19 Eylül 2005 Buca-Basmane
19 Eylül Cuma
günü,
Buca tren
istasyonundan içeri giriyorum. Biraz sonra Alsancak’tan hareket
etmiş
olan 17:20 Buca treni gelecek. İstasyon şefine izin kağıtlarımı
gösterdikten sonra gelecek olan treni beklemeye başlıyorum. Bir süre
sonra bu mekanda artık tren düdükleri duyulmaz olacak. Aliağa –
Menderes metro projesi uyarınca, Buca proje kapsamı dışında. 17
Eylül
Cuma günü Şafak Aktaş’la Şirinyer – Buca hattını baştan başa kat
etmiş
sonra aynı yoldan geri dönmüştük. Gördüğümüz şey bu hattın
İzmir’deki
diğer hatlara göre daha kötü olduğuydu. Böyle bir ulaşım koridorunun
gözden çıkarılması oldukça üzücü. Ama ne yapalım, öyle karar
vermişler.
Bize düşen anıları fotoğraflarda yaşatmak. Ben bunları düşünürken
tren
istasyona giriyor. Güneş karşıdan
geldiği ve
elimde amatör
kamera olduğu için o anı görüntüleyemiyorum. Gelen tren bir Fiat
MT5700.
Yolcular iniyor ve ilk fotoğrafı çekiyorum. Daha sonra da trenin ön
tarafını görüntülüyorum.
Üzerindeki levhada Alsancak
– Buca – Alsancak yazıyor. Eskiden bu levhalar beyaz üstüne siyahtı,
şimdi lacivert kullanıyorlar. Arkadaki çam ağaçları ve akşam
güneşinin
eşliğinde güzel ama hüzünlü bir manzara var karşımda. Buca tren
istasyonundayım ve bir tarihin bitişine tanıklık ediyorum.
Bir kaç dakika
sonra trenin hareket saati geliyor. Keskin bir düdük sesi
duyuluyor. Motorun
devri artıyor. Hızla platformun öbür tarafına doğru gidiyorum.
Amacım
güneşi arkama alıp bu tarihi anın fotoğraflarını çoğaltmak. Tren iki
yanı
çam ağaçlarıyla süslü bir
koridordan hareket etmiş
bana doğru geliyor. Hızlı hızlı tekrar geriye doğru gidiyorum.
Şimdi tren iyice
yakınımda. Öyle hızlanmış bir hali
yok, çünkü ilerde
kontrolsuz bir hemzemin geçit var. Trenin istasyon sahasını terk
edişini de görüntülemek istiyorum ama arkada kuvvetli bir güneş
var. Olsun yine de bu
yönden bir fotoğraf alıyorum. Güneş
iyice alçalırken
Alsancak – Buca treni istasyonu terk ediyor. Hemen platformdan
raylara atlıyorum ve karşı tarafa
geçiyorum. Geç
kaldım tren iyice uzaklaştı. Şimdi hem zemin geçidi geçmiş Efeler
istasyonuna doğru yol alıyor. Son bir resim. Güle
güle Buca – Alsancak treni. Seni çok ama çok
özleyeceğiz. Şimdi Efeler durağına gidip bir sonraki treni beklemek
lazım.
Buca Efeler Durağı
Trenin
gözden
kaybolmasının ardından ben de oradan uzaklaşıyorum.
Yürüyerek Efeler istasyonuna doğru yola çıkıyorum. Hava sıcak
acıktım
ve susadım. Efeler durağının paralelindeki geniş caddenin oradan bir
bakkal arıyorum soğuk bir şeyler içmek için. Bir kahvenin yanındaki
kokereççi dikkatimi çekiyor. Çeyrek ekmeğe kokoreç yaptırıp
alüminyum
kutu içindeki gazozumu alıyor ve Efeler durağına geri dönüyorum. Ve
bir
sonraki Alsancak – Buca – Basmane trenini bekliyorum. Yaklaşık 40
dakika Efeler durağında zaman geçiriyorum. Şirinyer tarafında güneş
var
yine bu çektiğim fotoğraf kalitesini düşürecek. Ama elden ne gelir
zaten tren de uzaktan görünmüş.Efeler
istasyonu aslında sevimli
bir durak. Yeşillikler içinde ve ahşap
malzeme ile yapılmış. Biraz bakımsız ama olsun o kadar. Tren durağa
girmek üzere, kısa kısa düdkler çalıyor çünkü tam duraktan yayların
geçmesi için ihata duvarında boşluk bırakılmış.
İşte tren
gelip
durakta duruyor. İçinden epey yolcu
iniyor. Demek hala
bu hattı kullanan var. Yolcular indikten sonra kalkış düdüğü
duyuluyor
ve tren Buca’ya doğru yola koyuluyor. Üstteki fotoğraflardaki ray
üzerindeki dalgalanmalar rayın bozukluğundan değil, fotoğrafları
tararken çözünürlük ayarları yüzünden meydana geldi. Trenin
geçişinden
sonra yayalar geçitten
karşıya geçiyor.
Trenimiz de apartmanların ve ağaçların arasından gözden kayboluyor.
Bu
hat daha sonraki yıllarda da hiç olmazsa sembolik bir biçimde
çalıştırılamaz mı ? Dönüşü
bekliyorum. İşte tren uzaktan
göründü. Bir fotoğraf daha
çekiyorum o yaklaşırken. Sonra trene biniyorum. Tren Alsancak garına
değil de Basmane'ye dönüyor. 15 dakikalık bir yolculuktan sonra
Basmane'ye varıyorum. Görevliler hemen Alsancak - Buca tabelalarını
değiştirip Basmane - Söke tabelalarını takıyorlar. Basmane garında
da
bir kaç fotoğraf çektikten sonra eve geri dönüyorum.