Çöp ve Katı Atıklar...
Çöp ve Katı Atık Sorununa Yaklaşım...
"Katı Atık (Çöp) Sorununu" çözerken, doğal kaynakların korunması, onların rasyonel
kullanılması, üretimin ve tüketimin toprak-su-hava-canlı gibi ortamlara olumsuz etkilerini en
aza indirmek hedef seçilmektedir. Bu hedefe şu esasların uygulanması ile varılabilir; (a)
Tüm aşamalarında az atık oluşturan ve/veya oluşmasına neden olan üretim teknolojilerini seçmek
ve uygulamak, (b) Buna rağmen oluşan atıkları olabildiğince yüksek oranda geri kazanmak ve
(c) Hiç bir şekilde geri kazanılamıyan ve değerlendirilemeyenleri de çevreye en az zarar verecek
şekilde günümüzün çağdaş teknolojilerini uygulayarak bertaraf etmek.
Çöp ve katı atıklar ister evlerde, ister esnaf, atölye ve sanayi, hastahene, mezbaha ve benzeri
kaynaklarda oluşsun, bu atıkların doğal kaynaklarımızı (su, hava, toprak ve canlılar gibi)
koruyacak veya kirlenmesine meydan vermeyecek şekilde biriktirilmesi, toplanması, taşınması ve
bertarafı gerekmektedir. Düzenli depolama yerlerinde zemin ve yüzey sızdırmazlıkları, yönetmeliklerin
yönelgelerinde istendiği şekilde yapılmalıdır. Zemin ve yüzeysel sızdırmazlık tabakalarının etkinliği,
yörenin iklimine, toprak yapısına, bitki örtüsüne ve örtü sisteminin de yapısına bağlı olarak
değişebilmektedir. Kontrol kuyuları ile deponinin olumsuz olası etkileri kontrol edilmelidir.
Eğer çöp depolama yerlerinde oluşan metan ve karbondioksit gazı (biyogaz) derlenmez ve deponi
kütlesinden kontrollu ve bilinçli bir şekilde çıkarılmazsa 28 Nisan 1993 tarihinde Ümraniye
çöplüğündeki olaylar büyük veya küçük boyutlarda başımıza gelir. Düzensiz deponilerde şu
zararlar beklenebilir; (a) Biten deponi kısmındaki ağaçlandırma faaliyetlerine zarar verir,
(b) Belirli jeolojik veya toprak yapısına göre civardaki bitki örtüsüne zarar verir, (c)
Koku sorununa neden olur ve (d) Eğer binalara, su yapılarına girerse insan yaşamı için tehlike
arzeder.
Aslında mutfağımızda ve bahçemizde oluşan biyolojik çöpleri çöp bidonuna atmak çok yanlış ve
hatalıdır. Lavaboya veya mutfak öğütücüsüne atmak ve kanalizasyona gitmesini sağlamak da daha
büyük hatadır. Biyoçöp; sebze, meyve, yemek atıkları, sigara, püro, pipo ve benzeri atıklar
özellikle ABD'de lavabo altına takılan makinalarla öğütülmekte ve pissu ile birlikte kanalizasyona
verilmektedir. İzmir için böyle bir uygulama sakıncalıdır. Arıtma tesisi olmayan İzmir'de bu
tip öğütücülerin kullanılması körfezin çok daha fazla kirlenmesine neden olacaktır. Mevcut
kentsel altyapı koşullarında kullanılması kesinkes sakıncalıdır.
Ülkemiz koşullarında çöp ve katı atıkların bertarafında uygulanan uygun yöntemlerden biri de
"Kompostlaştırma" yöntemidir. Kompostun hammaddesi ise organik maddelerdir, özellikle
de kolay ayrışabilen sebze, meyve, yiyecek atıkları gibi maddelerdir. Bu hammaddenin kompost
tesislerine mutlaka girmesi gerekmektedir. Yoksa organik gübreyi elde etmemiz olanaksızdır.
Ayrıca elde edilen organik gübrenin sakıncasız kullanılabilmesi için, pil, gres yağı, madeni
yağ, ilaç atıkları, boya kutusu gibi tehlikeli atıkların kaynağında ayrı toplanması gerekmektedir.
Yoksa kompost toksik ve sakıncalı maddeler içereceğinden ortamlar için tehlike arzedecektir.
Şu anda İzmir'de oluşan yaklaşık 2,700 ton/gün çöpün 700-800 tonu Eskiizmir/Uzundere kompost
tesisi yakınındaki hazineye ait bir vadiye dökülmektedir. 200-250 ton/gün çöp ise kompost
tesisine gelmekte ve bunun yaklaşık % 35-40'ı deşe (kalan katı atık) olarak, yukarda anılan
deponiye boşaltılmaktadır. Tesise gelenin % 20-25'i komposta dönüşmekte, % 2'si geri
kazanılabilen madde olarak ayrılıp, satılmakta ve % 30-35'i de ayrışma sırasında su ve
karbondioksit olarak ortamdan ya sıvı ya da gaz (buhar) şeklinde uzaklaşmaktadır.
İzmir'de oluşan toplam çöpün geri kalanı da (kaçak dökümlerin dışındakiler) Harmandalı Çöp
Deponisi'ne dökülmektedir. Zemininde yapay bir sıdırmazlık tabakası ve deponi gazını toplayıp
zararsızlaştıran veya enerji üreten bir tesis yoktur.
Geri kazanılabilecek değerli maddeler evde oluştuğu anda kirlenmeyecektir. Kalitesi yüksek
olacak, ayıklanması kolay olacak ve hurda değeri de yüksek olacaktır. Aynı zamanda çöp
depolama yerindeki hacimden tasarruf yapılacak, deponinin ömrü uzayacaktır.
Organik kısmından da içindeki ağırmetal, metal içeriği artırılmadan kompost (organik gübre)
elde etme olanağı doğacaktır. Kül, curuf, porselen, toz toprak gibi maddeler de inert maddeler
olduğu için deponilerde gereğinde örtü veya sedde maddesi olarak kullanılabilecektir.
İzmir'de yakın zamana kadar kullanılan ve çöplerin kontrolsüz ve düzensiz olarak atıldığı 6
adet çöp döküm alanı vardı. Bu alanlar şehrin hızla gelişmesi sonucu,yerleşim alanlarının
içerisinde kalmakta, gün geçtikçe çevreye olan zararları artmakta idi. Bu alanların da mutlaka
ıslahı gerekmektedir.
Harmandalı Düzenli Depolama Alanı İzmir il sınırları içerisinde 38°32' - 38°33' boylamları
ile 27°05' - 27°10' kuzey enlemleri arasında, Karşıyaka ilçesine bağlı Harmandalı köyünün
2.5 km doğusunda yer almaktadır. Şehir merkezine 25 km uzaklıkta olan alana
İzmir-Karşıyaka-Menemen devlet karayolunun 12.km'sinden ayrılan Harmandalı köyünden
ulaşılmaktadır.
Suyu alınmamış arıtma çamurlarında organik madde ve azot miktarı fazla iken, suyunun alınması
ve kurutulması derecesine göre organik maddenin ve azotun büyük bir kısmı (% 40-50) kayıp
olmaktadır. Kurutulmamış arıtma çamurunda organik madde miktarı % 56-59 iken; 2 yıldan fazla
kurutma yataklarında kurutulmuş arıtma çamurlarında ise % 30-27' ye düşmektedir. Aynı şey N
için birincide % 3.58 KM iken, ikincide ise % 2.18 KM'dir. Teknik kurutulmuş pissu çürük
çamurlarında organik madde % 42.28 iken, suyu alınmamışda ise % 51.43'tür. Azot birincide
% 2.18 KM, ikincide % 6.36 KM'dir.
Uygulayıcı teknik ve biyolojik sorunları da göz önünde bulundurmak zorundadır; (a) Suyu alınmış ,
veya alınmamış çamurlar için uygun toprağın ve veriş yüksekliği, (b) Veriş zamanı ve toprağı
işleme tekniği ve (c) Uygun kültür bitkisinin seçimi. Aynı kriterler çöpten elde edilen
kompostun bölge toprağında kullanılması sırasında da geçerlidir ki toprak zararlı madde
deposu haline gelmesin.
Ege Bölgesi'nde özellikle İzmir'de arazi çok kıymetlidir. Bu nedenle de tekonoloji veya
bertaraf yöntemi seçiminde az arazi gerektiren az kalıntı oluşturan deponi çok az ihtiyaç
duyuran yöntemler seçmek ve öntemlerin kombinasyonunun bütünsel olarak kaynaktan itibaren
yapmak zorunluğu vardır. Yoksa bütünsel soronu ele almayan çözümler hep kısmı ve aldatıcı
çözümlerdir. Kökten ve kalıcı çözümlere ihtiyaç vardır. Bu da ancak bütünsel bir yaklaşım
ile olur. Kaynağında ayrı toplama; değerli maddeleri ayırma; biyoorganik çöpleri
kompostlaştırma; ısıl değeri yüksek kompostlaştırılması sakıncalı olan çöplerin yakılması;
geri kazanmadan; kompostlaştırmadan; yakmadan geriye kalanların ise sağlıklı ve düzenli bir
şekilde depolanması gerekmektedir. İşlemler İzmir için bu şekilde kombine edilirse ancak o
zaman soruna çözüm çağdaş anlamda bulunur.
İzmir'de Oluşan Katı Atıkların Geri Kazanımı ve Değerlendirilmesi...
Katı atıklar ve bazı sınai atıksular zararlı maddeler içermedikleri durumlarda yararlı
maddelere dönüştürülebildikleri gibi geri kazanım ile tekrar kullanılabilirler. Bu tür
atıklar arasında kağıt ve ambalaj atıkları, zirai atıklar, nişasta içeren evsel atıklar,
mineral atıklar, bazı endüstriyel atıksular (maya, bira, süt, peynir, şeker ve benzeri gıda
sanayii) sayılabilir.
Belirtilen atıkların yararlı ürünlere dönüştürülmesi için öngörülen prosesler şu şekilde
özetlenebilir; (a) Kağıt ve ambalaj atıkları gibi selüloz içeren katı atıkların etanol ya
da organik asitlere dönüştürülmesi. Bu proses atıkların öğütülmesi, hidroliz (asit ya da
enzimatik) ile glükoz şurubuna dönüştürülmesi, glükozun fermantasyon ile etanol ya da organik
asitlere (asetik, laktik, propiyonik, sitrik asit vb) dönüştürülmesi ve ürünlerin su fazından
ayrılması basamaklarını kapsar. (b) Zirai atıklar (buğday, arpa, yulaf, pamuk, saman vb.)
selüloz ve nişasta içerdiklerinden biyoprosesleme ile etanol ve organik asitler gibi yararlı
ürünlere dönüştürülebilirler. Yukarıda belirtilen basamakları içeren bu prosesleme süreci ile
elde edilen ürünler enerji ve kimyasal madde ihtiyaçlarının karşılanmasında önemli bir yer
tutar. (c) Nişasta içeren evsel atıklar (sebze, meyva, unlu yiyecekler vb.) önce hidrolizle
(asit ya da enzimatik) glükoz şurubuna dönüştürülüp sonra fermantasyon ile etanol ve organik
asitlere dönüştürülebilirler. (d) Düşük yüzdeli mineral atıklar (özellikle mineral sülfürler)
maden yataklarının civarında yığın halinde su fazında bazı özel bakterilerle temas ettirilerek
metallerin (bakır, demir, çinko, nikel, kobalt vb) geri kazanımı sağlanabilir. (e) Bazı gıda
sanayii atıksuları (maya, bira, peynir, süt, şeker vb) zararlı maddeler içermedikleri ve de
BOI içerikleri yüksek olduğundan bazı özel organizmalar ile yüksek proteinli besi maddesi
(hayvan yemi) eldesinde kullanılabilirler. Bu amaçla mayalar, bazı özel bakteriler ve küfler
kullanılabilir.
Yukarıda belirtilen aerobik biyoprosesleme seçeneklerine anaerobik prosesleme de eklenebilir.
Yüksek BOİ içeren atıklardan (katı ya da atıksu) anaerobik biyoprosesleme ile metan gazı elde
edilebileceği gibi bazı özel durumlarda temiz bir yakıt olan hidrojen gazı da elde edilebilir.
İzmir'de Hastane Atıkları Sorunu...
Zararlı ve tehlikeli atık; patlayıcı, parlayıcı, kendiliğinden yanmaya müsait, suyla temas
halinde parlayıcı gazlar çıkaran, oksitleyici, organik peroksit içerikli zehirli, korozif,
hava ve su ile temasında toksik gaz çıkaran, toksik ve ekotoksik özellik taşıyan ve Çevre
Bakanlığınca tehlikeli ve zararlı atık olduğu onaylanan atıklardır. Zararlı atıkların
üretildiği en önemli kaynaklardan birisi hastanelerdir. Hastanelerde teşhis ve tedavi amaçlı
çok çeşitli toksik ve zararlı madde kullanılmaktadır. Dolayısıyla hastane atıkları "zararlı
atıklar" olarak sınıflandırılmaktadır. Atık kaynakları sadece hasteneler değildir; diş
klinikleri, veterinerler, ilaç ve biyokimya laboratuvarları ile hemşire evleri gibi birçok
kaynaktan hastane atıklarına benzer atıklar atılmaktadır.
Hastane atıklarının insan ve çevreye zarar vermeden uzaklaştırılabilmesi için, her atık
türünde olduğu gibi, toplama, depolama, taşıma ve uzaklaştırma (bertaraf) aşamalarında ya
da üretilen atık miktarının azaltılması için hangi yöntemlerin uygulanabileceğine, öncelikle
atığın nitelik ve niceliğinin belirlenmesinden yola çıkılarak karar verilebilir. Hastane
atıklarının yönetimi için nitelik ve niceliğinin bilinmesinin önemi bu kadar açık olmasına
karşın ülkemizde konuyla ilgili maalesef yeterli bilgi bulunmamaktadır.
Yukarıda tanımlanan problem ve ihtiyaçtan hareket edilerek İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp
Fakültesi Hastanesinin katı atıkları incelenerek özgül çöp miktarının belirlenmesine çalışılmıştır.
Yapılan çalışmalar neticesinde hastanelerde kişi başına yaklaşık 1.4 kg/gün çöp oluştuğu
belirlenmiştir. Cam atıklar ayrı toplanıp değerlendirildiğinden dolayı, bu veri içinde cam
atıkları bulunmamaktadır. Bu ve buna benzer durumlar da göz önüne alındığında emniyetli
tarafta kalmak için ortalama hasta başına 2 kg/kişi.gün katı atık oluştuğu kabul edilmiştir.
Bu veriden hareketle İzmir'de oluşan tüm hastane atıklarının miktarı tahmin edilebileceği
gibi, benzer çalışmanın tüm hastanelerde yapılması ile çok daha doğru sonuçlar elde edilebilecek
ve zararlı ve tehlikeli atıklar içinde önemli bir yer teşkil eden hastane atıklarının uygun
bertarafı veya minimizasyonu sağlanabilecektir.
Hastane atıklarının bertarafı için öncelikle belirlenmesi gereken nicelik ve nitelik
analizleri yapıldıktan sonra tercihan yakma işlemi, eğer ekonomik olarak bu işlem mümkün
değilse, düzenli depolama işlemleri uygulanarak bu atıkların çevreye zarar vermeksizin
bertarafı sağlanmalıdır.