Endüstriyel Atıksular...

Endüstriyel Atıksu Kirliliği...

İzmir ve yöresindeki endüstri kuruluşlarının bazıları atıksularını doğrudan İzmir Körfezine boşaltırlar. Körfeze uzak konumda olanlar ise civardaki herhangi bir yüzeysel suya verirler. Ancak İzmir Körfezi hidrolojik konumu itibariyle birçok yüzeysel suyun boşaldığı bir alıcı ortam niteliğinde olduğundan, sonuçta denizden uzakta olan endüstriyel kuruluşlar da atıksuları ile Körfezi kirletmiş olurlar. Örneğin Bornova ovasındaki endüstrilerin atıksuları Arap Deresi, Bornova Çayı ve Manda Deresi ile İç Körfeze taşınır. İç Körfez civarındaki endüstrilerin atıksuları ise Melez Çayı ile Körfeze iletilmektedir.

İzmir'deki endüstri kuruluşlarının bir kısmı İZSU İdaresi tarafından " önemli endüstriyel kirletici kaynak" diğer büyük kısmı ise "önemsiz endüstriyel kirletici kaynak" olarak sınıflandırılmış ve bilgisayar kayıtlarına geçirilmiştir. Önemli kaynak konumunda olan endüstriler 24 tane olup, bu gruba giren endüstrilerin isimleri sırası ile şöyle sıralanabilir; 1.Artes Yeşildere Arıtma Tesisleri Ortaklığı (Halihazırda faaliyetine son verilmiştir), 2.Atatürk Organize Sanayi Bölgesi, 3.Ayan-Ayantaş Tarım Ürünleri A.Ş., 4.BMC Sanayi ve Ticaret A.Ş., 5.Bağ Yağları Sanayi ve Ticaret A.Ş., 6.Dyo ve Sadolin Boya ve Vernik Fab. A.Ş., 7.Ege Biracılık ve Malt San. A.Ş., 8.Ege Su Ürünleri San. Tic. A.Ş., 9.Eshot Havagazı Fab. İşletme Müdürlüğü, 10.Gökdere Deri Atıksu Arıtma Tesisleri, 11.İmbat Meşrubat Sanayi Ltd.Ş., 12.İzmir Basma Fab. A.Ş., 13.Kula Mensucat Fabrikası A.Ş., 14.Özgü Gıda Ürünleri San. ve Tic. A.Ş., 15.Pınar Süt Mamulleri San. A.Ş., 16.Sümerbank Holding A.Ş., 17.SEK Süt Mamulleri İşl.Müd., 18.Türk Tuborg Bira ve Malt San. A.Ş, 19.Türkiye Yağ Mamulleri A.Ş. Turyağ, 20.Taç San. ve Tic. A.Ş., 21.Tariş Pamukyağı Kombinası, 22.Tekel İçki Fabrikası, 23.Toto Deri Kürk Konf. A.Ş., 24.Vizon Deri Fab.

Bugün İzmir Körfezine verilen evsel ve endüstriyel atıksular ya ön arıtmadan sonra ya da arıtma yapılmaksızın verilmektedir. İzmir körfezine deşarj edilen toplam atıksu debisinin ve kirlilik yüklerinin projeksiyonu ve endüstriyel atıksuların projeksiyonu aşağıdaki tablolarda verilmiştir.

Toplam atıksu
Parametre 1995 2015
Atıksu debisi (m3/gün) 538,000 1,066,000
BOİ yükü (kg/gün) 303,000 495,000
AKM yükü (kg/gün) 246,000 415,000
Azot yükü (kg/gün) 13,450 26,000
Fosfor yükü (kg/gün) 3,540 7,440

Endüstriyel atıksu
Parametre 1995 2015
Atıksu debisi (m3/gün) 118,000 168,000
BOİ yükü (kg/gün) 130,000 185,000
AKM yükü (kg/gün) 62,000 88,000
Azot yükü (kg/gün) 2,950 4,200
Fosfor yükü (kg/gün) 180 252

İzmir'de endüstriyel gelişim, metropolitan alan içinde olan Gaziemir, Büyük Çiğli, Karabağlar, Işıkkent, Menemen ile metropolitan alan dışında olan Cumaovası, Torbalı, Aliağa, Selçuk, Seferihisar çevresinde yoğunlaşmıştır. Endüstrilerin organize sanayi şeklinde birleşmeleri ise çevre kirliliğinin kontrolü açısından olumlu ve istenilen bir yapılaşma şekli olmaktadır.

Öneriler...

Genel olarak bir değerlendirme yapıldığında endüstriyel su kirlenmesinin kontrolu için şu önlemler alınmalıdır.

Her endüstrinin atıksu karakterizasyonunun yapılarak, kirlenme bazında sınıflandırılmaları : Endüstriyel atıksuların kontrolu, deşarj standartlarının uygulanmasına dayanmaktadır. Deşarj standartları nokta kaynak olarak adlandırılan, bir noktada toplanmış endüstriyel atıksulara uygulanır. Atıksuların alıcı su ortamlarına deşarjı için hangi özellikleri taşımaları gerektiğini deşarj standartları belirler. Bu belirleme dünyada çeşitli ülkeler tarafından konsantrasyon ve yük sınırlamaları şeklinde ortaya konmuştur. Her ülkenin kendi kirlenme kontrolu yaklaşımları çerçevesinde değişik standart yapıları ve uygulama şekilleri ortaya çıkmıştır. Deşarj standardı uygulaması yapılacak endüstriyel kirletici kaynağın özel olarak tanımlanabilmesi gereklidir. Bu nedenle endüstriyel atıksuların kalitatif ve kantitatif özelliklerini ortaya koyacak bir "atıksu karakterizasyonu" çalışmasının her endüstri için ayrı ayrı yapılması gereklidir. İzmir'de bu kapsamdaki çalışmalar DEÜ Çevre Mühendisliği Bölümü ve İZSU tarafından yapılmaktadır. Endüstrilerin kirlenme bazında sınıflandırılarak kategorilerinin belirlenmesine ilişkin çalışmalar İzmir ve yöresinde halen devam etmektedir. Bazı endüstrilerde bu kategorizasyon yapılabilmiş, bazılarında ise henüz yapılamamıştır.

Az atıklı veya atıksız teknolojilerin desteklenmesi : Az atıklı ve atıksız teknoloji, kaynak ve enerjinin en rasyonel biçimde kullanılması ile az atık çıkmasını veya hiç çıkmamasını sağlayan teknolojiler olarak tanımlanabilir. Doğal kaynakların en rasyonel şekilde kullanılması sırasında bunların en iyi bir biçimde korunması da gereklidir. Bu nedenle çevreyi korumak üzere, üretim sırasında oluşacak her türlü atığın arıtma ve uzaklaştırma bağlamında maksimum kontrolünü sağlamak zorunludur. Az atıklı ve atıksız teknolojiler kullanmak sureti ile bunu başarmak mümkündür. Ülkemiz gibi gelişmekte olan bir ülkede az atıklı ve atıksız teknolojilerin kullanılması ve yaygınlaştırılması çevre açısından bir hedef olmalıdır. Az atıklı veya atıksız teknolojilerin kullanıldığı endüstrilere yurt dışından örnek olarak kağıt hamuru ve kağıt, tekstil, bitkisel yağ sanayii, metal hazırlama ve metal son işlemleri ve deri sanayii verilebilir. Zeytinyağı sanayi sektöründe ilkel ve modern tesislere bakıldığında atıksu miktar ve karakterizasyonunun çok farklı özellikler taşıdığı görülmektedir. Sürekli çalışan modern zeytinyağı işletmelerinde hem üretim daha verimli ve hem de atıksu miktarı çok daha az olmaktadır.Bu örnek az atıklı teknolojinin yararlarını gösteren tipik bir örnektir.

Kirlenmenin kaynakta kontrolünün, geri kazanma, yeniden kullanım teknolojilerinin geliştirilmesi : Ülkemizde kağıt sektörü oldukça yaygın ve gelişmiş bir sanayi dalıdır. Bu sektörde halen kullanılmakta olan teknolojiler oldukça fazla su kullanan ve kirletici yükü fazla olan "çok atıklı teknoloji" olarak nitelenebilecek türdendir. Sadece kağıt yapan bazı endüstriler hariç, genelde kirlilik potansiyeli oldukça fazla olan bir sektördür. Kağıt sektöründe mevcut teknolojilerin ıslah edilmesi, su tüketimlerinin azaltılması acilen gerekmektedir. Ancak sorunun temel çözümü kağıt sektöründe az atıklı veya atıksız teknolojilerin en kısa zamanda halen mevcut üretim teknolojileri ile yer değiştirmesi suretiyle olabilecektir. İzmir'deki endüstriyel tesislerde de kirlenmenin önlenmesi, kaynakta kontrolu ve geri kazanma ve yeniden işleme teknolojilerinin uygulanabilirliğinin incelenmesi, bunların endüstriye ve ülke ekonomisine sağlayabileceği yararların araştırılması gerekir.

"Kirleten öder" kavramı doğrultusunda yasal mevzuat ve yaptırımların uygulanması : 1960'ların sonunda, artan bilinçlenme ve kamu kaygıları hükümetleri ve sanayii hem gelişmekte olan ülkelerde hem de sanayileşmiş ülkelerde çevre konusunda harekete geçmeye itmiştir. Bunun sonucunda çevre koruması ve kaynak muhafazası politikaları ve programları ortaya çıkmış ve onları yönetecek kuruluşlar kurulmuştur. Çevrenin doğal arıtma kapasitesi bir kez aşıldığında ortaya bir çevre maliyeti çıkmaktadır. Bunları mutlaka birilerinin ödemesi gerekir. Maliyetlerin kirletici kurum, kuruluş ve işletme tarafından ödenmesi bir yoldur. Ülkemizde çevre politikası diğer OECD ülkelerinde olduğu gibi "kirleten öder" prensibine dayandırılmıştır. Bu ilkenin amacı sanayilerin çevre maliyetlerini enternalize etmeleridir. Ayrıca kirliliği azaltıcı başka tedbirler de arttırılmalıdır. Enerji ve su fiyatlandırma politikaları sanayileri daha az su kullanmaya yöneltebilir. Uygulanan teknolojide yapılacak değişikliklerle veya üretimde alınacak önlemlerle, ham maddenin daha iyi bir şekilde değerlendirilmesi ve daha verimli proseslerin geliştirilmesi mümkün olabilir. Düşük faizli krediler, yatırım vergi muafiyetleri gibi özendirici tedbirler uygulanabilir. Buna karşılık kirleten kaynakların idare tarafından sürekli izlenmesi ve kirletenin yasa ve yönetmeliklere uymaması durumunda ilgili çevre mevzuatı uyarınca cezalar verilmesi gibi caydırıcı önlemler de alınabilir. Yukarıda belirtilen tüm caydırıcı önlemler ülkemizde halen uygulanmakta ancak çevre kirliliği kontrolu ile ilgili özendirici tedbirler uygulanamamaktadır.

Çevresel etki değerlendirmesi : Bilim ve teknolojide son yıllarda izlenen olağanüstü gelişmeler sonucu gelişmiş ülkeler kirletici nitelikteki sanayi dallarını kendi ülkelerinde terketmeye başlamışlar, ancak bununla kalmayıp uluslararası sanayi üretimi işbölümünde bunları gelişmekte olan ülkelere göndermeye başlamışlardır. Ülkemizde dışardan getirilip, kurulmak istenen çeşitli sanayi dalları mevcuttur. Bunlar ülkenin çeşitli yerlerinde kurulmakta ve yap-işlet-devret modeli çalıştırılmaktadır. Ülkemizde bu tür yatırımların yapılabilmesi için Çevre Kanununun 10'uncu maddesi uyarınca "Çevresel Etki Değerlendirilmesi" yapılması ve ÇED Raporu hazırlanması gerekir. Ayrıca Çevre Kanununun 11 inci maddesi uyarınca işletme izni ve haber verme yükümlülüğü getirilmiştir. Buna göre "Gerçekleştirilmesi planlanan kurum, kuruluş ve işletmeler mevzuatta öngörülen arıtma tesis veya sistemlerini müstakil veya ortak olarak kurmakla yükümlüdürler. Arıtma tesis veya sistemleri kurulup, işletmeye hazır hale getirilmedikçe kurum, kuruluş ve işletmelere, işletme ve kullanım izni verilemez. Bu madde gereği yurt dışından getirilecek herhangi bir sanayinin Türkiye'de kurulmadan önce bu yatırımın çevresel etki değerlendirilmesi işlemine tabi tutulması ve İdare'den işletme ve kullanım izni alması gerekmektedir.

İzmir şehri master planının hazırlanması ve organize sanayi bölgelerinin kurulması : İzmir'de endüstriyel kaynaklarla İzmir İç Körfeze gelmekte olan kirlilik yüklerinin büyük ölçüde azaltılabilmesi için çeşitli önlemler alınmıştır ve halen alınmaktadır. İzmir ve yöresinde başlatılmış olan endüstriyel atıksu arıtımı ve çevre koruma çalışmalarının önümüzdeki yıllarda, endüstriyel kaynaklarla İzmir Körfezine gelmekte olan kirlilik yüklerini büyük miktarda azaltacağı tahmin edilmektedir. Ancak İzmir kentsel atıksu arıtma tesisinin de acilen devreye girmesi İzmir Körfezinin geleceği açısından büyük önem taşımaktadır. Organize sanayi bölgelerinde yapılmış ve yapılmakta olan ortak arıtma tesisleri endüstrilerin atıksu sorunlarını birlikte çözme imkanı vermektedir. Bu nedenle Organize Sanayi Bölgelerinin gelişmesi ve metropolitan alan içinde kalmış endüstri tesislerinin Organize Sanayi Bölgelerine taşınması teşvik edilmelidir.

Kalkınma ve çevrenin birlikte ele alınması : Hava ve su ortamlarımızın ülkemizde de diğer ülkelerde geçmişte olduğu gibi bedava bir mal gibi görülmesi sonucu halen büyük bir kirlilik sorunu ile karşı karşıyayız. Gelişmiş ülkelerde görülen "önce sanayileşelim, sonra çevreyi koruyalım, düzeltelim" şeklindeki çevre politalarını ülkemiz gibi hızla gelişmekte olan ülkelerde uygulamak yanlıştır. Türkiye diğer gelişmiş ülkelerde yapılmış yanlışlardan veya sanayileşmiş ülkelerdeki başarılmış çevre iyileştirmelerinden örnek almalıdır. Sürdürülebilir sınai gelişme stratejisi içerisinde çevre öğesi ihmal edilmemeli ve doğal kaynaklarımızı korumak üzere "su kirliliği kontrolü", sanayi bazında mutlaka gerçekleştirilmelidir

Öncelikli Hususlar...

Kanalizasyon sistemine atıksularını deşarj edecek endüstri kuruluşlarının kanalizasyona deşarj standartlarını sağlayacak şekilde ön arıtım yapmaları gerekmektedir. Ön arıtma tesisleri, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 2.maddesinde; (a) Kanalizasyon sistemi yardımıyla toplanan atıksular için bu sisteme kabul edilebilme sınırlarına kadar, (b) Atıksuların herhangi bir diğer taşıma aracı ile tekil, ortak, organize sanayi bölgesine veya kamuya ait atıksu arıtma ve bertaraf tesisine kabulü için, bu işletmelerin giriş suları için öngörülen sınır değerlere uymak amacıyla, (c) Derin deniz deşarjları ile alıcı ortamlara doğrudan yapılan atıksu boşaltımlarından önce ise, bu konu ile öngörülen sınır değerlere kadar arıtmayı sağlamak üzere yapılması istenen her türlü arıtma tesisini ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.

Ön arıtma genel anlamda, birden fazla atıksu kaynağından toplanan atıksuların birleştirilerek tek bir sistemde arıtılması durumunda; her bir kaynağın atıksularının ortak arıtma sistemine iletimi ve arıtımı sırasında yapılacak işlemlerdir.

Ortak arıtma : 1. Endüstri bölgelerinde endüstrilerin bir kısmının veya tümünün atıksularının toplanarak arıtılması, 2. Kanalizasyona ve arıtma sistemine sahip yerleşim yerleri civarında bulunan endüstrilerin atıksularını yerleşim yerlerine ait kanalizasyona boşaltarak buna bağlı arıtma sisteminden yararlanması, şeklinde uygulanabilir. Böylece tanımlanan ortak sistemlere ve çevreye zararlı olabilecek özellik ve bileşenlerin zararsız düzeye indirilmesi ve gerekiyorsa atık yüklerinin ortak arıtma için uygun düzeye düşürülmesi için uygulanan arıtma ön arıtmadır. Ön arıtma genelde her kaynağın kendi imkanlarıyla yapması gerekli bir işlemdir.

Endüstri atıksularının atıksu altyapı sistemlerine verilebilmesi için uygulanması gereken temel ilkeler "Su Kirliliği Kontrolu Yönetmeliği"nin 25. maddesinde şöyle yeralmaktadır. Kanalizasyon sistemlerine atıksu boşaltımı için uygulanacak temel ilkeler şunlardır; (a) Kanalizasyon sistemi bulunan yerlerde her türlü atıksuların kanalizasyon şebekesine bağlanması, ilke olarak bir hak ve mecburiyettir, (b) Kanalizasyon sistemleri tahrip edilemez ve kullanım amaçları değiştirilemez, (c) Atıksu oluşumuna sebep olan gerçek ve tüzel kişiler, kanalizasyon sisteminden, arıtma ve/veya bertaraf amacıyla kurulmuş arıtma ve deşarj tesislerinden yararlanmalarının doğuracağı bütün harcamaları karşılamakla yükümlüdür.

Kirlenmenin kaynakta kontrolünün, geri kazanma, yeniden kullanım teknolojilerinin geliştirilmesi ve endüstrilerin az atık oluşturması sağlanmalıdır. İzmir için master planı hazırlanarak, Organize Sanayii Bölgelerinin kurulması teşvik edilmelidir.