Şafak Aktaş'la 17 Eylül Buca Şirinyer
Gezisi 2. Bölüm
Şirinyer'den
Buca'ya olan yürüyüşümüzden sonra dinlenmek üzere Buca tren
istasyonunda mola verdik. Buca İstasyonundaki çay bahçesinde bir
şeyler yiyip dinlendik. Trenler grubunun geleceği ve dernekleşme
hakkında sohbet ettik. Dijital makinemin sorun çıkarması
yüzünden yakınlardaki bir fotoğrafçıdan film aldım ve fotoğraf çekmeye
devam ettim. Benim manuel makineye yeni film aldık.
Şafak yeni mezun bir öğrenci, ben de asistan maaşına talim eden biri
olarak yabancı araştırmacıların ultra modern, reflex kameraları elbette
bizde bulunmuyordu. Dönüş yolunda ve sonraki güzergahımızda
kızımın oyuncak niyetine kullandığı o otomatik poz ayarlı makineyle
elimden geldiğince belki de bir tarihin bitişini belgelemeye devam
ettim. Aklıma 25 yıl önce üniversitede bir sömestr aldığım
fotoğrafçılık dersleri geldi. O an elimde ışığı, enstantaneyi, diyafram
aralığını kendimin ayarlayacağı bir kameram olmadığı için bir kez daha
üzüldüm. Ancak amatör ve demiryolu sevgisine dayanan bir tarihçiliğin
tuzu, biberi de bu olmalıydı. Hafif moralim bozuk yola devam ettik.Yukardaki resimde Buca tren istasyonu ve Dokuz Eylül
Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi kampüsünün girişi görülüyor. İşte karşımızda
Buca tren istasyonu. Çevresindeki binalar ve yoğun yapılaşma yüzünden
caddeden pek fark edilmiyor. Eski yıllara ait bir fotoğraf elimde yok.
Ama sanıyorum o zamanlarda çevreden daha rahat fark ediliyordu.
Buca tren
istasyonunun daha yakın plan bir görüntüsü. Türkiye'deki ilk tren
istasyonlarından biri olan Buca tren istasyonuna yakın zamanda trenler
uğramayacak. Buca tren
istasyonunun girişi, sağda Buca Eğitim Fakültesi ve İzmir Meslek
Yüksekokulu kampüs girişi görülüyor. Bu bölge tren istasyonu ve okul
çevresi olduğu için epey yeşil. Buca'nın diğer tarafları gibi çorak
değil.
Buca tren
istasyonundan içeri girdik ve yürüyoruz. Karşımızda tarihi Buca tren
istasyonu ve yolcu bekleme salonu görülüyor. İlerde görülen tren
saatlerini gösteren levha eskiden tamamen doluydu. 1970'li ve 1980'li
yıllarda Alsancak'tan Buca'ya günde 16 tren seferi yapılırdı. İçinde
bulunduğumuz 2005 yılında sadece hafta içi olmak üzere günde sabah iki,
akşam iki olmak üzere 4 sefer görünüyor.
Sağda depo ve
lojman olmak üzere kullanılan yapılar görülüyor. Yakın yıllarda zemin
elden geçmiş ve son zamanlarda moda olan dökme beton taşlar kullanılmış. Buca tren
istasyonunda hattın sonunu belirleyen tamponlar. Bu kesimde platform
yüksekliği resimde de farkedildiği gibi oldukça fazla.
Buca tren
istasyonu istasyon sahasında bir bakış. Eskiden burada gelen treninin
önündeki makinayı gidiş yönüne almak için bir makas bulunurdu.
Son yıllarda bunu kaldırmışlar. Çünkü artık Alsancak Buca arasında
manevra gerektirmeyen MT5500 ve MT5700 dizilerini çalışıtırıyorlar. Buca tren
istasyonundan ileriye doğru bir bakış. Üzerinde bulunduğumuz platform
bir kaç adım sonra alçalıyor. İlerdeki platformun döşemeleri 1970'li ya
da 60'lı yıllardan kalma. Pek bir bakım görmediği anlaşılıyor. Son
elektrifikasyon sırasında takılan ufak hoparlörler de resimde fark
ediliyor.
Tarihi Buca tren
istasyonunun görüntüsü. Tatil günü Cumartesi olduğu için kimsecikler
yok. İstasyon binasının kapısında duran yol arkadaşım Şafak Aktaş.
Binanın zeminindeki mozaikler de tarihi bir değer taşıyor. Buca
trenleri kaldırıldıktan sonra bu binaya ne olacağı ve ne şekilde
değerlendirileceği bilinmiyor. Buca tren
istasyonuna başka bir açıdan bakıyoruz. Binaya doğru platformun
gittikçe yükseldiği bu fotoğraftan rahatlıkla anlaşılıyor. Güzel
sevimli bir tren istasyonu bu. Yeşillikler içinde, öylesine sakince
duruyor ve trenle gelecek yolcuları bekliyor. Ancak bugün Cumartesi
tren yok. Yakın zamanda da hiç olmayacak.
İşte geçmişten kalan başka bir iz daha. "Atma ve Kaydırma
manevra yapmak yasaktır." Eskiden bu levhadan bir çok istasyonda
bulunurdu. Bir benzeri yakın zamanlarda Şirinyer tren istasyonundaydı.
Levhayı ilk başta fark etmemiştim. Sonra Şafak'ın uyarısı ile levhayı
fotoğraflıyorum. Yavaş yavaş Buca istasyonuna veda vakti geldi.
Çam ağaçlarının altında sakince bekleyen bu sevimli
yapıdan ayrılmayı pek istemiyoruz. Ancak dönüş yoluna
düşmek lazım. Yine demiryolundan yürüyüp Şirinyer
istasyonuna gideceğiz.
Buca tren
istasyonunun çıkışındaki CTC direği ve yandaki hattın cüce sinyali.
Sağda görülen kısım Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi ve
İzmir Meslek Yüksekokulunun kampüs alanı. Solumuzda görülen çamlık alan
ise İzmir Buca Devlet Hastanesinin bahçesi. Eskiden burada
kollu makaslardan vardı. Son elektrifikasyondan sonra buradaki makas da
merkezden yönetilmeye başlandı. İlerdeki ufak kulube eski makasçı
kulübesi. Daha sonra ilerdeki kontrolsüz hemzemin geçitte çalışan
görevlilere barınak oldu.
Resimde kontrolsuz
hemzemin geçit görülüyor. Demiryolu düşmanları bu hemzemin
geçitlerden Buca'da 5 tane olduğunu söylüyorlar ve trafiğin bu
yüzden tıkandığını ifade ediyorlar. Ancak bu yol açılmadan önce bu
kesimde karayolu rahatlıkla alttan geçebilir. Çevrenin geniş olması bu
tür bir inşaata kolaylık sağlayabilirdi.
Şirinyer'e inerken geriye dönüp demiryolunu
resimliyoruz. Sağımızda görülen Buca Devlet Hastanesine giden çam
ağaçlı yol. Şafak'la beraber Şirinyer'e doğru inerken geriye
dönüp Buca tarafının fotoğrafını alıyorum. Buca'ya doğru hafif bir
rampa var.
Yine geriye doğru Şirinyer istikametinden Buca'ya
doğru bir bakış. Solumuzdaki geniş cadde ve sağ tarafta hatta bitişik
binalar bize Efeler durağına yaklaştığımızı gösteriyor. İşte Efeler istasyonu uzaktan göründü.