29 Ekim2006 Seydiköy (Gaziemir)
Önder Caddesindeki yükseltide
Gaziemir - Seydiköy demiryolunun üstündeyiz.
Foto: Orhan Berent. Yönümüz:
Gaziemir'e
doğru bakıyoruz.
Doktor Acar Hamşioğlu, Önder caddesindeki eski demiryolu
kalıntılarını incelerken.
Bu kesimde ortadaki çimenlik yükseltide demiryolu yer yer
yüzeye çıkıyor. Foto: Orhan Berent
Yönümüz: Gaziemir'e doğru bakıyoruz.
29 Ekim günü
Doktor Acar ile daha önce buluşmayı kararlaştırmıştık. Sabahleyin
bayram kutlamalarına katılacak ve öğleden sonra arkadaşımız Ömer
Tolga Sümerli'yi alarak Gaziemir istasyonuna gidecektik. 29
Ekim'in başka bir özelliği daha vardı. Yola Selam ekibi “İki Teker
İle Çok Tekerin Ardından” yolculuğuna bugün Alsancak Garından
başlayacaktı. Fakat biz bayram kutlamaları yüzünden onları
uğurlamaya katılamadık. Daha sonra Ömer Tolga arkadaşımızdan
öğrendiğimize göre yola çıkışları epey şaaşalı olmuş. Motorsiklet
toplulukları, gezinin sponsoru firma, Kuşadası Belediyesi Levent
Vardar ve Zafer beyi yanlız bırakmamışlar ve gezinin başlangıcı
güzel bir uğurlama töreni ile açılmış. Ömer Tolga daha sonra
yayınlanacak belgesel için Alsancak Garı hakkında bilgiler vermiş
ve televizyon çekimlerine katılmıştı. Bizler de belki onları
Gaziemir tren istasyonunda yakalarız düşüncesiyle 29 Ekim saat
13'de yola çıktık. Ömer Tolga arkadaşımızı alıp Gaziemir'e doğru
gidecektik.
Önder caddesindeki demiryolu hattına yakından bir bakış. Hatta
kullanılan çelik traversler hemen
dikkati çekiyor. Raylar çok eski. Bir tanesinde
1912 damgası vardı. Foto: Orhan Berent
Yönümüz: Gaziemir'e doğru bakıyoruz.
Ömer Tolga'nın
işyerinde Gökşin Akdeniz'de bize katıldı. İşlerinin yoğunluğu
nedeniyle gezimize katılamayacaktı ancak onunla konuşmak neşemize
neşe kattı. Gökşin ile “demiryolu kenarında yürürken başıboş köpek
sürüleriyle nasış baş edilir ve nasıl kurtulunur” konusunda ufak
bir akademik tartışma bile yaptık. Gökşin Eskişehir Tülomsaş ve
demiryolu hattının kenarında dört bir yandan saldırarak kendisini
huzursuz eden köpek sürülerini nasıl ektiğini bizlere anlattı. Ben
de Buca tren istasyonundaki koca köpekten nasıl kurtulduğumu
anlattım. Gökşin'den ayrıldıktan sonra üçümüz Gaziemir'e doğru
yola çıktık. Amaçlarımız arasında kayıp Gaziemir-Seydiköy
demiryolunun son kalan izlerini görüntülemek de vardı.
Önder caddesinde Acar Hamşioğlu ve Ömer Tolga Sümerli
kayıp Seydiköy demiryolunu inceliyor.
Güneş yüzünden fotoğrafın çekiliş yönü
Gaziemir istasyonu ve Gaziemir Tansaş yönüne doğru.
Foto: Orhan Berent. 29 Ekim 2006 Yönümüz: Gaziemir'e
doğru bakıyoruz.
Gaziemir
Tren İstasyonuna vardığımızda bir süre etrafı inceledik.
Cumaovası-Aliağa inşaat çalışmaları yüzünden güney trenleri
Gaziemir'de son durak yapıyor ve daha öteye geçemiyordu. Bir süre
orada oyalandıktan sonra kendinden GPS'li anılarımız eşliğinde
eski Seydiköy demiryolu hattının izini sürmeye başladık. İlk defa
tek başına 1978'lerde buraya gelmiştim. Tren Gaziemir istasyonunun
sol tarafındaki yola girer ve buradan Seydiköy'e devam ederdi. Biz
de sırtımızı Gaziemir tren istasyonuna vererek eski hattın
kalıntılarını takip etmeye başladık. Tabii ki 1986'da terk edilen
hattın yerinde yelelr esiyordu. Ancak kalıntıları bir dedektif
titizliğiyle inceleyip eski demiryolunu takip edip Seydiköy
istasyonuna ulaşmaya and içmiştik.
Önder caddesinden ayrılan demiryolu 7, 8 ve 6/2 numaralı
sokaklar civarında. Foto: Orhan Berent
Yönümüz: Gaziemir'e doğru bakıyoruz.
Hattın
başlangıcında platformun ve peronun izleri hala görülebiliyordu.
Dönüşte çay içeceğimiz çay bahçesini sağımıza alarak Gaziemir
Tansaş'a doğru yürümeye başladık. Solumuzda bir cadde önümüzdeki
güzergahta ise yer yer oturma gruplarını oluşturan kanaepeler ve
uyduruk yeşil alanlardan oluşmuş uzunca bir koridordan oluşan bir
park uzanıyordu. İşte bu eski Seyidköy yolunun başlangıcıydı.
Gaziemir ve Seydiköy istasyonu arasındaki yerler çok değişmişti.
Çocukluğumda buradaki tek yüksek bina olarak sadece askeri
lojmanlar vardı. Ama şimdi her yerde yoğun bir şehir dokusu içinde
apartmanlar, birbirine benzeyen parklar, yeşil alanlar vardı.
Aslında Gaziemir bu haliyle Anadolu'nun herhangi bir yerindeki
herhangi bir şehre ya da kasabaya benziyordu. Hiç bir ayırı
özelliği kalmamıştı. Sırtımızı istasyona vererek eski Seydiköy
demiryolunun izini sürüyorduk. Kendinden GPS'li anılarımız
eşliğinde çevremize ve toprağa dikkatle bakarak bir demiryolu
kalıntısı aramaya başladık. Caddeyi geçerek Gaziemir Tansaş'ı
geride bıraktıktan sonra bir ana caddeye ulaştık. Sol tarafımızda
iki yanı ağaçlı, üstünde çimler oluşan kabarık bir toprak parçası
uzanıyordu. Çevremize baka baka yürürken Doktor Acar birden “işte
raylar, işte raylar” diye seslendi. Kabarık ve yüksek set zaman
zaman yayaların geçmesi için parke taşlı kesintilere uğruyordu.
Acar'ın gösterdiği yere baktığımızda iki sıra ray gördük. Seydiköy
demiryolu nihayet kendini göstermişti. Biraz daha yürüyüp
solumuzdaki kabarık toprağa dikkatle baktık ve hayal meyal ileriye
doğru uzanan rayları fark ettik. Biraz daha yürüyünce ise
topraktan ve çimlerin arasından fırlayan çelik traversleri ve
yüzeydeki rayları sevinçle fark ettik. Artık bunun fotoğrafını
çekememek olmazdı.
8, 7 ve 6/2 numaralı sokaklar civarı. Gaziemir merkez polis
karakolu
yakınlarındayız. Foto: Orhan Berent
Yönümüz: Gaziemir'e doğru bakıyoruz.
Gaziemir halkı ve
gözünü sevdiğimin İzmir'lisi yine de uygar ve efendi insanlar.
Sadece garip garip baktılar yaptığımız işe. Üç tane orta yaşlı
herif topraktan fırlamış eski tren yolunun fotoğrafını çekiyordu.
Boru değil 1912 tarihli raylara ve çelik traverslere rastlamıştık.
Böyle böyle fotoğraf çeke çeke eski Seydiköy istasyonuna doğru
ilerlemeye başladık. Yol zaman zaman solumuzdaki toprak
yükseltinin altında kayboluyor, zaman zaman yüzeye çıkıyor, zaman
zaman da aradaki yaya geçişlerinin olduğu beton ya da parke taşlı
kısımda kendini gösteriyordu. Bir müddet sonra Gaziemir Belediyesi
son kalıntıları da sökecekti. Bakmayın komiklik yaptığıma. Biz
orada 29 Ekim 2006 tarihinde Şirinyer-Buca demiryolunun geleceğini
gördük. Aliağa-Menderes inşaatı Şirinyer tünelleri yüzünden
Şirinyer-Buca hattı yüzeyde kalacak ve bir daha üstünden hiç tren
geçmeyecekti. Sonu tıpkı burası gibi olacaktı. Türkiye'deki
belediyelerin alışkanlığıydı bu. Modernleşme diye şehrin her
tarafını yüsksek apartmanlarla, uyduruk parklarla, beton
havuzlarla, sikindirik yeşil alanlarla dolduruyorlardı. Ne zevk
alıyoruz ki kasaba irisi uydu kentler oluşturmakla. O demiryolu
orada dursaydı da ara sıra üstünden günün belirli saatlerinde
sembolik bir ray otbüsü geçseydi. Ne geçti elinize o demiryolunu
iptal etmekle. Çok mu mutlu olduk yani.
Gaziemir - Seydiköy
istasyonları arasındaki kayıp hattın planı.
Kaynak: Sayin Ali Aksin'in duzenlemis oldugu GPS verilerinden
elde edilen haritadan alinmistir.
Aynı zevksizlik,
aynı çok katlı binalar, vızır vızır araba geçen caddeler, kuru
yemişçiler, marketler. Bir de Gaziemir o gün çok kalabalıktı.
Gözünü sevdiğimin İzmir'i, yine de kadınsız topluluklar diğer
şehirlerdeki gibi yabanıl ve itici gelmiyor insanın gözüne. Zaten
izinli askerlerde Gaziemir caddelerinde efendi efendi dolaşıyordu.
Biz de topraktan ara sıra fırlayan rayların resmini çeke çeke
yürüyorduk. Bir süre sonra üzeri çimenli toprak yükselti bitti ve
tek katlı evlerin olduğu bir sokak başladı. Hayali demiryolu
güzergahının üzerinden ilerlemeye devam ettik ve geniş bir
açıklığa ulaştık. Burası eski Seydiköy istasyonunun manevra
sahasıydı. İki taraftaki yüksek platformlar ve sağdaki eski bina
burasının eski Seydiköy istasyonu olduğunu gösteriyordu. Raylar
sökülmüştü ancak istasyon sahasının bir tarafındaki demir
parmaklıklar hala duruyordu. İstasyonunun sonunda ufak bir çocuk
bahçesi ve oyun alanı bulunuyordu. Yanlarından geçtiğimiz iki
çocuktan birisi diğerine “biliyor musun sabah ne gördüm. Bir sürü
motorsikletli buraya geldi” diyordu. Bahsettiği kişiler Levent
Vardar ve onu uğurlamaya gelen arkadaşlarıydı. Yola Selam ekibi
Alsancak Garına uğramadan önce eski Seydiköy İstasyonunu bizden
önce sabahleyin ziyaret etmişti.
Önder Caddesindeki yükseltide
Gaziemir - Seydiköy demiryolu. Foto: Orhan Berent
Yönümüz: Gaziemir'e doğru bakıyoruz.
İstasyon
sahasında bolca fotoğraf çektikten sonra çevredeki evlerin
hangisinin istasyon binası olduğuna dair fikir yürüttük. Sol
tarafımızda bir sokak vardı ve eski evler bulunuyordu. Bunlardan
bir tanesi kesme taş süslemeleri ile İngilizler'den kalma eski
istasyon binası olabilirdi. Çevreyi araştırırken eski bir ray
parçası gördük. Buradan demiryolu geçtiğinin bir işaretiydi. Ömer
Tolga eski bir kömür madenine giden hattın varlığından da söz
etti. Ancak hattın sonunda yüksek bir apartman yapılmıştı. Çevrede
böyle bir hat vardıysa da çoktan izleri silinmişti. Yavaş yavaş
geriye dönmek üzere yola koyulduk. Parkta oturan iki çifti
rahatsız etmeden eski istasyon sahasını görüntüledik. Bundan 20
yıl önce bu güzergahtan günde 6 kere Alsancak-Seydiköy trenleri
geçiyordu. Dönüşü de hesaba katarsak 12 kez bu raylar trenleri
taşıyordu. Şimdi bir kısmı sökülmüş bir kısmı da toprağın altında
kalmıştı. Yürüye yürüye Gaziemir merkez polis karakolunun yanından
geçerken asfalt yolda yüzeye fırlamış bir ray parçasını fark
ettik.
Önder Caddesindeki yükseltide Gaziemir - Seydiköy demiryolu. Foto:
Orhan Berent
Yönümüz: Gaziemir'e doğru bakıyoruz.
Gaziemir - Seyidiöy demiryolu 1860'da Anadolu'da ilk
İzmir'de başlayan demiryolu macerasının bir parçasıydı. 1986
yılına kadar buradan trenler geçti. Sonra TCDD burayı terk etti.
Çarpık kentleşme yüzünden hat şehrin ortasında kaldı ya da
kentleşme bahane edilip bu sevimli hattın İzmir – Aydın demiryolu
ile bağlantısı kesildi. Belediye hat güzergahı üzerine zevksiz
yeşil alanlar yaptı. Raylar toprak ya da asfalt altında kaldı. Son
kalan ray kalıntıları çimlerin biçilmesine engel oluyor diye
sökülmeye başlandı ve Gaziemir – Seydiköy demiryolu tarih oldu.
Şimdi anılarımızda yaşıyor. Gaziemir ise Andolu'daki diğer uydu
kentlere, kasabalara, banliyölere benzedi. Emperyalist amaçlarla
buraya demiryolu getiren İngiliz'lerin inşa ettiği o devre ait
binalar da yüksek apartmanlarına arasında kayboldu gitti.
Birbirine benzeyen kentler oluşturmakta üstümüze yok. Gaziemir'de
bunlardan biri. Kısa bir süre sonra sıra Buca'ya gelecek. Şirinyer
– Buca arasındaki demiryolu da sökülüp ya o saçma sapan “Sevgi
Yolu” türünden zevksiz yaya yolları yapılacak ya da demiryolu
koridoru karayolu haline gelecek. Alın tepe tepe kullanın ruhsuz
bir hale getirdiğiniz Gaziemir'inizi de Buca'nızı da. Bir İngiliz
kadar olamadınız. Ruhsuzlaştırmada üstünüze yok.
Önder Caddesindeki yükseltide Gaziemir - Seydiköy demiryolu.
Foto: Orhan Berent
Yönümüz: Bu kez Seydiköy'e doğru bakıyoruz.
Aynı cihette Seydiköy'e doğru ilerliyoruz. Henüz daha
Gaziemir Tansaş'a varmadık. Eski demiryolu hattının
kenarına uyduruk yeşil alan yapmışlar ve
oturma grupları kurmuşlar. Yönümüz Gaziemir'e doğru
bakıyor. Burası ise şimdiki Gaziemir tren istasyonunun hemen
çıkışı.
Burada ray kalıntısı Gaziemir Tansaş'a kadar görünmüyor. Güneşin
elverişsizliği nedeniyle
gidişte fotoğraf çekememiştik. Yönümüz Gaziemir'e doğru bakıyor.
Seydiköy Tren İstasyonu
Ve işte Seydiköy tren istasyonunun manevra
sahasındayız. Hattın sonuna doğru
çocuklar için oyun parkı kurulmuş. Hat sonu tamponları
sökük durumda. Foto: Orhan Berent
Yönümüz: Gaziemir'e doğru bakıyoruz.
Seydiköy istasyon sahasından çıkışa doğru yani Gaziemir
cihetine bakıyoruz. Bu taraflarda yüzeyde
ray kalıntısı yok. Sağda ve solda eski istasyonun yüksek
platformları rahatlıkla görülebiliyor.
Foto: Orhan Berent 29 Ekim 2006
Seydiköy tren istasyonunun eski binası. Bina bir zamanlar mesken
olarak kullanılmış. 1986'ya
kadar trenleri uğurlayan bu bina şimdi öksüz bir durumda
öylesine bekliyor.
Foto: Orhan Berent. 29 Ekim 2006
Seydiköy tren istasyonunun çıkışına doğru. Sağ taraftaki
parmaklıklar TCDD tarafından hat işlerken
konulmuş. Buraya en son trenle 1980'lerin başında gelmiştim bu
parmaklıkları hayal meyal
hatırlıyorum. Foto: Orhan Berent. 29 Ekim 2006
Seydiköy tren istasyonunda eski yıllara ait bir foto.
Ercan ÇOKBANKİR'ın kişisel arşivine ait foto
Gaziemir'e ait bir web portalı olan
http://gaziemirtarihi.googlepages.com adresinden
iktibas edilmiştir. Gaziemir tarihi hakkında geniş bilgi için
TIKLAYABİLİRSİNİZ.