına rağmen işbu istasyonun kefaseti yine yerindeydi. Güç bela merdivenleri çıkıp yandaki metro istasyonuna indim. İki dakika sonra Bornova metrosu geldi, binip Hilal'e doğru yola çıktım.

Cumaovası treni Hilal tekatüsüne girmiş Kemer'e doğru gidiyor. Foto: Orhan Berent


Birkaç dakika sonra Hilal'de indiğimde yağmur yoktu ama hava iyice kapatmıştı. Çıkışta merdivenlere yönelip bir miktar ilerledikten sonra geri döndüm. Çünkü bu geçit bolluğunda benim üstünde olduğum istikamet Basmane ve Hilal mahalline doğru gidiyordu. Halbuki ben Alsancak tarafına gidicektim. Geçitten yüz geri edip diğerine yöneldim. Döne döne yükselen beton ve çelik karışımı üst geçit karşı taraftan nehrin kıyısında sonlanıyordu. Ortalara gelirken bir düdük sesi işittim. Bu gelen Alsancak-Cumaovası seferi yapan bir İzban treniydi. Birkaç pozunu çektikten sonra balkonun öbür tarafa yöneldim ve Hilal tekatüyü geçerken birkaç poz daha çektim. Bu karanlık havada kimbilir fotoğraflar nasıl çıkacaktı.

Başka bir Cumaovası treni Hilal tekatüden çıkmış Alsancak'a yönelmiş. Foto: Orhan Berent

Bu fotoğraf çekme gailesi içinde aklıma bizim Doktor Acar geldi. Ekim ayında onunla birlikte Hilal Tekatüsünü ziyaret etmiş ve başka bir zaviyeden fotoğraf çekmiştik. Bunları düşünürken Kemer tarafında başka bir trenin varlığını hissettim. Bu gelen de Cumaovası-Alsancak seferini yapıyordu. İki tren tam geçitte birbiriyle karşılamıştı ve yanyanaydı. İngilizlerin 150 küsur sene önce inşa ettiği iki demiyolunun tarihi kesişme noktasındaydım. Basmane tarafında yoğunluk olmadığı ve İzban trenleri sadece Alsancak'a girdiği için geçit eski önemini kaybetmiş gibi görünsede önümüzdeki aylarda buraya yeni bir istasyon yapılacaktı. Bir seneliğine de trenler Alsancak Garı'na giremeyecekti. Bu yüzden bu aylar son Alsancak seferleriydi.

Cumaovası treni Meles Çayı'ndaki köprüyü geçmiş Alsancak yönüne gidiyor. Foto: Orhan Berent

Ben merdivenleri inerken Cumaovası'ndan gelen tren Meles köprüsünden geçip Alsancak'a vasıl olmak üzere ilerliyordu. Son bir fotoğraf çekip ben de köprünün yanından Kahramanlar'a girdim. Yağmur başlamamıştı daha. Yürüye yürüye validenin evine gitmek üzere Fuar kenarından ilerledim. Cumhuriyet kapısından sonra bir sokağa saptım. Sağlık hastanesine doğru giden iki yanı ağaçlıklı sokak bir ara beni şaşırıttı. Sokak bitiminde 26 Ağustos'a çıkacağımı zannederken bir de baktım hala Mimar Sinan'ın oralardayım. Bir müddet sonra Namık Kemal'in oraya çıktım, kısa bir yürüyüşten sonra hemşire hanımın apartmanının önüne geldim. Bir yarım saat oturup valide hanımın hayır dualarının aldıktan sonra müdade isteyip çıktım. Adımlarım beni sahile doğru götürdü. Avdetim vapur yoluyla olacaktı. Bahre baktım. Bir motorbot Pasaport'a doğru gidiyordu. Şimdi Pasaport'a yürüsem kesin yetişemem, en iyisi Alsancak İskele'ye yönelmek. Öyle de yaptım. Bir 10 dakika sonra vapurdaydım. Karşıyaka'ya doğru seyrederken hava iyice kapatmıştı. Lodos fırtınası eşliğinde kuvvetli bir yağmur bekleniyordu. Karşıyaka'ya varınca hızlı hızlı eve yürüdüm. Saate baktım, tüm bunlar iki saat içinde gerçekleşmişti.

Alsancak'ta hava iyice kapalı yağmur bekleniyor. Foto: Orhan Berent