Alsancak'tanÇiğli'ye Seyahat
Alsancak Garı 1. yolda DE33041 ve
Bandırma treni Foto: Orhan Berent
Yaklaşık 4 yıl
süren Aliağa-Menderes projesindeki Karşıyaka tünel inşaatı
yüzünden
kapanan kuzey hattının tekrar açılmasıyla, 19 Mayıs 2010 Çarşamba
gününden itibaren kuzeye giden ekspres trenlerin tekrar İzmir'den
kalkacağını haber almıştık. Üstelik kalkış yeri de çok uzun
yıllardır
alıştığımız Basmane Garı değil Alsancak Garı olacaktı. Güneye
giden
mototrenlerin Basmane Garından kalkmasına karşın kuzey trenleri
kalkış
istasyonunun Alsancak olarak belirlenmesi son derece ilginçti. Ya
Basmane garında bir inşaat söz konusuydu, ya da kuzey trenleri
artık
Alsancak'tan kalkacaktı. Gerçi Basmane garındaki 6,5 yolluk
kapasite
eskiden kuzey ve güney trenleri için yeterli oluyorsa da demek ki
TCDD'nin düşündüğü başka bir şey vardı. Fakat ne olursa olsun
Alsancak
garı tarihi binadaki eski peronlarda tekrar trenleri görmek son
derece
güzel bir manzaraydı.
Alsancak Garı 4. yolda DE22082 ve
vagonlar Foto: Acar
Hamşioğlu
Dr. Acar Hamşioğlu
ile Alsancak garından kalkan bir trenle Karşıyaka tünellerini
geçmek
ilginç bir yolculuk olacaktı. Birkaç gün öncesinde pazar günü için
sözleşmiştik. Pazar sabahı ise saat 14:20'de kalkacak Bandırma
trenine
binmeyi hemen hemen kesinleştirdik. Öğleden sonra saat 1:15'de
evden
çıktım ve Karşıyaka sahile yürüdüm. Önce sahildeki otobüs
duraklarında
buluşmak için sözleşmiştik. Ancak Acar'a tersane durağı daha yakın
olduğu için Alsancak'a ayrı ayrı gitmemizin daha az yorucu
olduğuna
karar verdik. Saat 13:30 gibi 121 numaralı Mavişehir otobüsüne
bindiğimde hem trene zamanında yetişmek hem de fotoğraf çekecek
vakit
kalması için trafiğin sıkışmamasına dua ettim. Saatler 14'ü
gösterirken
havagazı fabrikası civarında otobüsten indim ve hızlı hızlı gara
doğru
yürüdüm. Kuzey trenlerinin Alsancak yeni binadaki peronlardan
kalkacağını tahmin ediyordum. Fakat gara girdiğimde güzel bir
sürprizle
karşılaştım. 4. yolda bir DE22000'lik ve bağlı vagonları beni
bekliyordu. TCDD kuzey seferleri için tarihi binayı ve eski
peronları
kullanıyordu. Kırmızı rengiyle garın pembe duvarlarına güzel bir
kontrast veren lokomotifin fotoğraflarını çektikten sonra Acar'ı
aradım.
Alsancak Garı 4. yolda DE22082 ve
vagonlar Foto: Orhan Berent
Acar bilet
gişesinde Çiğli'ye bilet kestiriyordu. Ben de bu fırsattan
istifade 1.
peronda bekleyen DE33000'liğin ve vagonların fotografını çektim.
Daha
sonra Acar yanıma geldiğinde 1. yolun sonundaki çay ocağına
girdim.
Lokomotifin yanında oturup bir çay içmek çok keyifli olacaktı. Gar
havzasına baktığımda birer DE11000'liğe bağlı iki adet daha hazır
dizinin beklediğini fark ettim. Bunlar sefer sıraları geldiğinde
1.
yola geri geri yanaşacaklardı. Ayrıca garın 2. yolunda da bir
DE11000
ve TVS2000 vagonları vardı. Demek ki Halkapınar depoda hazırlanan
ekspres dizileri saatler öncesinden Alsancak gar havzasına
getiriliyor
ve hazır bekletiliyordu. Üstelik soğuk olarak bekletilen
DE11000'likler
de harekete hazırdı. Sanırım bu uzun ekspres dizilerinin manevra
ve
kalkışı için Basmane'den ziyade Alsancak daha uygundu. Buradaki
seferlerin sürekli olarak buradan mı yapılacağı yoksa bu geçici
durumun
Basmane garının devreye girmesiyle sona mı ereceği belli değildi.
TCDD'nin işine akıl sır ermezdi. Fakat gönlüm Alsancak eski
peronlarının kuzey trenleri için ayrılmasını daha çok istiyor. Bu
tarihi peronların boş durmaktansa katarlarla dolu olması daha iyi.
Alsancak Garı 1. yolda DE33041 ve
Bandırma treni Foto: Orhan Berent
Alsancak'taki çay
ocağını işleten abiye "nihayet 4 yıllık ayrılık bitti" dedim. O
da, "ne
4 yılı 10 yıl" dedi. 2000'li yılların başında azaltılan banliyö
seferlerini kast ediyordu. "Bir sabah bir de akşam tren vardı, 10
yıldır müşterimiz yok, fakat sonunda insan yüzü gördük" dedi.
Haklıydı.
2000'li yılların başından itibaren garlar ve istasyonlar
ıssızlaşmıştı.
ÇAyımı içerken çevreye göz gezdirdim. Yeni peronların orada fazla
bir
hareket gözükmüyordu. Ancak güneye olan elektrikli banliyö
seferlerinin
başlamasıyla orası da canlanacaktı. Saat 14:15 gibi ortalıktan
kaybolmuş Acar'ı telefonla aradım. İki dakika sonra aceleyle
geldi.
Karnı acıktığı için dışardaki büfeden tost yaptırmıştı. Beraberce
trene
bindik ve 3. vagondaki yerimizi aldık. 14:20'de de trenimiz
kalktı.
Alsancak'tan trenle Çiğli'ye gidiyorduk.
Alsancak Garı 1. yoldan gar
havzasına bir bakış. Foto: Acar Hamşioğlu
Tren kalktıktan
sonra 1. yolu takip ederek lojman duvarlarının kenarından yaklaşık
20
km/h'lik bir süratle yol alıyordu. Daha sonra eski Yemta önüne
varmadan
makaslardan 4. yola girdi. Bir süre Murteka'nın (Ege Mahallesi)
kenarından bu hızla giderek Halkapınar kurbundaki köprüye geldik.
Köprüyü geçtikten sonra Basmane'den gelen hatta kavuştuk ve
Halkapınar'a doğru ilerlemeye başladık. Bir ara yeni inşa edilecek
olan
Hilal tarafındaki Kemer-Halkapınar dar kurbuna bakmak için geriye
doğru
döndüm. Henüz hiç bir hareket yoktu. Halkapınar depo yakınlarına
geldiğimizde eskiden orada var olan C kulesinin artık yerinde
olmadığını fark ettim. O da Hilal B kulesi gibi yıkılmıştı. Eski 4
kuleden kala kala bir tek Basmane'deki A kulesi kalmıştı. Deponun
yanından geçerken Acar'la içeri bir göz attık. Uzaktan Hyundai
Rotem
DM15000'likler fark ediliyordu. Ayrıca içerdeki hangarlarda bir
DE33000
duruyordu. Halkpınar istasyonuna geldiğimzde kısa bir duruş
yaptık.
Alsancak Garı 1. yolda Bandırma
treni içinden. Foto: Orhan Berent
Halkapınar'dan
sonra kapanan Çınarlı hemzemin geçidini geçtik ve yeni inşa edilen
Salhane istasyonunu geride bıraktık. Bayraklı ve Turan'ı da epey
takayüdatlı geçtikten sonra Naldöken civarında trenimiz daha da
yavaşladı. Bir dakika sonra ise yavaş yavaş rampa aşağı Karşıyaka
tüneline indik. Tünelde ışıklar yanıyordu ve Alaybey ve Karşıyaka
yeraltı istasyonlarında çalışan işçiler bulunuyordu. Nergiz yer
altı
istasyonunu da geçtikten sonra trenimiz tekrar yeryüzüne çıktı.
Demirköprü, Şemikler ve Mavişehir istasyonlarını geçtikten sonra
gayet
yavaş seyrederek Çiğli gar sahasına girdik. Trenden indikten sonra
bir
korna sesi duyduk. Uzaktan bir DE24000'liğin çektiği balast treni
Çiğli'ye yaklaşıyordu. Birkaç dakika sonra ise 24000'lik o kendine
özgü
sesiyle ortalığı inleterek İzmir tarafına doğru geçip gitti. Biz
de
istasyondan aşağıdaki yer altı geçidine inerek karşıya geçtik.
Daha
sonra hattın üzerinde raylarda gezinerek kısa bir yürüyüş yaptık.
Çiğli
çıkışında işçiler bir makası monte etmeye çalışıyordu. Demiryolunu
terk
ettikten sonra yolda bir kokereççi gördük. Aar'la birer çeyrek
ekmek
yeyip ayran içtik. Yıllardır gelenekselleşen tren gezilerimizde
pide,
kebap, kokoreç yemek de apayrı güzel bir ritüeldi.
Turan sahilinden Naldöken'e doğru.
Foto: Acar
Hamşioğlu