Cuma, Haziran 30, 2006
Perşembe, Haziran 29, 2006
Mike Friedrich
(...) Star*Reach, fan market’a yönelik ilk ticarî denemeydi. Witzend’in başlattığı işi bir adım daha öteye götürmeye karar veren Mike Friedrich, Star*Reach Productions’ı kurdu. Friedrich, 1972’lerde,
Star*Reach #1 siyah-beyaz bir dergi olarak 1974’de pisaya sürüldü. Ön kapakta Howard Chaykin, arka kapaktaysa Jim Starlin’in çizgileri vardı. Ancak 3. baskıda Starlin ön kapağa yerleşti. “Star*Reach ilk etapta underground’larla karıştırıldı. Ama underground market’a yönelik bir dergi değildi. Daha çok “mainstream” çalışmalara ağırlık veriyordum” diyor Friedrich. Sonuçta, kendi ürünlerini “ground-level”, DC ve Marvel’inkileriyse “above-ground” olarak nitelemeye karar verdi ve Star*Reach Productions’ın promosyonunu da bu ayrımı gözeterek yaptı. Günümüzde bu tür ayrımlar artık gözetilmiyor. Underground olayı neredeyse tamamen ortadan kalktı, mainstream yayıncılarsa 10-20 sene önce asla basmayacakları türde Çizgi Roman’ları basmakta herhangi bir sakınca görmüyorlar.
Star*Reach, “direct sale” olup da renkli içeriğe sahip ilk dergiydi. #12-15 bu şekilde yarı renkli yarı siyah-beyaz yayınlandı. #15’den sonra dergi “magazine” boyutlarına geçti. Friedrich’in en büyük hatası, günümüzün en iyi satan direct sale dergilerinden olan Cerebus ve Elfquest’i yayınlamayı reddetmesiydi. (Her ikisi de daha sonra yaratıcıları tarafından yayınlanacaktı.) 1979’da, parasal sebeplerden dolayı, Friedrich yayıncılıktan çekilmek zorunda kaldı.
Çarşamba, Haziran 28, 2006
Ragıp Derin
Nihat Bali
Çizgi roman üreticileri kolay unutuluyorlar. Bir dönemin popüler isimleri, konuşulan çalışmaları bugün hatırlanmıyor bile. Değil haklarında iki satır yoruma-malumata üreticilerinin tek kare resmine rastlayamıyorsunuz aradığınızda. Nihat Bali, Ellili yılların tartışmasız en popüler çizerlerinden biri. İstanbul Valisi Fahrettin Kerim Gökay’ı karikatürize eden Küçük Vali adlı bir bant hazırlıyor. Şöyle söylenebilir, dönem içerisinde en çok bilinen, en çok okunan gazete bantı sanıyorum Küçük Vali’dir. Gökay’ın Bakan olmasının ardından dizinin adı Küçük Bakan olarak değişmiştir. İşte Küçük Vali, İşte Nihat Bali sloganıyla sunulan bantın başlangıcında neşredilmiş bir fotoğraf. Fotoğraf ile çizgiyi bir arada kullanarak yapılan espri o yıllar için yenilikçidir, onu da hatırlatayım.
Salı, Haziran 27, 2006
Scott McCloud Röportajları
Pazar, Haziran 25, 2006
Zor ama zevkliydi...
Ne güzeldi yahu...
Yeni Uyarlama Haberleri
Seneler içinde üç büyük stüdyo (Fox, Universal, Paramount) ve üç ünlü yönetmen (Terry Gilliam, Darren Aronofsky, Paul Greengrass) eskiten ve artık uyarlanamaz damgası konulan, Alan Moore ve Dave Gibbons'ın ünlü grafik romanı Watchmen yeni bir yönetmen daha buldu. Warner Bros'dan gelen haberlere göre bu zor işe el atacak kişi Dawn of the Dead'in yeniden çevrimiyle adını duyuran ve şimdilerde bir başka çizgi roman uyarlaması, Frank Miller'ın 300'ünü beyaz perdeye taşıyan Zach Synder. Son gelen haber ise senarist olarak Alex Tse ile anlaşıldığı yönünde. | |
Michael Chabon'a Pulitzer ödülü kazandıran romanı 'The Amazing Adventures of Kavalier and Clay' de beyazperde yolunda olan romanlardan biri. 1930 yıllardan başlayarak Joe Kavalier ve Sammy Clay adlı iki kuzenin New York'da geçen hayatlarının, birlikte çizgi roman yapma serüvenlerinin anlatıldığı romanı Stephen Daldry(Billy Elliot, The Hours) çekecek. Michael Chabon'un kendi web sayfasında yaptığı açıklamaya göre kitaptaki Rosa rolü için en güçlü aday Natalie Portman. Link | |
Son uyarlama haberimiz ise Asyalı bir yönetmen ile ilgili. 2003 yılında çektiği 'Memories of Murder' ile dikkatleri üzerine çeken Bong Joon-Ho, bu filmde Güney Kore'nin ilk seri katilini ele almıştı. 1986 yılında taşrada gerçekleşen cinayetleri kendine has kara mizahıyla anlatırken aynı zamanda ortaya muhteşem bir dönem filmi çıkarmıştı. Yönetmen, filmin senaryosunu oluştururken kendine tanıdık bir ismi ve bir grafik romanı, Alan Moore'u ve onun Karındeşen Jack destanı From Hell'i örnek aldığını açıklamıştı. Şu anda The Host adında bir yaratık filmi üzerinde çalışan Bong Joon-Ho verdiği bir röportajda gelecek projelerinden birinin Jean-Marc Rochette ve Jacques Loeb'in Le Transperceneige adlı çizgi romanın uyarlaması olabileceğini açıklamış. |
ÇR
Çizgi Roman’ın nasıl yazıldığıyla ilgili bir yazı yazmıştım. Hakan’la da konuşmuştuk. Bir süredir koloni fanzininden iktibaslar yapıyoruz. O alıntıları okurken fark ettim-hatırladım. Doksanlı yılların başında nasıl şimdi -bitişik olarak- çizgiroman yazmak modaysa o zaman da büyük harfle ÇR yazmak bir modaydı. O isimle fanzinler çıktı, Sarkis Paçacı söylemişti, Rr (Resimli Roman) dergisine de ilham olmuş bu kullanım. Yazma pratiğiyle ilgili bir kolaylık gibi gelmesin, romantik ifadeler o zaman da kullanılıyordu. Bu roman değil, ÇR denmeli diyenler hatırlıyorum. Bizim Kosta [Ceran], cümlenin neresinde geçerse geçsin ilk harfleri daima büyük yazardı: Çizgi Roman.
Canım, Dünya Değişti…
Hayatın nasıl değiştiğini gösteren Bezgin Bekir'li bir reklâmla karşılaştım. Yorum yapmayacağım. LeMan arşivinde bu tür reklâmların sayısız defa olumsuzlandığını hatırlatmaya, politik ve vicdani çığlıklar atıldığını belirtmeye de gerek yok aslında. Hakikaten yok… Hayat değişti deyip geçelim, konuşmayalım…
Cumartesi, Haziran 24, 2006
Kaç kahraman var?..
Serüven dergisinin son sayısı yayınlandı. Katkısı olan arkadaşların ellerine sağlık. Gelecek sayılar için hazırlıklara da başlanıldı.
Cuma, Haziran 23, 2006
İspanyol Çizgi Romanı Hakkında...
[Yazı, Koloni fanzini için 1994 yılında Levent Cantek-Kosta Ceran tarafından yazılmıştır]
Perşembe, Haziran 22, 2006
Wallace Wood
Haziran 1967 tarihli Mad dergisinin 112. sayısında, okuyucu sayfasında şöyle bir mektup yeralıyordu: “Wally Wood’un yeni dergisi Witzend’den haberiniz var mı? Dünyanın en iyi çizerlerinden birkaçı bu dergide. Ve de $1.00 gibi inanılmaz yüksek bir fiyatla satılıyor! —Wallace Wood.” Reklam için garip bir yol belki ama, o yıllarda bu tür dergileri duyurmanın başka bir yolu da yoktu. Üstelik dergi gerçekten de çok pahalıydı. (O dönemde Çizgi Roman dergilerinin fiyatı 12¢ civarlarındaydı.)
yazılmış bir yazıdan bölüm]
Bu sayının ardından...
Bu sayı matbaaya giderken yine sorunlarla karşılaştık. Öncelikle dergiyi (tecrübesizlik, dağıtım şartlarının bağlayıcılığı vs nedenlerle) istediğimiz ölçüde dağıtamadığımız için satışlarımız düştü. Ardından Euro fırladı, kâğıt, kalıp, film dâhil her şeyin maliyeti yüzde yirmi beş arttı. Üstelik çizgi roman satışlarının düştüğü yaz aylarına giriyorduk. Kendi aramızda tartışarak bir çözüm yolu aramaya başladık. Ticaretten anlamayan bir avuç yarım akıllı olarak piyasada nasıl var olacağımıza dair epeyce kafa yorduk.
Çarşamba, Haziran 21, 2006
Salı, Haziran 20, 2006
Yaz Sayımız Çıktı
- Alan Moore röportajı
- V for Vendetta'yı Konuşmak, Barış Aksoy, Can T. Yalçınkaya, Murat Altun
- Kovboy Çizgi Romanlarında Fantastik Eğilimler, Orhan Berent
- Neler Çektik Biz Şu Teksas Tommiks'ten
- Zoraki Casus: Max Friedman, Tanyel Ali Mutlu
- Murad Gümen Röportajı, Can T. Yalçınkaya
- Enki Bilal'in Başına Gelenler, Linda Stark
- Sandık İçi, Münir Alati
- Çoban Çantası, Burcu Yılmaz
- "O Sanbahar Güzel Sanatları Kazanmasaydım" , Derya Sayın
- Viski Şapka Tabanca, Gökhan Demirkol
-Yazısız Hikâye, Esin Bayraktar
- Grafik Roman Manifestosu, Eddie Campbell
- Çr nedir?, Roger Sabin
- Jack Davis Röportajı
- Kamui Efsanesi, Bill Randall
- Çizgi Romanda Madde Bağımlılığı, Simge Kırcan
- Çizgi Roman Yazmak Ne Menem Bir İştir, Özgür Kurtuluş
- Çatı , Yazan: Serdar Kökçeoğlu Çizen: Murat Gürdal Akkoç
- Küçük Serüven Sözlüğü-3
- Değinmeler
Pazartesi, Haziran 19, 2006
Cumartesi, Haziran 17, 2006
Vampirler Hakkında Doğru-Yanlış Testi
1- Vampir efsanesi geçen yüzyılda Romanya’nın Transilvanya bölgesinde doğmuştur
2- Vampirler kurbanlarının boyunlarından emdikleri kanla yaşarlar
3- Vampirlere karşı sarımsak etkilidir
4- Vampirlerden haç gösterip kaçabilirsiniz
5- Vampirler ancak kalplerine çakılan sivri bir kazıkla öldürülebilirler
6- Vampirin kanı kurbanına bulaştığı zaman o da Vampire dönüşür
7- Vampiri düğüm atmadan sımsıkı bağlayabilirsiniz
8- Vampirler aynada görünmezler
9- Vampirlerin rengi daima soluktur
10- Vampirler bir arada yaşmayı tercih ederler
11-Vampirler geceleri yarasaya dönüşürler
Cevaplar Yorum bölümünde
TRT-Disney İşbirliğinden Ne Çıkacak?
link
link2
çizgi filmciler derneği
Cuma, Haziran 16, 2006
BABALAR...
Babalar günü yaklaşırken, Epsilon yayınevi, Emre Ulaş'ın Radikal gazetesinde çizdiği "Babalar" köşesi dört ciltlik bir seri olarak yayınlandı.
Ay anne bi daha anlatsana... Babamı nasıl kaçırdın!?Her biri 6.5 YTL fiyatla satılan seriye Epsilon Yayınevi'nin internet sitesinden de ulaşmak mümkün.
Anası babası evlenmemize karşıydı... Baktım bu da yan çizmeye başladı... Bi gece attım çuvalın içine. Doğru nikah memurunaa!
Perşembe, Haziran 15, 2006
Çarşamba, Haziran 14, 2006
Demişlerdi (2)...
Biz çizgi romana gereken önemi verdik. Evvela kapağını kuşe yaptık, iyi ressamlara çizdirdik, içeriğine önem verdik. Dili iyi, akıcı bir Türkçeye dönüştürdük. Sayfa adedini artırdık (Sezen Yalçıner-Yayıncı).
Kayıp diziyi Ayhan Başoğlu resmetmişti
Dün yazdıklarıma, gazete ressamlarının önemine bir başka örnek vereceğim. Kemal Tahir’in Yorgun Savaşçı romanı televizyona uyarlanmış, ama ne olduysa olmuş Halit Refiğ’in yönetmenliğini yaptığı dizi sırra kadem basmış, kaybolmuştu. Dizi niye gösterime girmeden kaldırıldı, kim kaldırdı, dizinin kopyaları nerde bilinmiyordu. Seksenli yılların ilk yarısında dizinin akıbeti epeyce tartışılmış, gazetelerde geniş yer almıştı. Sonraları dizi bir özel kanal tarafından tekrar çekilince, o kayıp dizi TRT tarafından ortaya çıkarılmıştı. Yukarıda resim kayıp Yorgun Savaşçı dizisiyle ilgili yayınlar sırasında Milliyet Gazetesinde çıkmıştı. Resim Ayhan Başoğlu tarafından çizilmiş, kayıp dizinin fotoğraflarından faydalanarak hazırlandığı anlaşılıyor. Okuyucuya dizinin “ne olduğu” görsel olarak anlatılmak istenmiş. Elde film yok, fotoğraflar sınırlı, gazete ressamı devreye giriyor. İşin ilginci Başoğlu, Milliyet’in kadrosunda değildi. Bir ihtimal o yıllarda Kültür Bakanlığı için bir Atatürk çizgi romanı yapmıştı, oradan akla gelmiş olabilir. Başoğlu, diziyle ilgili tefrika sırasında epeyce illüstrasyon çizdi.
Salı, Haziran 13, 2006
Ratip Tahir'in Yassıada İzlenimleri
Matbaa tekniklerinin fotoğraf kullanımını güçleştirdiği-pahalı kıldığı dönemlerde gazete ressamları ve karikatüristler deyim yerindeyse altın çağlarını yaşadılar. Gazetelerin görselliğini onların maharetleri belirledi, yüksek meblağlarla bir gazeteden bir başkasına transfer oldular vs… Üstte Ratip Tahir Burak’ın Yassıada duruşmaları sırasında çizdiği bir resim görülüyor. Türkiye’de mahkeme salonlarında aksi belirtilmedikçe fotoğraf çekilebiliyor. Yassıada Duruşmaları sırasında fotoğraf ve görüntü yasağı olduğu için Ratip Tahir izlediklerini resmetmiş. Celal Bayar’ın avukatının yaptığı savunma tasvir edilmiş.
Pazartesi, Haziran 12, 2006
Yeni Fanzin !
Çapa Çizgiroman Grubu Sunar , Sayı 5 çıktı. 24 sayfa.+ kapak, siyah beyaz fotokopi fanzin gelecek haftaya dek satış noktalarına dağıtılmış olacak.
11Dağıtım noktaları :
İstanbul Büyülü Rüzgar (Kadıköy) /Komikçi Dükkanı (İstiklal, Beyoğlu) 40 Ambar (istiklal, Beyoğlu)Gerekli Şeyler (Teşvikiye)
Ankara Anares (Kızılay) Devri Alem (Tunalı)
İzmir Baykuş Home
Eskişehir Kitapçı Kitapçı
Demişlerdi...
Bulunabilecek en büyük, en basit ve en ilginç bileşimi kullanıyorum. Hayatun kendisine tuzu biberi olan güldürü unsurunu katıyorum. Çizdiğim her şey gerçeğin ta kendisi, hemen her evde yaşanan şeyler (Chic Young)
Pazar, Haziran 11, 2006
12 Parmak ve Renk Körlüğü [Uderzo konuşuyor]
Cumartesi, Haziran 10, 2006
Çizgi roman, Çizgiroman, Çizgi-roman...
Türkiye’de çizgi roman üç ayrı biçimde yazılıyor, bazıları araya tire (-) işareti koyuyor: Çizgi-roman diyor, özellikle İngilizcede kullanılan bir yazılım biçimidir bu. Kimileri de çizgi ile romanı birleştirerek yazıyor: Çizgiroman. Almancada da bu türden sözcük birleştirmeleri yapılır. Birleşik yazanların bir kısmı hayli de romantik ifadeler kullanıyor, böyle yazıyorum türünden meydan okuyucu çıkışlar yapıyorlar… Birkaç kez yazdım, sıfat tamlaması söz konusu olan bu sebeple ayrı yazılması gerekiyor. Türkçede bu biçimde tire (-) de kullanılmaz. Science-Fiction sanıyorum ilham vermiş çizgi ile roman arasına tire (-) koyanlara… Bunca zamandır da birleşik yazanlardan ya da tire (-) kullananlardan bir açıklama okumuş, görmüş değilim.
Cuma, Haziran 09, 2006
Kapaklar...
Aslan Şükür'ün çizdiği orijinal kapaklar satılıyormuş. Bizde çizerin orijinalini toplama geleneği pek yoktur ama anladığım kadarıyla bu açık arttırma merakla bekleniyor. Şükür'ün kapakları birkaç senedir İtalya'daki çizgi roman fuarlarında da karşıma çıkıyor. 100- 150 Euro arası bayağı bir orijinali geziniyor. Aslında ilginç olan, Kadıköy'deki bir sahafta yanlış hatırlamıyorsam dört tane orijinal çizimi iki senedir müşteri bekliyordu ama bırak satın almayı kesinlikle hakettiği ilgiyle bakan bile yoktu. Ne diyelim, hayırlısı olsun...
Onaltı, onyedi sene filan önce, Türkiye Çocuk dergisine işleri götürdüğüm bi gün masanın üzerindeki bi mukavva ilgimi çekti. Bi ayakkabı kutusundan kesilmiş. Üzerinde filanca kundura- Gedikpaşa filan yazıyor. Bu ne yahu diye elime alıp çevirince arkasına yapılmış illüstrasyonu gördüm. Derginin o sayısının kapağını mukavvaya çizmiş. Başka bir günde gelmiş bir hafta önce verdiği bir işin orijinalini arıyor. Neticede buldular, sorduk, " abi, nedir bu telaşın ? ", meğer gece iş yetiştirirken Şöhler kartonu bittiğinden çocuğunun okul ödevi olan bir resmin arkasına çizmiş. Şimdi de o ödevi okuldan istiyorlarmış.
Bu arada resim, Carih'in çizdiği bir Kızılmaske kapağı...
Miyazaki'nin Yürüyen Şatosu Gösterimde...
Animenin yaşayan büyük ustası Hayao Miyazaki imzalı Howl's Moving Castle Türkçe dublaj seçeneği ile gösterimde...
Festivaller, Japon Animasyon Günleri ve özel gösterimler bir yana bırakılırsa, Howl's Moving Castle Türkiye'de sinemalarda gösterilecek ikinci Japon animasyonu olacak.
Japonya’da vizyona girdiği güntarihi bir rekora imza atan film, ilk iki gününde 1.4 milyon yen gişe hasılatı (yaklaşık 13.5 milyon dolar) elde etmişti.
Filmin konusuna gelince; "Üç kızkardeşin en büyüğü olan Sophie, babası ve üvey annesi ile küçük bir kasabada yaşamaktadır. Babanın ölümü üzerine sahip oldukları şapka dükkanıyla geçinmeyi başaramayan anne, iki küçük kızı çırak olarak verir. Biri cadılık öğrenecek biri de pastanede çalışacaktır. Ancak kızkardeşlerden Lettie cadılık merakından ötürü pasta yapmayı öğrenmek isteyen Martha ile yer değiştirir. Sophie ise şapka dükkânında kalır. Güzel kız mükemmel şapkalar yapmakta ve bunları giyenlerin başına Sophie ne isterse o gelmektedir. Bunlar olurken kasabanın yakınlarında sürekli yer değiştiren bir şato belirir. Zamanla bu şatoda bir büyücünün yaşadığına dair rivayetler ortaya çıkar. Üstelik bu genç büyücü, garip bir savaşın içindedir..."
Çizgi Kahramanlar Seramik Sergisi
Gerek gazetelerde ve gerekse mizah dergilerinde her gün karşımıza çıkan çizgi öykü, çizgi roman ve bant karikatür tiplerini küçük büyük herkes tanır. Bu sadece Türkiye’de değil tüm dünyada böyledir. 1930’dan beri günlük gazetelerde yayımlanan Basri ile Fatoş bantlarının 250 milyon okuru vardır. “Evinden uzak yalnız kovboy” Red Kit 30dan fazla dile çevrilmiş, 1988’de ağzından hiç düşmeyen sigarasını bıraktığı için Dünya Sağlık Örgütü’nden madalya almıştır. Mort Walker’in Hasbi Tembeler’i, Charles Schulz’un Snoopy’si, Elzie Segar’ın Temel Reis’i, Walt Disney’in Micky Maus’u gibi yabancı pek çok kahraman… Bir de yerliler var; Turhan Selçuk’un ünlü çizgi roman kahramanı Abdülcanbaz, Oğuz Aral’ın Avanak Avni’si, Bülent Arabacıoğlu’nun En Kahraman Rıdvan’ı, Eski ustalardan Ramiz Gökçe’nin Tombul Teyze’si, Cemal Nadir’in Amcabey’i… Tüm bu kahramanlar hep çizgi ile iki boyutlu yapılmıştır. Şimdi Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü öğrencileri, hocaları Yrd. Doç. Sadettin AYGÜN’ün rehberliğinde bu kahramanları elle tutulur hale getirdiler. Çizgi kahramanlar sergisinde 17 öğrenci ile Arş. Gör. Kamuran Ak ve Yrd. Doç. Sadettin Aygün’ün yaptıkları üç boyutlu seramikler ve aynı kahramanların iki boyutlu panoları seyirci önüne çıkıyor. Anadolu Üniversitesi Eğitim Karikatürleri Müzesi’nde 14 Haziran 2006 Çarşamba günü Saat:17.30 da açılacak sergi 27 Haziran’a kadar açık kalacak. (Basın Bülteninden)
Sergiye katılanlar ve çalışmaları:
DİDEM GÖKHAN; Salih MEMECAN, (Sizinkiler)
GÖKÇE UYSAL; Salih MEMECAN, (Limon ve Zeytin)
ZEYNEP BASKICI; Cemal Nadir GÜLER, (Amcabey)
SERAP ERGEL; Walt DISNEY, (Micky Mouse)
EVREN ÜRKMEZ; Haslet SOYÖZ, (Küçümen)
YASEMİN ER; Jim DAVIS, (Garfield)
GÖKÇE ÖZER; Mort WALKER (Hasbi Tembeler)
ÖZLEM ÖZTÜRK; Latif DEMİRCİ, (Mithat ve Mirsat)
DİLEK HAYAT ERGÜNDÜZ; Elzie SEGAR, (Temel Reis)
NESRİN ÇAVDAR; Latif DEMİRCİ, (Güllü)
MURAT PAZARCIK; Kamil MASARACI, (Çizgilik)
AYŞEN BARAN; Rene GOSCINNY, (Red Kit)
EMRE TOSUN; Oğuz ARAL, (Avni)
EMEL ASLAN; Ramiz GÖKÇE, (Tombul Teyze)
BERFU CEREN DEĞİRMENCİ; Chic YOUNG, (Fatoş ve Basri)
SANEM KUŞÇU; Charles SCHULZ, (Snoopy)
ÇİĞDEM TAHRAN; Turhan SELÇUK, (Abdülcanbaz)
Yard. Doç. SADETTİN AYGÜN; Atila ÖZER’ den karikatür uyarlaması
Arş. Gör. KAMURAN AK; Bülent ARABACIOĞLU, (En Kahraman Rıdvan)
AÇILIŞ: 14 HAZİRAN 2006 SAAT: 17.30
YER: Anadolu Üniversitesi Eğitim Karikatürleri Müzesi
Akcami Mah. Malhatun Sk. No: 6 Odunpazarı ESKİŞEHİR (Atatürk Lisesi yanı)
SERGİ SÜRESİ: 14 Haziran 2006- 27 Haziran 2006
TEL: (222) 230 02 01 – 33 505 80 / 3154
Perşembe, Haziran 08, 2006
Orijinal Kapaklar 12 Haziran’da Açık Artırmada
Gitti Gidiyor adlı internetteki açık artırma sitesinde Tay Yayınlarına ait çeşitli kapak resimlerinin orijinalleri satışa çıkartılıyor. Aslan Şükür’ün imzasını taşıyan kapakları açık artırmaya süren Tay Yayınları. Meraklısına
linkGeçmiş Zaman Olur ki - Süper Kahraman Ekolü
Ancak savaştan sonra, okurlar bu tür dizilerden sıkılmaya başlayınca yayıncılar çareyi korku türüne sığınmakta buldular. Tabii bu da çok uzun sürmedi. 1953’de Amerikan Senatosu bu türdeki dergiler hakkında “kamu ahlâkına aykırı” uyarısı üzerine araştırma başlatınca, o dönemin sendikal şirketleri (Marvel, DC, King Features, vs.) kendi aralarında birleşerek bir tür “oto-sansür” uygulamasına geçtiler. Böylece o tarihten sonra yayınlanan bütün çizgi roman dergilerinin kapağında “Comics Code Authority”nin damgası bulunmaya başladı.
Bu gelişmelerin ışığında Amerikan Çizgi Roman’ında iki önemli değişiklik yaşandı: Bir taraftan Süper Kahraman’lar yeniden eski rağbetlerine kavuşurken; diğer taraftan da “underground” denilen ve sendikal şirketlerden bağımsız olan, yayın hayatlarını kendi çabalariyla sürdürmeye çalisan yüzlerce dergi çikti piyasaya.
Lee, DC’nin vakur ve erdemli kahramanlarına karşilık, soap opera’lardan etkilenmiş yapıtlarına hafif bir komedi unsurunu ekliyor ve ilk olarak 1961’de Fantastic Four’u yaratıyordu. Bir yıl sonraysa ilk Çizgi Roman anti-kahramanını, Spider-Man’i ortaya çikariyordu. Spider-Man, özellikle 68’lerde bütün bir ögrenci gençliğin simgesi haline geliyor, diğer kahramanlardan farklı olarak “süper kötü”lerle değil, kendi kişisel sorunlarıyla savaşiyordu. (Arada sırada bir-iki tane kötü adam dövdüğü de oluyordu tabii.)
Stan Lee orijinal bir fikir yakalamıştı ve bunu değerlendirmek istiyordu. Bu ilk başta zor oldu tabii. Hikâyelerini yayınlatmak için yayıncıları ikna etmesi zaman aldı. Hatta ilk dergiler piyasaya sürüldüğünde okuyuculardan herhangi bir tepki gelmeyince neredeyse işinden oluyordu. Ancak yavaş yavaş, Lee'nin yazdığı dergilerin tirajları artmaya başladı. Bunu gören yayıncısı, Lee'den bu türde öyküler yazmaya devam etmesini ister. Ve asıl hikâye de bundan sonra başlar.
Timely Comics o dönemde henüz ismini Marvel olarak değiştirmemişti. Ancak kolları sıvayan Lee, daha sonraları "the Marvel way" olarak bilinecek tarzın temellerini çoktan atmıştı. Yeni dergiler birbiri peşi sıra geldi. Stan Lee Fantastic Four için Jack Kirby ile çalisiyordu. Spider-Man'i çizme göreviyse Steve Ditko'ya verilmişti. Daha sonra gene Kirby’den, X-Men ve Thor gibi günümüzde halen yayınlanmakta olan dergiler geldi.
Asıl adı Stanley Lieber olan Marvel’in bu temel “Adam”ının yarı gerçekçi öykülerini Jack Kirby’nin güçlü, dinamik, hareketli çizgileri dengeliyordu. “Kral” Kirby’nin tipleri evrenin fonunu oluşturan yaratıklara karşi çarpisan mitik kahramanlardı. 1970’de Marvel’i terk ettiğinde Kral, arkasında günümüze dek yaşayacak bir stil bırakmıştı.
DC için çalisan Neal Adams’ın çizgisi Kirby’nin abartılı stilinin tam zıttıydı. Onun kalem ve fırçayla çinileme tekniği Adams’ın Milton Caniff’in gerçek varisi olarak kabul edilmesini sağlamıştı. Adams’ın teknikleri bu Süper Kahramanların fantezi dünyasına uyarlandığında onların görsel olarak kendilerinden öncekilere oranla çok daha gerçekçi ve inanılır olmalarını sağlıyordu. Adams onları gelişmiş yüz ve duygu ifadeleriyle donatıyor; perspektif ve anatomideki ayrıntılı ve titiz çalismasiyla bu karakterleri yumuşak, akıcı hareketlere sahip kılıyordu. Adams’ın en büyük başarısı 60’larda bir TV dizisinin batağına saplanmış olan Batman’i tek başina kurtarmayı başarıp, ona özgün kişiliğini geri vermiş olmasıydı.
70’lerde Adams’ın stili bu alandaki genç yeteneklere bir model oldu, onların kendi stillerini bulmalarına olanak sağladı. Bugünkü çizerlerse bu modele tepki olarak realizmin sınırlarını zorlayarak, hatta sürrealizme, yani gerçekdışılığa kaçarak daha illüstre çizim tekniklerine yöneliyorlar.
[Yazı, Kosta Ceran tarafından 1993 yılında koloni fanzininin ikinci sayısı için yazılmıştır]
Çarşamba, Haziran 07, 2006
Geçmiş Zaman Olur ki - Pierre Christin
(...) Peki Bay Christin, senaryolarınızı kısa bir özet olarak mı, yoksa kare kare bütün diyalogları belirlenmiş bir yapıda mı hazırlıyorsunuz?
CHRISTIN: Önemli bir nokta. Değişik, birden çok çizerle çalıştığım için birden çok yöntemle çalışıyorum. Enki için bir şey yazacaksam, ona göre hazırlıyor ve yazıyorum. Bir başkası için de onun özelliklerini dikkate alarak hazırlıyorum. Bir senaryoyu, bir çizerden bir diğerine göre değiştirmiyorum. Bu çok tayin edici bir çalisma tarzı. Ayrıca, çizerle uzun teknik hazırlık tartışmalarımız olur. O ne istiyor, ne düşünüyor, nasıl düşünüyor, ortaklaşa tartışırız. Sonra da samimiyet ve profesyonellik derecesine göre, ki ben yaklaşik 15-20 senedir çalışıyorum, artık birçok çizeri çok iyi tanıyorum ve bu nedenle pek sinopsis hazırlamıyorum. Ama genç bir çizere, yani meslekî olarak genç bir çizere ayrıntılı bir senaryo hazırlarım. Böylece o kendini daha güvencede hissedebilir.
Rokket’de Büstün
İstanbul’da FM 87.7 frekansında Türkçe müzik yayını yapan Rokket Radyosunun reklamlarını Bülent Üstün çiziyor. Reklâmlarda Çizgisi kullanılan Üstün’ün reklamlara imza atması-imzasının kullanılması ayrıca ilginç. Çizgiye dayanan reklâmlarda çizerlerin imzasına bir ilke olarak uzun yıllardır yer verilmiyordu.
Yetmişler, CNBC-e, Bade Baysal…
Kaptan Swing 1970'li yılların başından ortalarına kadar Kaptan Swing, İlhami Alpagut tarafından Türk okuyucusuna sunuldu.
Teksas - Tommiks Ceylan Yayınlarınca birçok kez basıldı. Resimli roman kavramı, dilimizde Teksas-Tommiks ile özdeşleşti.
Dago Zagor'un benzeri bir kahraman olan Dago, 1970'te yayılandı.
Kinowa 1971'de Ceylan Yayınları Kinowa'yı cep kitabı olarak bastı.
Kansas 1971 yılında Demirşah Doğan tarafından basıldı.
Tom Braks Kılıktan kılığa girmesiyle tanınırdı.
Zagor 1972-1983 yılları arasında hiç tekrar yapmadan Tay Yayınları tarafından basıldı. Kapaklar Aslan Şükür tarafından resmedildi.
Amazon Erotik içerikli bir resimli romandı. Enternasyonal Yayınevi tarafından 1973 yılında basıldı.
Tolga Abdullah Turan'ın eseri. Tarkan'a rakip olarak piyasaya sürüldü. 1973-1978 yıllarında ilgi görmüş ve yaklaşık 250 sayı yayınlanmıştı.
Bonanza Bir zamanların efsanevi western dizisi Bonanza, Tay Yayınları tarafından 1975 yılında, yaklaşık 70 sayı sürekli olarak yayınlandı.
Vampirella Uzaydan gelen kadın vampir Vampirella'nın maceraları 1975'te yayınlandı.
Kızılmaske Tay Yayınları'nca 1976-1980 yılları arasında yayınlandı.
Mandrake Yıllar önce Türkiye'de yayınlanan en eski kahramanlardan Sihirbazlar Kralı Mandrake 1970'li yıllarda Tay Yayınları'nca basıldı.
Mister No Türk okuyucusuyla 1976'da tanıştı.
Yüzbaşı Volkan 1976'da Kıbrıs savaşı sonrası Ali Recan tarafından çizilen Yüzbaşı Volkan Türk okuyucusu ile tanışmıştı. Yaşadığımız çağa ait nadir Türk kahramanlarından biridir.
Kit Rangers Ceylan Yayınları Tommiks benzeri Kit Rangers'ı 1979 yılında yayınlandı.
Judas Okuyucu, dedektif Alan Scott ile 1970'lerin sonlarına doğru tanıştı
Salı, Haziran 06, 2006
111
Aziz’in hikâyesinin altındaki alengirli tarihi görünce aklıma geldi. 2006 yılında altıncı ayın altısında eh yani bir şeyler olmalı değil mi? Hollywood Pazarlama günü es geçmedi elbette. Aklıma gelen de dünyada çizgi romanın 111 yaşında olması. Sonuçta 111 de 666 kadar afili bir rakam. Bildiğimiz anlamda çizgi romanın başlangıcı Yellow Kid’in tefrika edilmesi ve o bantta balon kullanılmasıyla başlatılıyor (1895), genel kabul bu yönde. Çizgi roman yüz yaşına geldiğinde Türkiye’de çeşitli dergilerde dosyalar yayınlanmıştı, 110 ve 111’i hep birlikte pas geçmiş görünüyoruz.
Zagor Göğe Yükselirse (11-son)
Zagor, o bulutun içine girerken yeni bir nara daha attı. Sadece Zavallı Ayhan değil oradaki herkes Zagor’un onlara doğru dönüp el salladığını gördüler. Zagor’u taşıyan bulut göğe doğru yükselirken yağmur hızlanarak görüş mesafesini daralttı. Önce sadece bir mavilik görülebiliyordu, çok geçmeden o da kayboldu. Zagor göğe yükselmişti işte! Yağan yağmura rağmen orada bekleşen kalabalık uzun süre kıpırdamadan göğe bakmayı sürdürdü. Gökten başka bir işaret beklediler, olup biten tek şey birkaç dakika içinde yağmurun kesilmesi oldu. Gökyüzü eski rengiyle kaplanmıştı yeniden, Karaormanlılara bakılırsa o günden sonra gökyüzü hiç olmadığı kadar mavi oldu aylarca. Kışın ayazı bile epritemedi o maviliği.
“Görmez miyim a yavrum? Filinta gibi oğlan Evliyalara karıştı gözümüzün önünde”
Aziz Tuna C.
06/06/06
Pazartesi, Haziran 05, 2006
Zagor Göğe Yükselirse (10)
“Hocam Zagor diye bir şey yok” diye tekrarladı Zavallı Ayhan, başını öne eğmişti. “Tüm bunları ben uydurdum, çeşme duvarına o yazıyı ben yazdım”.
“Hocam Zagor diye bir şey yok, gelmeyecek diyorum”
“Olsun, varsın gelmesin Ayhan ne kaybederiz ki”
Pazar, Haziran 04, 2006
Zagor Göğe Yükselirse (9)
“Herkes makine başına. Ülkem işgal altındadır”
Cumartesi, Haziran 03, 2006
Çizgi anılar (4)
(...) Lumiere kardeşler tarafından yapılan ilk film "Fabrikayı terkeden işçiler" 28/12/1895'te Paris’teki Grand Cafe'de gösterilirken, Richard F. Outcault'un Yellow Kid adlı çizgi romanı 7/7/1895'te New York World'un pazar baskısında yayınlandı. Her ikisi de imajlarla anlatıyordu, biri durgun diğeri hareketliydi. Her ikisinin bir araya gelmesi de daha sonraki bir buluşla oldu: Animasyon.
Federico Fellini çizgi romanları daima sevmiştir. Doğum yeri Rimini'den Roma'ya yaptığı yolculuk onu L'Avventuroso'nun yayıncısı olan Nerbini'nin evine, Floransa'ya getirdi. Bu dergi Amerikan çizgi romanlarını İtalyanlarla kaynaştırıyordu: Alex Raymond'dan Flash Gordon, Gizli Ajan X-9, Jungle Jim; Lee Falk ve Phil Davis'ten Mandrake; Lee Falk ve Ray Moore'dan Kızılmaske ve diğerleri hep bu dergideydi.
(Manara'nın Trip to Tulum albümündeki Orosto Del Buona imzalı "Fellini ve Manara" adlı yazıdan...-Çev. Mustafa Yalçın)
Geçmiş Zaman Olur ki - Suat Gönülay Röportajı
KORSAN: Çizgi roman yapmak nereden aklına geldi?
Suat Gönülay: Bu, aklıma çizgi ile gelen ilk şeydi. Zaten beni resimli romanlar etkilemiştir, Teksas'lar Tommiks'ler falan...
KORSAN: Çizgi roman'a nasıl başladın?
S.G: Çizgi yaşamım ortaokulda başladı. O zamanlar oturup hikâyeler yazar, çizerdim. Daha sonra karikatüre merak sardım, ta ki karikatürü beceremeyip romanı becerdiğimi fark edinceye kadar... İlk kısa hikâyemi Gırgır'da çizdim (Çok Yalnızım). Aslında ilk hikâyem Galip Tekin'in yazdığı ve Fırt'ta çıkan bir buçuk sayfalık çizgilerdi. Gırgır'da dört hikâye çizdikten sonra Limon'u çıkarmaya başladık ve eğer Limon dergisi olmasaydı kafamdaki çizgiyi oluşturabileceğimi sanmıyorum.
KORSAN: Bu çizgiyi oluştururken kimlerden etkilendin? Çizimini etkileyen çizerler kim?
S.G.: Beni en çok etkileyen çizerler Heavy Metal dergisinin çizerleri... Yani Moebius, Gimenez ve Liberatore gibilerini kastediyorum.
KORSAN: Ekonomik şartların dışında düşünülecek bir soru: neden çizgi roman yapıyorsun?
S.G.: Çizgi-roman beni yaşama bağlayan biricik varlığım. Hayatımın temel amacı roman çizmek ve yazmaktır. Yaşadıklarımı, yaşamak istediklerimi, okuduklarımı harmanlayıp çizgi romana dökmek tek zevkim. Becerebildiğim bir kaçış ve iyi bir tepki yolu.
KORSAN: Peki ya bir kahraman? Neden bir kahraman yaratmıyorsun?
S.G.: Kahraman yarattığımı sanıyorum. Son Kuvvacı, Beşir Hoca, Vakur, Nermin ve Hasibe hepsi birer resimli roman kahramanıydı. Ancak her şeyi başaran, her türlü güce sahip bir kahramansa kastettiğin, yapmak istemedim. Ne kadar fantastik olursa olsun her şeyin bir mantığı olmalı, hiç bir şey havada kalmamalı...
S.G.: Türkiye'deki çizgi-romanlar hep eksik ve düzeysiz. Ya konudan ya çizgiden, bir hafta olmazsa öteki hafta falso veren, istikrarsız bir romancılık furyası almış başını gidiyor. Buna ben de dâhilim ama mücadele halindeyim. Şöyle film gibi, adamakıllı başlayıp adamakıllı biten romana pek rastlamadım. Galip Tekin'in bir iki romanı ve benim Kuvvacı’m, Sultan Ahmet'in Kamburu ve albümümdekiler, İlban Ertem'in Milli Piyango’su, belki Nuri Kurtcebe'nin eski Gaddar’ları ise iyi birer örnek sayılabilir. Oğuz Aral'ın eski Utanmaz Adam'ları da istikrarlı birer roman örneği... Şu sıra senaryosunu baştan sona bitirip, dokümanını toplayıp, baştan sona eskizini kareleyip, sonra da kâğıda geçme disiplini ile roman yapan adam yok. Avrupa'da bu disiplin olmadan çizilen bir çizgi-romanın ise hiç şansı yok.
KORSAN: Geçmişin ustaları Selçuk, Yalaz vb. Hakkında neler düşünüyorsun?
S.G.: Turhan Selçuk ve Suat Yalaz iki önemli romancımız... Selçuk, eski romanlarını aşamamış olmasına rağmen yine de düzeyli. Yalaz, anatomik romanı en iyi beceren romancımız, ama eski romanlarını değil aşmak, gerisinde bile kaldı. Avrupalı çizerler en iyi işlerini 40 yaşından sonra çıkarıyorlar. Neden bizim çizerlerimiz hep yerinde sayar, bir türlü anlayamamışımdır. Bu, bizdeki bütün sanat dalları için geçerlidir. Bu yüzden hiçbir sanat dalımız doruğa ulaşamamıştır. Başarılarımız bir yerde bitiyor ve arkası gelmiyor.
KORSAN: Başarılarının ve albümlerinin devamını diliyor sohbet için teşekkür ediyoruz...
S.G.: Ben teşekkür ederim.
Cuma, Haziran 02, 2006
Mehmet'in Abdülcanbaz Vinyetleri
Serüven’in bu sayısında yeni bir denemede bulunduk. Yapabilirsek her sayı sürdürmek istiyoruz. Dergimizin değinmeler bölümünde yerli bir çizgi kahramanımızı vinyet olarak kullanacağız. Bu sayımızda Abdülcanbaz’ı vinyet olarak seçtik ve gerçekten güzel, ne yaptığını bilen bir titizlikle hepsini Mehmet Saygın çizdi. Mehmet, vakt-i zamanında Pişmiş Kelle’de çizmiş, animasyonla uğraşan bir arkadaşımız. Yanda Çizgili Perde bölümümüz için çizdiği vinyet görülüyor.
Perşembe, Haziran 01, 2006
Unutulan (!) Yıldız
Selamlar, kolaylıklar
Levent Cantek
Resim, ideefixe'den alınmıştır