HalkapınarLokomotif Deposu



Halkapınar Lokomotif Deposu dizel depo ana hangarlara doğru bir bakış. Foto: Orhan Berent

    Hattın kapanacağı son gün trenlerimden ve demiryolundan ayrı kalmak istemedim.  23 Temmuz günü trenlerin çalışacağı son gündü İzmir’de. Dün yani 22 Temmuz günü Halkapınar depoyu son bir kez  ziyaret etmiş ve fotoğraf çekimi yapmıştım. Dönüşte ise Halkapınar’dan Basmane’ye giden bir raybüsün kabininde video çekmiştim.  Dün itibarıyla çalışmalarımı tamamladım sanıyordum. Fakat makineden çektiğim videoyu seyrederken İzmir’in trenlerle olan anısına umulmadık bir katkı yaptığımı fark ettim. Sıradan biri olarak Halkapınar’dan Basmane’ye bir trenin çıkışına tanık olmak ve bunu kabinden görüntülemek imkansız gibi bir şeydi. Sonra başka tür etkenler de vardı. Birincisi iki sene sonra ne olacağı belli değildi. Ayrıca birkaç yıl sonra da bu tip bir olanağı bulamayabilirdim. İkincisi madem ki en yetkili makamlardan izin belgem vardı neden Alsancak’a doğru giden bir makineden de çekim yapıp o civarı da görüntülemiyordum. Bu görüntüler şimdi bir şey ifade etmese bile ilerde eski hatıralarımızı canlandırmak için iyi bir belge olacaktı. Ayrıca belki ilerde bahsederim, gerek TCDD Genel Müdürlüğü gerekse TCDD 3. Bölgedeki bazı dostlarımızın epey yardımı olmuştu. Ama ilerde belediye ile kurulacak ortak şirkette bu tip bir olanağı yakalamak zor olabilirdi. Çünkü bir şekilde bu tip olayları Internet’ten takip eden dostlarımızın fark edebileceği gibi adım TCDD ile anılır olmuştu ve İzmir’in geçmiş ve şimdiki yerel yönetimlerine İzmir Demiryolları hakkında yazdığım şeyler pek sempatik gelmiyor olabilirdi. Falan filan, anlayın işte. Halkapınar’dan Alsancak’a ufak bir tren  yolculuğu yapmasam ölürdüm, geberirdim.


Halkapınar Lokomotif Deposu yıkama alanı ve bunkere doğru bir bakış. Foto: Orhan Berent

    Bugün öğleden sonra Cemal ağabeye telefon edip maruzatımı söyledim. Kendisi Cumaovası tarafında olduğu için depoya gelemiyordu ama benim için talimat bırakacaktı. Uça uça tekrar Halkapınar depoya gittim. Dünkü servis şefi arkadaşlar yine görevdeydiler ve harıl harıl çalışıyorlardı. Bir tanesi Demiryolu Meslek Lisesinin son mezunlarındandı. Onlara Alsancak’a gidecek Cumaovası ünitesi ile yolculuk edeceğimi söyledim. Olumlu karşıladılar ama sanki Alsancak kapanmış gibi miydi? Bana 10 dakika sonra Basmane’ye gidecek bir raybüs olduğunu istersem Basmane’ye gidebileceğimi söylediler.


Halkapınar Lokomotif Deposu yıkama alanına bir bakış. Foto: Orhan Berent

    Ne yapayım ben Basmane’yi o tarafı görüntülemiştim bana Alsancak lazımdı. Çift terminusu olan bu şehrin iki büyük anıtsal garına gidişi görüntülemek istiyordum. Bir süre kararsızca bekledim sonra baş makasa depo şefliğine yolladılar. Dün tanıştığım şef  Mutlu bey oradaydı. Durumu aktarınca “nasıl olur Alsancak’tan son bir sefer var Cumaovası’na,  kağıtları da burada” dedi.  Sevinmiştim. Fiat MT55000’e binecek bu sefer Halkapınar’dan Alsancak’a kadar olan yolu trenin içinden görüntüleyecektim.


Halkapınar Lokomotif Deposu motorlu sundurmaya çıkıştan bir bakış. Foto: Orhan Berent
   
23 Temmuz Alsancak Garı Son Gün


Alsancak Garı 1. yolda Cumaovasına gidecek son tren Fiat MT5500. Foto: Orhan Berent

    MT55000’i beklerken Halkapınar personelinin birbiriyle olan vedalaşmalarını izledim. Depoda bir miktar personel bırakacaklardı ama bir kısmı Gaziemir-Cumaovası’na, bir kısmı da vekaletle başka yakın yerlere gideceklerdi. Depo dünkünden daha boştu. Mutlu şefim istersem boş hangarları da görüntüleyebileceğimi söyledi. Ama içim elvermedi, ne yapacaktım boş hangarları. Zaten geceye doğru son makineler de Cumaovası’na sevk edilecek ve burası iyice ıssız kalacaktı. Bulunduğumuz makasın yanındaki kulübe motorlu tren hangarlarına yakındı. Gözlemlediğim kadarıyla bu taraftaki  personelin, tornacıların, teknisyenlerin, manevracıların birbiriyle epey samimiyeti vardı. Vakit mesai sonuna yaklaştığı için yolu buradan geçen mesaisi bitmiş personelin vedalaşmalarına da tanık oluyordum. “Cumaovası’nda görüşürüz”, “Menemen’e yolun düşerse ben oradayım”, “ben artık Manisa tarafındayım” gibisinden konuşmalar işitiyordum. Bir tane yaşlı amca tam 35 senedir burada görev yapıyormuş, deponun en kıdemlisiymiş. Yıllardır beraber çalıştıkları mesai arkadaşı Basmane tarafına giden raybüse bindi ve aşağıda kalan yaşlı manevracıya bundan sonra nerede görüşebileceklerini sordu. O da “demiryolcu değil miyiz elbet bir yerde karşılaşırız” dedi. Sonra raybüs Basmane’ye gitmek üzere depodan çıktı. Elimde olmadan dalgın dalgın ağzımdan şu sözler çıktı. “Acaba iki sene sonra buraya geri dönebilecek miyiz”  deyiverdim. Neden birinci çoğul şahıs kullanmıştım ki. Demiryolcu olmamak bir yana sülalemde bile demiryolcu yoktu. Ama bir şekilde onlardan biri olmuştum işte. Mutlu şefim “kimbilir” diye mırıldandı. Mesaisi bitmişti, kulübedeki kapıları kilitledi vedalaştık. Geriye manevracı amca ile biz kalmıştık bu tarafta. Bu arada ilerde bir hareket oldu ve Fiat MT55000 yavaş yavaş çıkışa doğru ilerlemeye başladı. Trenin defterini manevracı amcadan aldım ve rayın karşısına geçtim. Birkaç saniye sonra kabin kapısı benim hizama gelmişti yukarı tırmanıp defteri makiniste teslim ettim. Pencerden manevracı amcaya el salladım. Son Cumaovası treni Halkapınar depodan çıkarken ben de o trenin içindeydim.


Alsancak Garı bomboş yolcu salonundan peronlara bir bakış. Görünen tren Alsancak'tan son tren. Foto: Orhan Berent

    Bu şehirde demiryolu tarihinin epey değişeceğini, yüzyılı aşkın süreden beri gelen bir takım şeylerin kökten değişeceğini tahmin ediyordum. Ama bu son günün ağırlığı bir başka nedense. Fiat’la Alsancak gar sahasına girdiğimizde burasının da bomboş olduğunu gördük. Hayalet kasab alara benzeyen bir görünüm vardı karşımızda. Her zaman çeşit çeşit yük vagonlarıyla dolu olan Alsancak garında  ufak bir yük vagonu bile kalmamıştı. Bırakın gar sahasını Alsancak yolcu peronunda bekleyen bir aile dışında kimsecikler yoktu. Ne hareket memuru, ne makasçı, ne güvenlikçi.  MT55000 birinci yola girdi makinist arkadaşlarla vedalaştık ve trenden indim.  Yolcu salonu da bomboştu, gişeler kapalıydı. Alsancak’taki son yolcu treninin son fotoğraflarını da ben çektim.


Alsancak Garı 1. yolda Cumaovasına gidecek son tren Fiat MT5500 yanda bir DE11000. Foto: Orhan Berent

SON SÖZ
  
    Gerçek hayatta tanıyanlar bilir, hafif alaycı biraz da sert tonla konuşan, hadi gerçeği söyleyeyim argoya günlük konuşma dilinde sık sık başvuran biriyim. Bu satırları yazarken boğazımın düğümlendiğine de kimseyi inandıramam elbette. Gözümün yaşarması ise muhakkak içtiğim sigaradan ileri geliyordur.  Bugün 23 Temmuz 2006. 150 yıl sonra son yolcu trenini Alsancak’a getirenlerden biri de bendim. Meğer bir tarihin bitişine tanık olmak ne kadar ağır geliyormuş insana.