Serüven dergisinin ileriki sayılarında yayınlanacak olan Teksas-Tommiks karşıtlığı ile ilgili bir dosyadan bir yazı aktarıyoruz. Yazı Buket Uzuner’e ait. Dünya Gazetesinde 28 mart 1979 tarihinde yayzınlanmış.
Tommiks, Teksas, Kinova
VAKVAKOLOJİYI bir gazete yazısının dar sınırları içinde az-çok tanıttıktan sonra yine vakvaklar kadar yaygın -hatta daha da fazla- bir o kadar da zararlı, yararsız çizgi kitaplara, Tommiks, Teksas, Kinova'ya göz atalım. Hemen her gazete bayiinde bulunan ve son derece ucuza alıma sunulan bu çizgi kitapları, çocuklarımız sonsuz bir zevkle okumakta, elden ele dolaştırmaktadır, özellikle okul tatillerinde hangi çocuğun elinde bu tip kitaplara rastlanmaz ki? Neden seviyorlar bunları çocuklar? Yanıt kolay; her yerde kolayca bulup ucuza alabiliyorlar, düşünmeden okuyarak ussal tembelliğe sürükleniyor, buna alışınca da artık tutkunu oluyorlar, Orta Asya'dan gelme, çağdışı, hep özendirilen "erkeğin atı, avradı, silahı" temasına benzer at, silah kavga, vur-kır olayı sürekli yineleniyor. Çocuklarımız dövüşmeye, bedence kuvvetli olanın zayıfı ezeceğine, ezmesi gerektiğine, kaba kuvvete, sevgisiz, sanatsız, yaratışız, renksiz, kısır, düşünülmeden yaşanılan, elkoyucu, yayılımcı amaçlarla dolu bir dünyayı geliştirmeye özendiriliyorlar, zehirleniyorlar...
Tommiks gerçekten yaşamış bir asker. Kızılderililerle dost bir Amerikan subayı, genç bir yüzbaşıyken öldürülüyor. Hâlbuki kitaplarda onu hiç Yaşlanmayan, ölmeyen, gerçeküstü {tabusal İmgeler yaratmak, gerçekçi olmamak amacıyla), bir subay olarak görürüz. Kızılderililerin düşmanıdır. Kızılderililerin öz yurtlarını ellerinden alıp, sonra onların nasıl yokedilmeye, yeryüzünden silinmeye çalışıldığı hiç anlatılmaz kitaplarda. Sürekli yaşadığı kalede, alkolik, işe yaramaz dostları konyakçı ve doktor vardır, bir de komutanın kızı Suzi (o da hiç büyümeyen, güçsüz, ev işi yapan, uysal kadın imgesini taşır, beyinlerine sokar çocukların), flört mü ederler, kardeşçe bir dostluk mu sürdürür, bu hiç belli olmaz. Zaten bunun ne önemi vardır ki, atı Napolyon, tabancası ve korunmaya muhtaç Suzi'si vardır ya, tamam, tüm koşullar hazırdır artık, hücum Kızılderililere. Ta-ta-taaaa...
Teksas sarışın, yakışıklı ve bilek kuvvetine dayanan bir gücü simgeler. Zaten nam-ı diğer Çelik Bilek'tir. Rodi adında hiç büyümeyen, çilli, işlevi belli olmayan bir çocuk ve Profesörle (midesine düşkün, ne bilgini olduğu anlaşılamayan, bilimsel imge ile sanki alay eder gibi) sürekli Kırmızı Ceketlilere karşı savaşır. Anti-emperyalist yönü var diyeceğiz tam, ama bu da Kızılderililere düşman Ah bu Kızılderililer... Kinova, kafaderisi Kızılderililerce yüzülmüş, asık suratlı, öcünü yerde komamaya and içmiş bir Amerikan izsürücüsü. Neden kafa derisi yüzülmüş, bilinmez. Bilinen hep barbar kötü, ilkel Kızılderililerdir.
Ülkelerine zorla el koyulmuş, binlercesi öldürülmüş, ok ve yaydan başka silahları yokken tabanca ve tüfeklerle yok edilmiş, ulusal geçmişleri, ekinleri silinmeye çalışılmış, aşağsanmış Kızılderililerin ne canavar olduklarını çocuklar okurken bir yandan da, tek yönlü düşünmeyi, olayları, ulusları ve kişileri tarihi konum ve zamanında değerlendirmemeyi alışkanlık edinmektedirler. Dövüşmenin, kaba gücün, ezmenin, saldırganlığın tutkunu olmaktadır geleceğin kuşağı.
Bu arada değinmeden geçemeyeceğimiz bir diğer grup kitap Ayşegül, Kaya ile Oya, Heidi gibi çocuk dizileri. Bunların çoğu hepten yabancı kaynaklı olup, renkli resimlerle süslü ve pahalı olmalarına karşın çok satan kitaplar. Bu kitaplarda da gerçekçilik adına tek bir satır bulmak olanaksız. Tertemiz, varsıl köyler, besili inekler, koyunlar, okullar, önlüklü öğrenciler, Avrupa köylüsü giysileriyle arz-ı endam eden bi dolu kişi. Çocuklarımızı gerçekçi yetiştirmemiz gerek. Bize benzemeyen, yabancı olgularla kandırmamalıyız onları. Çocuk önce çevresini tanıyarak büyür, gelişir. Ama biz ona çevresini' tanıması için olanak vermezsek, hele böyle gerçek dışı yayınlar sunarsak, nasıl ondan yetişkin olduğunda gerçekçi, sağlam, tutarlı davranışlar bekleyebiliriz?
Tüm bunlardan sonra şunu özellikle belirtmeliyiz ki, bu ülkedeki çocukların yarıdan fazlası okuma yazma bilmemekte, okuldan, kitaptan, öğretmenden yoksun yaşamaktadır. Öncelikle bunun düşünülmesi gerekli, sonra da kendi yazarlarının - çizerlerinin yapıtlarını okuma olanağı sağlanmalı çocuklarımıza, kendi gerçeğini, sevgiyi, paylaşmayı, dostluğu, barışı özendirici yayınlar bolca ve ucuza bulunabilecek şekle konmalıdır. Vakvaklar, Tommfks'ler, Ayşegül'ler kaldırılmalı, kendilerini, komşu-çocuklan bulabilecekleri yayınlar, yapıtlar istendirilmelidir. Bu da her zaman vurguladığımız gibi devlete düşmekte, sanatçıları, yayınevlerini desteklemek, dağıtımı ele almak zorunluluğu çocuklarımızın geleceği söz konusu olduğundan, her zamankinden fazladır. Yeter bu ekin sömürüsü, elkoyuculuğu.