23 Nisan 2006 Halkapınar Lokomotif Deposu
Halkapınar Lokomotif Deposundan bir köşe, Ergin Hoca
Mak lokomotifi inceliyor. Foto: Orhan Berent
Ergin Hoca ve
Altan Ataman ile 22 Nisan günü Aliağa-Menemen-Çiğli gezisinden sonra 23
Nisan'da ne yapacağımızı konuşuyorduk. Onlar Çiğli gezisinde
tanıştığımız TCDD 3. Bölge makinistlerinden Ahmet Tuğral'ın 23 Nisan
günü Halkapınar Depoda nöbetçi olduğunu söylemişler ve Halkapınar
depoyu da ziyaret etmek istediklerini belirtmişlerdi. Abdullah Ersöz ve
benim katılımımla birlikte 23 Nisan günü Halkapınar depoya gitmeye
karar verdik. Buluşma 23 Nisan Pazar günü saat 12'deydi.
Karşıyaka vapur iskelesi önünden Altan abinin kullandığı arabaya bindim
ve üçümüz Halkapınar'a doğru yol almaya başladık. Yolda hem Altan
abinin hem de Ergin hocanın demiryolu sohbetine kulak misafiri oldum
zaman zaman ben de katıldım. Eski buharlı lokomotiflerin önündeki metal
koruyucuya "davarkovan" ya da "domuzburnu" deyiminin hangisinin daha
uygun geldiğinden tutun da demiryolu konusundaki en spesifik terimler
konusunda bilgi alışverişinde bulunduk. Yaklaşık 20 dakika sonra
Halkapınar Lokomotif Deposuna varmıştık. Güvenlik kulübesinden daha
Ahmet ustanın gelmediğini öğrendik ve bir müddet orada onları bekledik.
Beklerken güvenlik binasındaki eski bir mototrenden sökülmüş kanepeyi
beraberce inceledik. Kanepe bir zamanlar İzmir banliyölerinde ve
bölgesel trenlerde çok kullanılmış olan RM3000 serisi Uerdingen yapımı
mototrenlere aitti. Yön değiştirmek için üstündeki tutamaçı kaldırıp
rahatlıkla kanepenin yönünü değiştirebiliyordunuz. En son
Basmane-Bornova banliyösünde gördüğüm bu kanepelerin yönünü biz de
kolayca değiştirmeye muvaffak olduk. Sigara içmek için dışarı cıktıktan
bir süre sonra TCDD'ye ait bir araç deponun bahçesine girdi. İçinden
beklediğimiz makinist Ahmet ustaya ilave olarak Halkapınar Depo
müdürlerinden Cemal abi de indi. (Cemal Özkermen) Bu benim için de
büyük sürpriz olmuştu. Çünkü 2005 yılı Aralık ayında Halkapınar depoyu
gezmemi sağlayan ve bana her türlü kolaylığı gösteren Cemal
Özkermen’di. Önceki Halkapınar ziyaretimin fotoğraflarını İnternette
görmüş ve çok beğenmişti. Kısa bir sohbetten sonra yine Halkapınar Depo
müdürlerinden sayın Doğan Ferdiğ'in odasına giderek orada Ahmet ustanın
hazırladığı bir sunumu izledik ve ikram ettikleri çayları içtik.
Halkapınar Lokomotif Deposundan bir köşe ve Fiat
MT5700. Foto: Orhan Berent
Bir süre sonra
aramıza Abdullah Ersöz'ün de katılmasıyla Ahmet usta ve Cemal abinin
refakatinde Halkapınar Depoyu gezmeye başladık.İlk durağımız iki
bina arasındaki koridorda bulunan eski Mak 33000 serisi ve DH3600
lokomotiflerin durduğu bölümdü. Bu dördüncü Halkapınar depo ziyaretim
olduğu için çevreye epey aşinaydım. Fakat bu dar yola daha önce hiç
girmemiştim. İki bina arası hem dardı hem de iki tarafta bitkiler ve
ağaçlar büyümüştü. Ancak bizi hiç bir şey engelleyemeyeceği için bu
tarihi mekan içinde incelememize buradan başladık. Kimi zaman eski boji
kalıntıları üzerinde kimi zamanda lokomotiflerin tepesine çıkarak
görüntü almaya çalıştık. Bir ara markizin tepesinde bulunan Ergin hoca
çantasını aşağıya düşürdü ancak kısa zamanda dökülenler kayıpsız
toplandı ve incelememize devam ettik. Ergin hoca ve Abdullah kardeşimiz
makinacı oldukları için yoğun ve hummalı bir inceleme içindeydiler. Ben
daha çok çevre dokusu ile ilgilendiğimden daha çok eski binayı
inceliyor ve ıskat edilmiş lokomotifleri uzak plan görüntülemeye
çalışıyordum. Bir ara lokomotiflerden birinin markizine girip kumanda
valfini ve frenini incelesem bile aklım deponun başka köşelerindeydi.
Son buharlı makinistlerinden Ahmet Tuğral, Fiat
MT55000 kabininde. Foto: Orhan Berent
Gezimizin daha sonraki durağı motorlu tren atölyesiydi. Çeşitli
binalara girdik çıktık ve incelemelerde bulunduk. Bu gezide bize çok
yardımcı olan makinist Ahmet Tuğral'ın hakkını hiç bir zaman
ödeyemeyiz. Sorduğumuz her türlü soruya cevap verebilecek nitelikte
olan ve cer konusunda şaşırtıcı teknik bilgi birikimine sahip Ahmet
ustaya bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. O olmasaydı hem bu gezi
gerçekleşmeyecek hem de bu kadar çok bilgi alamayacaktık. Ergin hoca ve
Abdullah , Ahmet ustaya makineler, lokomotifler üzerine soru sorarken
ben daha çok Ahmet ustanın İzmir'deki demiryolu hatıralarıyla
ilgileniyordum. Ancak yine de Ahmet Ustaya eski Mak DH44100 serisi altı
lokomotifi sormadan kendimi alamadım. Maalesef önceki araştırmalarımda
olduğu gibi bu makinelerin üçüncü bölgede artık bulunmadığını ve büyük
bir olasılıkla Eskişehir'de ıskat oldukları yanıtını aldım.
Çocukluğumun dört dingilli Mak lokomotiflerini bir daha göremeyecektim.
Onlar Eskişehir'de kesilmişti.
Halkapınar Lokomotif Deposundan bir köşe. Foto: Orhan
Berent
Gezimize zaman
zaman Cemal Özkermen de katıldı. Cemal abi üzüntülüydü.
Yıllarını TCDD'ye ve İzmir'e vermiş olan bu değerli TCDD çalışanı
İzmir'li ve Halkapınar lokomotif deposunu çok seviyordu. Alsancak,
Basmane garları, Halkapınar lokomotif deposu ve Alsancak sundurması bu
kentin abide mekanlarıydı. Depoyu gezerken hem bu konularda sohbet
ettik hem de çevremizi merakla inceledik.
Halkapınar Lokomotif Deposunda bunker üstündeyiz. Foto:
Orhan Berent
Cemal abiye eski
demiryolu izlenimlerimi anlatırken eski Bornova-E.Ü
kampüs hattından söz açtım. Cemal abi Basmane-Bornova arasında çok tren
götürdüğünü ve birlikte çok yolculuk etmiş olabileceğimizi söyledi. Bir
de bunun üstüne bir hatırasını anlattı. 1990'lı yılların başında Ege
Üniversitesi kampüs hattının kapatılmasından sonra da zaman zaman
arkadaşlarıyla kaçamak olarak makineyle birlikte hatta girdiklerini
bunu yapmalarındaki amacın ise kampüs içerisindeki futbol sahasına
gidip futbol oynamak olduğunu söyledi. Ancak şimdi ne
Halkapınar-Bornova ne de Bornova-Kampüs hattı var.
Halkapınar Lokomotif Deposunda bunker üstünde dizel
depoya bakıyoruz. Foto: Orhan Berent
Gezimiz sürüyordu.
Motorlu hangarın oraya varınca geri döndük ve
bunkere doğru ilerlemeye başladık. Geçen gezide tırmandığım bunker
bıraktığım gibi duruyordu. Konuşa konuşa bunkerin altına kadar geldik.
Bu süre zarfında bol bol çevreyi görüntüledim. Çevredeki hala yeşil
olan otların üzerindeki kırmızı DE24000 ve DE18000 lokomotiflerin renk
uyumu harikaydı. Bol bol fotoğrafladım bu tarihi mekanı. Ve işte
bunker. Cemal abi ve Ahmet ustanın gözetiminde yukarı tırmandık. Burada
olmak harika bir duygu, Halkapınar depoya kuşbakışı bakıyorsunuz.
Aşağıda DE24000'likler, DE18100'likler, Fiat MT5500'lükler, Fiat
MT5700'lükler sıra sıra dizilmiş. Arada sırada deponun yanındaki
viyadükten dandik İzmir metrosunun dizileri geçiyordu. Bunkerde
kimbilir ne zamandan kalmış olan kömür kalıntıları vardı. Acaba en son
hangi yıl bir buharlı lokomotife buradan kömür yüklendi?
Halkapınar Lokomotif Deposunda bunker üstündeyiz. Foto:
Orhan Berent
Diğer arkadaşlarım
bunkeri ve tertibatını inceleye dursunlar ben
aşağıdaki lokomotif ve mototrenlerin resmini çektim. Her demiryolu
sevdalısı için harika görüntülerdi bunlar. En uygun açıdan en güzel
uzak plan görüntüleri yakalamak için didindim durdum. O nostalji
duygusu ve geri gelmeyecek yılların hatırası burada da beni yakaladı.
Bir otuz yıl öncesinde buraya gelmek ve bu bunkerin üstüne tırmanmak
vardı. Aşağıdaki 44000, 45000, 56000 serisi değişik buharlıların
resmini çekmek o zaman ki Halkapınar'ın halini yakalamak vardı. Buharlı
lokomotiflerin saldığı dumanlar eşliğinde belki de bir Mak DH44000 ya
da bir DH27000'i bile yakalayabilirdik. Ancak o güzelim buharlılar ve
eski dizeller çoktan kesildi. Şimdi hep aynı görüntüleri çekiyoruz.
Fiat MT5500 ve MT5700 cenneti 3. Bölgede bol bol DE24000 ve
birkaç
DE18100 var değişik makina olarak. Tabii DE11000'leri de unutmamak
gerek. Ve bunkerden iniş,
dizel depoya doğru yürüyoruz. Cemal abi bize veda
etti ve Ahmet usta ile dolaşmaya devam ediyoruz. Epey de yorulduk ancak
bu yorgunluk bizi hiç rahatsız etmiyor. Dizel deponun orada bir
odada
mola veriyoruz. Ahmet abinin hazırladığı kahvelerle kendimize
geliyoruz. Dinlendikten sonra bir tur daha atacak gezmediğimiz yerlere
gideceğiz. Gezimizin bundan sonraki bölümünde ilk bölümde girmediğimiz hangarlara
ve atölye binalarına girdik. Ahmet usta, Ergin hoca ve Abdullah
kardeşimize burada da engin bilgilerini sundu ve anlattıklarına kulak
misafiri olan ben de onun bilgisine hayran kaldım. Makinistliğinin
yanında eğitimci yanı da olan Ahmet Tuğral 22 nisan günü tanıştığım 3.
bölge makinistlerinden Gani Evis gibi son derece cana yakın ve misafir
perver bir insan. Onları tanıdığım için kendimi şanslı sayıyorum.
Halkapınar Lokomotif Deposu bunkerin altında Fiat
MT5700. Foto: Orhan Berent
Ahmet ustaya eski
yıllara ait bir çok soru sordum. Ahmet usta
Halkapınar deponun güneydoğu tarafında bulunan ve şimdi
üstünden
karayolunun geçtiği köprünün eskiden demiryolu köprüsü olduğunu
ve bu
köprü üstünden Çimentaş demiryolunun geçtiğini söyledi. 1989 yılında
İzmir'e gelen Ahmet usta Çimentaş demiryolunun sökülmeden üstüne asfalt
döküldüğünü de sözlerine ekledi. Çimentaş demiryolunun Kamil Tunca
tarafının kullanılmadığı halde Halkapınar tarafındaki kısmının bir
zamanlar çöp dökmek için kullanıldığını ve burada "çöp treni"
olarak
isimlendirilen bir katarın zaman zaman Çimentaş hattına
girip
ilerdeki araziye çöp boşalttığını da söyledi. 80'li yıllarda bu mevkide
dolaşırken C kulesine varmadan bir makasın hala orada durduğunu
hatırlıyorum. Ancak o zamanda da makasın fener kısmı bulunmuyordu.
Ahmet ustanın söylediği "çöp treni" Çimentaş hattına girmek için
sanırım bu makası kullanıyordu. Aynı makas kalıntıları 1977 yılında bu
kesimleri fotoğraflayan Robin Lush'ın karelerinde de mevcuttu, ancak
yönü ters tarafaydı. Yani saplama Basmane tarafına değil de Halkapınar
tarafınaydı. Hey gidi
Halkapınar depo, çocukluğumun rüya mekanı. Bornova ya da
Çiğli'ye trenle giderken sağdaki pencerelere yanaşır deponun içine
doğru bakardım. Fakat asla fazla dalgın olmamak gerekirdi. Bir süre
sonra depo ile hattı birbirinden ayıran saç bir duvar pencerenin 30-40
santim kadar ilerisinden başlardı. Bunun için dikkatli olmak gerekirdi
ve sac duvar başlar başlamaz hemen ayağa kalkıp sac duvarın üstünden
deponun içine bakardım. Fazla bir şey göremezdim ama, hangarlar
arasında birkaç lokomotifi görmek beni mutlu ederdi. Şimdi bir yıl
içinde dördüncü kez bu mekanın içinde özgürce dolaşabiliyorum ve
İzmir'in demiryolu tarihinde önemli bir yer tutan bu mekanı
görüntüleyip gelecek kuşaklara bir demiryolu hatırası bırakmak
istiyorum.
Halkapınar Lokomotif Deposunda DH3600 lokonun üstünde
Abdullah Ersöz düşüncelere dalmış durumda. Foto: Altan Ataman.
Bu gezide bizimle
beraber olan Ergin Tönük hoca ve Altan Ağabeye, Abdullah Ersöz
kardeşime, saatlerce bize depoyu gezdiren ve sorularımızı yanıtlayan
eğitimci makinist Ahmet Tuğral ağabeye, Halkapınar lokomotif deposunun
müdürlerinden Cemal ağabeye (Cemal Özkermen), bundan önceki Halkpınar
ziyaretimi ayarlayıp Cemal ağabeyle tanışmama vesile olan TCDD kaza
komisyonu üyesi değerli Levent Durusoy'a, depoyu ve tarihi mekanı
görüntül ememe yardımcı olan Nikon makineme, günde iki paket içtiğim
için artık iyice bedenimin yorgunluğunu hissetmeme sebep olan ve
ısrarla kısa Samsun sigarasını çıkarmaya devam eden Tekel idaresine,
sıcak havaya rağmen sararmamış ve güzel bir görüntü oluşmasına neden
olan otlara, zaman zaman bunkerin tepesinde dolaşan bizlere meraklı
gözlerle bakıp "acep kim bu deliler, çıkmışlar oraya trenlerin
fotoğrafını çekiyor" diye düşündüğünü tahmin ettiğim vagon yıkama
işçilerine, kazık kadar adam olmuşken bile peşimi bırakmayan çocukluk
düşlerime, anılarıma, içimdeki Peter Pan kompleksine kısaca herşeye
teşekkür ediyorum.