HİKAYELER

Nasreddin Hoca

Nasreddin Hoca bir gün heybe almak için pazara gider. Güzel bir heybe görüp pazarcı ile pazarlık yapar ve 1 akçeye anlaşırlar. Tam oradan ayrılacaktır ki daha güzel bir heybe dikkatini çeker:

Kaç akçe şu heybe muhterem?

2 akçe hocam.

Aldım gitti, diyen hoca elindekini bırakır ve onu alıp gidecekken pazarcı seslenir:

Hocam. Bu heybe 2 akçe. Sen 1 akçe verdin.

Hoca sinirlenir.

Bre cahil adam! Sana önce 1 akçe verdim. Sonra da 1 akçelik heybe bıraktım! İkisi eder 2 akçe. Daha benden neyin parasını istersin!

 
Parite Olayı
Olay henüz döviz kurlarının uygulanmadığı yıllarda ABD-Kanada sınırlarındaki bir şehirde geçmektedir.

ABD ve Kanada malum iki para birimi olarak dolar kullanmaktadırlar. Yalnız her iki ülkede paralarının daha değerli olduğunu iddia etmektedirler. Şöyle ki Kanadalılara göre:

1 ABD Doları=90 Kanada Centi, Amerikalılara göre ise:

1 Kanada Doları=90 ABD Centi

Bir Amerikalı, cebindeki 1 dolarla dolaşmaya çıkar. Bir ara karnı acıkır ve simit alır(amerikan simiti). Simitin fiyatı 10 centtir. Cebindeki 1 doları verir. Simitçi bozuk para ararken cebinin bir köşesinde 1 Kanada doları bulur onu verir(90 cente eşit ya!). Derken sınırı yürüyerek geçer ve Kanada da dolaşmaya başlar. Kaleme ihtiyacı olduğunu hatırlar. Girer bir kırtasiyeciye. Kalemin fiyatı da 10 Kanada centidir. Cebindeki bir Kanada dolarını verir. Kırtasiyeci de para üstü olarak 1 ABD doları verir. Oradan ayrılıp evine döner. Sonra düşünmeye başlar:

Yahu sabah evden çıkarken cebimde 1 ABD dolarım vardı, şimdi de 1 ABD dolarım var. Peki simitle kalemin parasını kim verdi.

 

Hızlı Kaplumbağa


Bu paradoks, Zenon Paradoksu olarak ta bilinir. Hikaye bu ya, kaplumbağanın biri yolda Carl Lewis le (Bu ismin gerçek hayatla hiçbir ilgisi yoktur)karşılaşır. Kısa bir sohbetten sonra kaplumbağa Lewis'e 100 metre yarışı teklif eder. Önce bu teklife gülüp geçen Lewis kaplumbağanın gayet ciddi ve ısrarcı olması üzerine isteksiz bir şekilde teklifi kabul eder.

-Tamam yarışalım ama neyine güvenip benimle yarışmaya kalkıyorsun be birader?

Kaplumbağa yalnız bir şartı olduğunu söyler:

-Senden tek istediğim ben yarışa 10 metre önden başlayacağım. Bu şartla beni kesinlikle geçemezsin. Ne o yoksa korktun mu?

Lewis Kaplumbağanın şartını kabul eder. Yalnız kaplumbağa bir açıklamada bulunur:

-Yarışa başladığımızda sen benim ilk başladığım noktaya geldiğinde ben biraz daha önde olacağım(mesela 10 cm).

Tekrar hareket ettiğimizde benim son olarak geldiğim yere geldiğinde ben mutlaka senin önünde olacağım. Dolayısı ile sen hiçbir zaman beni geçemeyeceksin.

Bu sözleri duyan Carl Lewis, yarışma fikrinden vazgeçer. Malum,itibar meselesi...
Ağanın Atları

Zengin bir köy ağası vefat eder. Vasiyeti açılır. Malların yarısını (1/2) büyük oğluna, dörtte birini (1/4) ortanca oğluna ve beşte birini (1/5) küçük oğluna bırakmıştır. Bütün mallar paylaşılır ancak ortada 19 tane de at vardır. 19 u ne ikiye ne dörde ne de beşe bölmek mümkündür. Köyün en akıllı adamına gidip akıl danışırlar. Adam onlara yardımcı olabileceğini söyler. Der ki: Benim de bir atım var.

Alın bunu size veriyorum. Oldu mu 20 at? Yarısını sen al bakalım (10). Dörtte birini de (5) ortanca kardeşin alsın. Beşte birini de (4)en küçüğünüze verelim. On, beş daha on beş. Dört daha on dokuz. Verin bakalım bizim şu düldülü...!

 

Erciyes'in Karı

Yıllarca Kayserililer ile Ermeniler birlikte yaşamışlardır. Birbirleriyle sıkı münasebetlerinin fazla olduğu yıllarda bir Kayserili ermeni arkadaşından borç para ister. Ermeni arkadaşı ne zaman ödeyeceğini sorar. Kayserili:

Şu Erciyes Dağının karı eriyince borcumu öderim.

Ermeni bir yıl bekler. Kayseriliden ses yoktur. Gider yanına ve alacağını ister. Kayserili Erciyes'i gösterir ve daha üzerinde kar olduğunu söyler. Bir süre sonra ermeni Kayserilinin oyununa geldiğini anlar. Bunu içine sindiremez. Artık karar vermiştir ve oda bir başka kayseri'liyi kandıracaktır. Gider bir arkadaşına ve borç ister. Kayseri'li ne zaman ödeyeceğini sorar ve oda aynı cevabı verir:

Erciyes in karı eriyince.

Peki der Kayserili. Aradan bir yıl geçer Kayseri'li hemşehrim alacağını istemek için ermeniye gider. Ermeni vatandaşımız bu durumu beklediği için çok rahat bir tavırla Erciyes i gösterir ve hala karın erimediğini söyler. Kayserilinin de cevabı hazırdır:

O gördüğün kar bu yılın karı.Geçen yılın karı çoktaaaan eridi.

Ermeni ne yapacağını şaşırır ve çaresiz borcunu öder.
 
İndirgeme

Bir matematikçi ve bir fizikçi fakültenin dinlenme salonunda oturup kahvelerini yudumlarken bakarlar ki kahve makinası tutuşmuş, fizikçi hemen koşarak eline aldığı kovayı doldurarak ateşi söndürür.

İkinci gün olacak ya aynı olay tekrar vuku bulur. Bunun üzerine matematikçi koşar kovayı alır getirir ve fizikçinin eline tutuşturarak problemi daha önce çözünmüş olanına indirger.
 
Yangın

Bir mühendis bir fizikçi ve bir matematikçi oteldedir.Derken mühendis burnuna gelen duman kokusuyla uyanır,hole çıkar bir de bakar ki bir yangın var.Eline geçirdiği bir kovaya su doldurarak yangını söndürmeye çalışır.

Daha sonra fizikçi uyanır aynı yangını ve yangın hortumunu bulur ve başlar hesap yapmaya ;su basıncı alevin şiddeti aradaki mesafe falan derken hesaplara göre minimum miktarda suyla minimum enerjiyle yangın söndürür(ikinci versiyon yaptığı hesaplara göre yangının sönmeyeceği ortaya çıkar ve yatağına geri döner.)Daha sonra matematikçi kalkar kokunun etkisiyle ve hole koşar ve bir de baksın yangın var.Derken çözüm aramaya koyulur.Derken yangın hortumunu bulur ve ‘’çözümü buldum’’ diye bağırarak yatağına geri döner.