İngiliz Makası Civarları



    27 Mayıs günü doktor Acar Hamşioğlu ile Karşıyaka iskelesinde buluşup vapurla karşı tarafa geçtik. Amacımız Basmane, Hilal ve Kemer çevresinde dolaşıp burada geçen son trenleri görüntülemekti. Temmuz başında Şirinyer tünel inşaatı nedeniyle Güney hattı da kapanacak ve İzmir’e uzun süre tren girişi olmayacaktı.


DE24000 makina Basmane Garına doğru yol alırken. Yer Basmane Gar sahası girişi. Foto: Orhan Berent

    İlk durağımız Basmane Garıydı. Burada tren tarifesine bakarak bizdeki saatlerle karşılaştırdık. Normal olarak saat 14’de İzmir Denizli Ekspresi gelecekti ve ilk onu görüntülemek istiyorduk. Ancak Basmane civarında çok fotoğraf çektiğimizden dolayı bu kez değişik bir mekanda görüntüleyelim istedik. Bunun için de Basmane gar sahasının ilerisinde bir yer aramaya başladık. Aklımıza eskiden mekanik sinyal idaresi için kullanılan A kulesi geldi. Ancak garda görüştüğümüz yetkili Tahsin bey A kulesinin kullanılmadığı için terkedilmiş olduğunu ve kapısı kilitli olduğu için içine giremeyeceğimizi söyledi. Bizde bunun üzerine yeni bir yer aramaya karar verdik. Aradığımız yeri de bulduk. Kapılar geçidinin paralelindeki sokaklarda yürürken demiryolu hattına komşu geniş bir açıklık gözümüze çarptı. Açıklıkta park edilmiş arabalar ve bir tamirhane göze çarpıyordu. Kapıdaki adama içeri girip giremeyeceğimizi sorduk. O da burasının otopark olmadığını kendisinin buradaki iş yerlerinden sadece birinin sahibi olduğunu ve kendisi için bir sorun olmadığını söyledi. Bizde Doktor Acar’la beraber park etmiş arabaların arasından geçip demiryolu hattının kenarına geldik ve gelecek olan Denizli mototrenini beklemeye başladık. Bu arada hattın karşı tarafından bizden 10 metre ilerde Hilal tarafına doğru yürüyen bir adam geçerken bize selamın aleyküm diye seslenerek selam verdi. Buralarda, hattın kenarından geçerken birbirine rastlayan insanlar genellikle bu şekilde birbirlerini selamlardı. Zaten geçen yıl da Şafak’la yaptığımız bir gezide Hilal’den Basmane’ye doğru yürürken hattın kenarında rastladığımız şarapçı, tinerci ve adem babalarla bu şekilde selamlaşmıştık. Bizde racona uyup selam veren adamın selamını aldıktan sonra Kemer tarafından gelecek MT55000’i beklemeye başladık. Ancak onu beklerken Halkapınar depo tarafından gelen bir DE24000 makine gördük ve onu Basmane’ye doğru giderken görüntüledik. Bu bize yetmişti, zaten otoparktaki iş yerlerinin beslediği bir köpek yanımızda peydah olmuş biz de paçayı kaptırmamak için Acar’la beraber oradan uzaklaşmayı uygun bulmuştuk. Hedefimiz Kemer istasyonuydu. Gaziler caddesinden Kemer istasyonuna doğru yola koyulduk.


Denizli Ekspresi Basmane'den gelen kurptan çıkmış Kemer istasyonuna girmek üzere. Foto: Orhan Berent

    Ancak hattan uzaklaştığımız bir sırada bir düdük sesi duyduk. Sanırım MT55000’i yakalayamamıştık. Bunun üzerine Acar cep telefonu ile Basmane’yi arayıp Denizli Ekspresinin gelip gelmediğin sordu. Maalesef biz daha Kemer’e varmadan tren Basmane’ye varmıştı. Ne yapalım sağlık olsun. Yaklaşık bir 10 dakikalık yürüyüşten sonra Kemer’e geldik. Çevremize bakınırken uzaklardan bir düdük sesi daha duyduk. Geriye dönüp uzaklardaki Hilal tarafına baktığımızda Basmane’den Halkapınar depoya dönen Denizli Ekspresini Hilal geçidinden geçerken gördük. Yine kaçırmıştık

    Kemer istasyonunda saat 15:15’te Basmane’den kalkan Denizli Ekspresini beklerken istasyonun güvenlikçisiyle görüştük. Güvenlikçi saat 15:15’te gelecek trenle birlikte kapkaç ekiplerinin de ortalıkta dolaşmaya başladığını söyledi ve fazla dikkat çekmemizi söyledi. Zaten güneş ters taraftaydı ve istasyondaki ağaçlar platformdaki treni düzgün görüntülememizi engelliyordu. Biz de Acar’la bir süre banklarda oturduktan sonra Kemer hemzemin geçidinin kenarındaki eski ambarları gözümüze kestirdik. Hem böylece Basmane’den gelen kurptan çıkacak olan Denizli Ekspresini ağaç ve güneş engeli olmadan görüntüleyecektik. Acar’la birlikte ambara doğru yürürken Kemer istasyonundan çıkan koltuk değnekli yaşlı bir adam gözüme ilişti. Platformdan inip demiryolunun karşısına geçmek istiyordu. Bir an koşuğ yaşlı adama yardım etmek geçti içimden. Ancak sonra iyi ki bunu yapmamışım diye düşündüm. Çünkü zorlukla platformdan inip demiryolunu atlayan yaşlı adam eliyle karşı platforma abanıp pantolunun önünü çözdü ve şar şar işemeye başladı karşı platformun kenarına. Dumur olmuştum, Acar’la öylece bakakaldık herkesin ortasına platforma çiş yapan amcaya.


Denizli Ekspresi Kemer hemzemin geçit üzerinde Kemer istasyonuna girmek üzere. Foto: Orhan Berent

    Ambar’ın yüksek platformuna çıktık ve Basmane’den gelecek treni beklemeye başladık. Bu arada çakmağımın gazı bitmiş ve bana azizlik yapıyordu. Bu sırada ambarın üzerinde bizim olduğumuz tarafa doğru yürüyen bir genç de bize yaklaşıyordu. Yanımızdan geçerken ondan ateş istedim ama olmadığını söyledi ve bizden uzaklaştı. Halbuki göğüs cebi şişkindi ve büyük olasılıkla sigara içiyordu. Ama nedense bizden çekinmişti işte.

Basmane Garı



Basmane Garı 1. yol üzerinde MT5700 hareket etmeye hazır. Foto: Orhan Berent

    Yaklaşık 7-8 dakika sonra Denizli Ekspresi Basmane’den gelen kurptan kendini gösterdi. Geçerken birkaç poz çektim Kemer istasyonuna girerken. Karşımızdaki Trafik Müdürlüğünde görev yapan polisler için de seyirlik malzeme olmuştuk. Belki de adamlar yan yana geçen trenin fotoğrafı çeken iki kişiyi hayatlarında görmemişlerdi. İşimiz bitmişti. Gaziler geçidi kenarından Basmane’ye doğru geri dönerken Kemer istasyonunda içtiğimiz şişe suyu aklıma geldi. Şişe suyu 50 kuruşken çocuklar 25 kuruşa satıyordu. Ancak açıp içtiğinizde tadından bunun musluk suyu olduğunu anlıyordunuz. Keratalar herhalde istasyonunun tuvaletinden dolduruyorlardı şişeleri. Zaten trenlerin gelip gittiği saatlerde çöp kutularında bolca da pet şişe bulunabiliyordu.


Fiat MT5700 Basmane'den çıkmış Kemer'e sapacak olan müsellese girmeden önce, Basmane'ye doğru bakıyoruz. Foto: Orhan Berent

    Sıcak altında dolaşmaktan hem yorulmuş, hem acıkmış hem de hararetimiz geri gelmişti. Basmane garındaki büfeden birer kaşarlı tost alıp gardaki çay bahçesine oturduk. Bir 45 dakika dinlendikten sonra yeni hareket trenleri en uygun nerede görüntüleyeceğimizi düşünmeye başladık ve akıl yürüttük. Aklıma Yeşildere’ye sapan viyadük geldi. Burada Basmane’den hareket eden trenler tam altımızdan geçecekti. Hemen Acar’la oraya doğru yola koyulduk. Yeşildere viyadüğüne vardık ve yolu iyi gören bir mevkide mevzilendik. Arkamızdan vızır vızır arabalar geçiyordu ve biz viyaüğün korkuluğuna tutunup fotoğraf makinelerimizle gelecek treni bekliyorduk. Ayrıca tam bulunduğumuz yerin altında dandik İzmir metrosu yeraltına giriyordu. Ödemiş trenini beklerken tünelden çıkan bir metro dizisini de görüntüledik.

    Nihayet beklediğimiz an gelmişti. Basmane’den kalkan bir MT5700 Kemer’e sapacak olan kurba doğru yaklaşıyordu. Burada güneşi iyi ayarlayıp onun birkaç pozunu çektim ve tam altımızdan geçerken bende geri dönüp hızla karayolunun karşısına viyadüğün güneye bakan kısmına geçtim. Allahtan o sırada araba falan yoktu. Bu sayede Kemer kurbuna sapan MT5700’i birkaç poz daha görüntüledim. Ayrıca o sırada Meles köprüsünden geçen bir metro dizisini daha yakaladım. Sonunda burada işimiz bitmişti. Acar’la son kez Basmane’ye döndük ve merdivenlerden metro durağına indik. Yeni hedefimiz eski Bornova tren istasyonuydu.


Fiat MT5700 Kemer kurbuna girmiş. Solda kalan iki yol ise Halkapınar'a devam ediyor. Hilal tarafına bakıyoruz. Foto: Orhan Berent

Bornova Tren İstasyonu

İşte Bornova tren istasyonu. Nasılda ıssız, bir başına, öylece kendi haline bırakılmış. Bir zamanlar çocukken sıkça trenle ziyaretine geldiğim, trenin kalkışını beklerken ilk sigara içme tecrübelerini yaşadığım, karşıdaki yüksek platformda buharlı lokomotiflerin manevrasını seyrettiğim o güzelim istasyon, ne hale gelmiş şimdi. Halbuki sonraki yıllarda ben üniversite çağındayken, Bornova hattı kampuse uzatıldığı halde, sırf trene bu istasyondan bineyim diye kampusten buraya yürürdüm. Şimdi sarmaşıklar sarmış ahşap kemerlerini. Çeşmesi çoktan kurumuş, rayları sökülmüş. Ancak tarihi su deposuyla birlikte o yine de zamana karşı direniyor. İstasyon şefi olan beyaz saçlı amcası, lokomotiflere manevra yaptıran istasyonun ikinci ihtiyarı olan makasçısı çoktan ebedi istirahatlarına çekilmiştir belki de. O zamanın buharlılarını kullanan makinistler de emekli olmuşlardır çoktan. Gel de içlenme şimdi. Zaten şairler de hep trenlere, vapurlara bakıp en güzel şiirlerini yazmış. Hafif raylı sisteme ya da deniz otobüsüne bakıpda içlenen şair duymadım henüz duymadım ben. Alacağın olsun İzmir Belediyesi, en güzel istasyonumu benden çaldın. Yanarım yanarım da seni işler durumdayken görüntüleyemediğime.


Bornova Tren İstasyonu batıdan görünüş. Foto: Orhan Berent


Bornova Tren İstasyonu batıdan görünüş. Foto: Orhan Berent


Bornova Tren İstasyonundaki eski su deposu. Foto: Orhan Berent


Bornova Tren İstasyonu doğuya Ege kampüs tarafına doğru bir bakış. Foto: Orhan Berent